26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -34- (90) BELED SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
(Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir)

BELED: Şehir (Belde)
20 Ayet - /Yoksula yetime yardımcı olmak, fakir fukarayı doyurmak ve köle azad etmek mecburiyeti/
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

MAĞRUR ve ZALİM MÜŞRİKLERE UYARI
AYETİN OKUNUŞU: 1-) La uksimu Bilhazelbeledi;
KELİMELERİ: Lâ*uksimu*bi*hâzâ*el beled
KELİMELERİN KARŞILIKLARI: Başka söze gerek yok*andolsun*...ye*bu*belde(ye)
TÜRKÇE ÖZÜ:
1-Andolsun bu kutsal belde Mekke şehrine
AYETİN OKUNUŞU: 2-) Ve ente hıllun Bihazelbeled;
KELİMELERİ: Ve ente*hıllun*bi*hâzâ*el beled
KARŞILIKLARI: ve sen de*mukimsin*...de*bu*belde(de)
TÜRKÇE ÖZÜ:
2-Sen de bu kutsal belde de ikâmet etmektesin ey Muhammed!
AYETİN OKUNUŞU: 3-) Ve validin ve ma velede;
KELİMELERİ: Ve*vâlidin*ve mâ veled
KARŞILIKLARI: andolsun*baba*ve oğluna
TÜRKÇE ÖZÜ:
3-And olsun tevhidin iki büyük peygamberi baba İbrahim ve oğlu İsmail peygamberlere
AYETİN OKUNUŞU: 4-) Lekad halaknel'İnsane fiy kebed;
KELİMELERİ: Lekad*halaknâ*el insâne*fî kebedin
KARŞILIKLARI: andolsun*biz yarattık*insanı(onu/muhammed'i)*meşakkat ve imtihan için
TÜRKÇE ÖZÜ: 
4-İbrahim ve oğlu İsmail gibi iki büyük peygamberin mirası olan tevhidi sürdüren elçimiz Muhammed'e niye baskı ve eziyetleri reva görüyorsunuz.
AYETİN OKUNUŞU: 5-) Eyahsebu en len yakdire 'aleyhi ehad;
KELİMELERİ: E*yahsebu*en len yakdira*aleyhi*ehadun
KARŞILIKLARI: ...mi*sanıyorlar*asla güç yetiremeyeceğini(mi)*kendisine*bazıları
TÜRKÇE ÖZÜ: 
5-Müşriklerin ileri gelenleri kendilerine kimsenin gücünün yetmeyeceğini mi sanıyor
AYETİN OKUNUŞU: 6-) Yekulu ehlektü malen lübeda;
KELİMELERİ: Yekûlu*ehlektu*mâlen*lubedâ
KARŞILIKLARI: derken*helak ettim*mallarımı*yığınla
TÜRKÇE ÖZÜ: 
6-Elçimiz Muhammed'e karşı mücadele etmek için servetlerinden bir parçasını harcamakla övünürken(1) 
AYETİN OKUNUŞU: 7-) Eyahsebü en lem yerahu ehad;
KELİMELERİ: E*yahsebu*en lem yera-hû*ehadun
KARŞILIKLARI: ...mi*sanıyorlar*onu görmeyeceğini(mi)*hiç kimselerin
TÜRKÇE ÖZÜ: 
7-Yaptıklarının Allah tarafından görülmediğini ya da cezasız kalacaklarını mı sanıyorlar

İLAHİ NİMETLERE KARŞI İFA EDİLMESİ GEREKEN ŞÜKÜR
AYETİN OKUNUŞU: 8-) Elem nec'al lehu 'ayneyni;
KELİMELERİ: E*lem nec’al*lehu*ayneyn
KARŞILIKLARI: ...mi*vermedik(mi)*sizlere*iki göz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
8-Sizlere iki göz vermedik mi
AYETİN OKUNUŞU: 9-) Ve lisanen ve şefeteyni;
KELİMELERİ: Ve*lisânen*ve*şefeteyn
KARŞILIKLARI: ve*bir dil*ile*iki dudak
TÜRKÇE ÖZÜ: 
9-Ve bir dil ile iki dudak
AYETİN OKUNUŞU: 10-) Ve hedeynahünnecdeyn;
KELİMELERİ: Ve*hedeynâ-hu*necdeyn
KARŞILIKLARI: ve*gösteriyoruz*iki yol
TÜRKÇE ÖZÜ: 
10-Kötülüğün ve iyiliğin yollarını apaçık gösterdik(2)
AYETİN OKUNUŞU: 11-) Felaktehamel'akabete;
KELİMELERİ: Fe*lâ ıktehame*el akabete
KARŞILIKLARI: fakat*geçemiyorsunuz*dik yokuşu
TÜRKÇE ÖZÜ: 
11-Siz zor ama doğru olanı seçmemekte ısrar ediyorsunuz(3)
AYETİN OKUNUŞU: 12-) Ve ma edrake mel'akabeh;
KELİMELERİ: Ve mâ edrâke*mâ*el akabetu
KARŞILIKLARI: ve*siz nereden bileceksiniz nedir*o zor ama doğru olan 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
12-Tabi siz nereden bileceksiniz nedir o zor ama doğru olan şeyleri
AYETİN OKUNUŞU: 13-) Fekkü rekabetin;
KELİMELERİ: Fekku*rakabetin
KARŞILIKLARI: azad etme*köle
TÜRKÇE ÖZÜ: 
13-Köle azad etmek(4) (bkz.İslamiyet köleliği kaldırmadı (mı)?)
AYETİN OKUNUŞU: 14-) Ev ıt'amun fiy yevmin ziy mesğabetin;
KELİMELERİ: Ev*ıt’âmun*fî yevmin*zî*mesgabetin
KARŞILIKLARI: veya*doyurmaktır*günlük*sahip olduklarıyla*açlık ve perişanlıktakileri
TÜRKÇE ÖZÜ: 
14-Veya eldeki imkanlarla aç ve perişan durumdakileri dar gününde doyurmaktır
AYETİN OKUNUŞU: 15-) Yetiymen za makrebetin;
KELİMELERİ: Yetîmen*zâ*mekrabetin
KARŞILIKLARI: yetimleri*olan*akrabaları
TÜRKÇE ÖZÜ: 
15-Dar gününde akrabaya yoksula yetime el uzatmak
AYETİN OKUNUŞU: 16-) Ev miskiynen za metrebeh;
KELİMELERİ: Ev*miskînen*zâ*metrabetin
KARŞILIKLARI: veya*fakir*olan*sürünen
TÜRKÇE ÖZÜ: 
16-Veya açlıktan sürünen fakir fukarayı doyurmak zor ama doğru yoldur
AYETİN OKUNUŞU: 17-) Sümme kâne minelleziyne amenu ve tevasav Bissabri ve tevasav Bilmerhameh;
KELİMELERİ: Summe*kâne*min ellezîne*âmenû*ve*tevâsav*bi es sabri*ve*tevâsav*bi el merhameti
KARŞILIKLARI: sonra*olmaktır*o kimselerden*amenü olanlardan*ve*birbirinize tavsiye etmektir*sabrı*ve*birbirinize tavsiye etmektir*merhameti
TÜRKÇE ÖZÜ: 
17-Sonrası tevhit ehli müminlerden olup insanlara karşı merhametli ve sabırlı olmak ve herkese bunu tavsiye etmektir. 
AYETİN OKUNUŞU: 18-) ülaike ashabülmeymeneh;
KELİMELERİ: Ulâike*ashâbu*el meymeneti
KARŞILIKLARI: işte bunlar*topluluğudur*haysiyet sahibi hayırlı kimseler
TÜRKÇE ÖZÜ: 
18-İşte kurtuluş yolu olacak bu davranışları yapanlar Allah katında ödüllendirilecek haysiyet sahibi hayırlı kimseler topluluğu ashab-ı meymene'dir 
AYETİN OKUNUŞU: 19-) Velleziyne keferu BiayatiNA hüm ashabülmeş'emeh;
KELİMELERİ: Ve ellezîne*keferû*bi âyâti-nâ*hum*ashâbu*el meş’emeti
KARŞILIKLARI: olanlar*inkâr etmekte*ayetlerimizi*onlar ise*topluluğudur*dine muhalif uğursuzlar
TÜRKÇE ÖZÜ: 
19-Aksi şekilde davranıp tevhidi ve elçimiz Muhammed'i inkar etmekte ısrar edenler ise dine muhalif uğursuzlar topluluğu ashab-ı meş'eme'dir 
AYETİN OKUNUŞU: 20-) 'Aleyhim narun mu'sadeh;
KELİMELERİ: Aleyhim*nârun*mu’sadetun
KARŞILIKLARI: onların üstleri*ateşle*kaplanacak
TÜRKÇE ÖZÜ: 
20-Onlar (ashab-ı meş'eme) cehennem ateşine atılıp üstleri ateş ile kaplanacak

(1) (bkz.Taberi)
(2) (bkz.İbn Abbas, Maverdi)
(3) (bkz.İbn Zeyd, Maverdi)
(4) İslamiyet köleliği kaldırmadı (mı)?
Önce şu ayetlerden başlayalım; 
(Beled Suresi 90/ 10 ve 13)
10-Kötülüğün ve iyiliğin yollarını apaçık gösterdik
13-Köle azad etmek (doğru yoldur)
Ve Bakara 2/177
"Ey elçimiz Muhammed'in peygamberliğine inanmayan ve kıble konusunda onunla tartışan yahudi alimleri! Şunu bilin ki önemli olan kıblenin hangi taraf olduğu, ibadet esnasında yüzünüzü hangi yöne döndüğünüz değildir! Asıl önemli olan Allah'ın birliğine iman etmek, ahiret gününe inanıp bu sorumlulukla yaşamak, meleklerin Allah'ın kızları değil Allah'ın yarattığı kulları olan ilahi varlıklar olduğuna inanmak, Allah'ın gönderdiği bütün peygamber ve kitaplara iman etmek, çok sevdiği dünya malını yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmış gariplere, yardım isteyenlere, çaresiz ve boyunduruk altındaki kölelere yardım etmek üzere harcamak, sadece ve sadece Allah'a kulluk etmek üzere namaz kılmak, zekat verip nefsi arındırmak, verilen sözde durmak, bollukta ve darlıkta, savaş ve barışta her durumda sabırlı olup tevhitte sebat etmek gibi hasletlerdir. İşte bu hasletlere sahip olan insanlar inançlarını fiileri ile tasdik etmiş ve samimiyetlerini ortaya koymuş insanlardır. İşte kurtuluşa erecek olanlar da, yüzünü şu ya da bu yöne çevirme tartışması yapanlar değil, bu hasletlere sahip olanlardır."

Ardından köle azadı için devlet bütçesinden pay ayrılması gerektiğini şart koşan ayete; (Tevbe 9/60)
"Elçimiz Muhammed'i zekat malları konusunda adaletsizlikle suçlayan münafıklar şunu iyi bilsinler ki; o bu dağıtımı kendi isteğine göre değil, Allah tarafından kendisine bildirilen emirlere göre yapmaktadır. Buna göre peygamberde toplanan zekat mallarından pay alacak olanlar, ihtiyaç sahibi olmayan o münafıklar değil, gerçek hak sahipleridir. Buna göre peygamberde toplanan zekat malları, tüm yoksullara, emeklerinin karşılığı olarak zekat toplamakla görevli olanlara, gönülleri tevhide ısındığı halde mali sıkıntıları sebebiyle kararsız kalanlara, ödeyeceği bedel karşılığında özgürlüğünü kazanacak olan kölelere, zor durumdaki borçlulara, elçimizin talimatı ile sefere çıkan müminlere ve yolda kalmış tanrı misafiri gariplere taksim edilir. varlıklı müminlerin mallarından alınarak toplanan zekatın bu kimselere verilmesi, Muhammed'in kendi kararı değil, bizzat Allah'n emridir. İşte bu şekilde Allah sizler için en uygun hükümleri bildirmektedir."

Bu ayetlerin haricinde; fidye olarak köle azad etme, gönüllü köle azad etme vs vs üzerine birçok ayet var ama bunlar en canalacı ayetler olarak olayın özünü ortaya koyduğu için hepsini alıntılamaya gerek duymadım.

Soru şu;
- İslam niye köleliği yasaklamadı da böyle tedrici bir yöntem seçti?
el-Cevap;
Köleliği İslamiyet icat etmedi, eski medeniyetlerde ve çağda­şı güçlü devletlerde yerleşmiş ve tabii kabul edilmiş bir konumda kucağında bulduğundan onu tek taraflı ve kesin bir kararla kaldırma yönüne gitmeyip zaman içinde ortadan kalkmasına imkan verecek bir zemin oluşturma yolunu seçti.
Bunun başlıca üç sebebi vardı
1- Köleliğin kaynağı savaş esirleriydi. Savaş esirlerinin tasfiyesi için kullanılan belli başlı yöntem olan katliam, vicdanları yaralıyor, dökülen kan insanların uygarlaşmasını engelliyordu. 
2- Ele geçirilecek savaş esirlerinin köle sıfatı elde edeceğini bilmek savaş esnasında fazla kan dökme işini belli bir oranda da olsa engellemekte bu durum savaş sonrasında ele geçirilen esirlerin katledilmesine de mani olmaktaydı.  
3. Köleliği tek taraflı bir kararla kaldırmak o dönemde müslüman toplumun aleyhine bir durum ortaya çıkaracağı açıktı. Zira gayrimüslim devletler köleliği uygulayıp ele geçirdikleri müslüman esirleri devamlı köleleştirirken İslam devletinin elindeki esirleri serbest bırakması onun zayıflaması neticesini doğuracaktı.

Diğer dinler ve geçmişteki durum;
Tevrat'ta kölelikle ilgili olarak dönemin anlayış ve uygulamasını yansıtan bazı pasajlar vardır. Hz. Nuh'un üç oğlundan Ham'ın işlediği günah sebebiyle oğlu Kenan'ın yakalanan Ham'ın kardeşleri Sam ve Yafes' kul olarak cezalandırıldığından bahsedilir (Tekvin, 9/20-29) Tevrat'ın ifadelerine  göre kişinin borcuna mukabil kendisini köle olarak satması mümkündür (Levililer, 25/39) Ayrıca alacaklılar, borçlarını ödemeden ölen kimsenin başka malı yoksa çocuklarını köle olarak alabilirler (ll.Krallar, 4/ 1-7). Bir kimsenin kendi öz kızını satabilmesi de mümkündür (Çıkış, 21/7) Hz. Yusuf'la ilgili pasajlardan o dönemde yakalanan hırsızın, malını çaldığı kimsenin kölesi haline getirildiği anlaşılmaktadır (Tekvin, 44/1O; aynı olay için bk. Kuran-ı Kerim, Yusuf 12/75). Sadece bir yerde, ağır borca girmiş bir yahudinin borçlarını ödemek maksadıyla kendi kendini satmasından ve onun altı hizmet yılından sonra yedinci yılda serbest olacağından bahsedilmektedir (Çıkış, 21 / 2-6). (Tevrat'taki bu ayet yüzünden yedi yıl kuralı daha sonra İslam ve osmanlı tarafından uygulanmıştır. Efendisinin yanında yedi yılı dolduran köle, eğer hala efendisi tarafından azad edilmediyse ilgili makamlara müracaat edip özgürlüğünü isteme hakkına sahipti. Şeriyye sicillerinde kayıtlar mevcuttur. Müracaat edenler genellikle azad olma hakkını kazanmışlar, sadece bir tanesi yedi yılı doldurmadığı için reddedilmiştir) Efendisi tarafından gözünün kör edilmesi veya dişinin kırılması halinde de köle hürriyete hak kazanır (Çıkış , 21 / 26 ).

Gerek Katolik kilisesi gerekse diğer kiliseler köleliği bir vakıa olarak kabul etmişler ve hıristiyanların kendi dindaşı köleler edinmesinde bir sakınca  görmemişlerdir. Hatta Saint Thomas d'Aquino'ya göre kölelik Hz. Adem'in ilk günahının kaçınılmaz bir sonucudur. Ancak Hıristiyanlığın zamanla Avrupa'da kölelere daha yumuşak davranılması konusunda köle sahipleri üzerinde olumlu etki yaptığı bir gerçektir. Fakat aynı etki Amerikan uygulamasında görülmez. 

Eski Yunan ve Roma'da kölelik yaygındı. 
Aksi düşüncede olanların mevcudiyetine rağmen dönemin filozoflarının hakim anlayışına göre kölelik devlet ve aile gibi temel beşeri kurumlardan biridir. Aristo, birçok ırkın hürriyet için gerekli ruh yüceliğine sahip olmadığı kanaatindedir. Bu bakımdan kölelik sadece efendi açısından değil, kendi başına elde edemeyeceği bir yaşama tarzına bu yolla ulaşan köle için de hayırlı bir şeydir. Gerçi uygulamada bazan hür ruhlu insanlar da köleleştirilmekte ve köle ruhlu insanlar hür olabilmektedir; fakat bu arızi durumlara rağmen kölelik tabii ve güzel bir müessesedir.


Roma hukukunda lus Gentium'a göre kölelerin hiçbir değeri yoktu: başlangıçta azat edilmeleri de yasaklanmıştı. Daha sonra sınırlı bazı imkanlar getirildi, öte yandan Roma hukukunda hür bir Romalı köle durumuna sokulamazken sonraları kendini satan, arkasından da hür bir Romalı olduğunu ispat ederek serbest kalan kişileri cezalandırmak maksadıyla yirmi beş yaşını aşan böyle kimselerin hileli satışlarının muteber olacağı ve böylelerinin artık köle olarak kalacağı hususunda bir Senatus Calsultum kararı çıkarıldı. Eski Yunan ve Roma'da köleliğin başlıca kaynaklarını savaş esirleri, korsanlık vb. yollarla kaçırılan veya yabancı (barbar) ülkelerden getirilen insanlarla kölelerden doğan çocuklar teşkil ediyordu. Bunların yanı sıra önceleri borçlunun borcuna karşılık alacaklısına köle olma kuralı hakimdi. Ayrıca ebeveyni tarafından terkedilmiş çocukların kendilerini büyütüp besleyenlerin kölesi olduğu veya fakir anne babaların çocuklarını köle olarak sattığı dönemlere de rastlanır. Sonraları köleliğin bu tali kaynakları yasaklanmıştır. Bu dönemlerde kölelerin hayat şartlarının son derece elverişsiz olduğu ve bu durumun zaman zaman büyük sosyal çalkantılara (Spartacus isyanı gibi) sebep olduğu bilinmektedir. Roma hukukunda belirli bir dönem köleler arasında evlilik yoktu, bunun yerine serbest cinsi hayat yaşamalarına göz yumuluyordu. Ayrıca köle efendisinin keyfine ve sınırsız hakimiyetine tabi idi. Azat edilen köleler de cemiyette aslen hür olanlardan farklı bir sosyal ve hukuki statüye sahipti.

İslamiyet'in ortaya çıktığı sıralarda Arap yarımadasında ve Mekke'de de kölelik yaygındı; köleler, hürlerle arası kesin çizgilerle ayrılmış alt bir sosyal sınıf oluşturuyordu. Efendinin kölesi üzerindeki mülkiyet hakkı, üçüncü şahıslardan gelecek haksız fiiliere karşı sınırlı bir güvence sağ­Iasa da efendiye kölesi üzerinde mutlak tasarruf yetkisi veriyordu. Efendinin cariyesini fuhşa zorlayarak bu yolla para kazanabilmesi, bir ahlaki sapkınlık olması­nın yanında bu yetkinin ve kölelerin insan sayılmamasının da ürünüydü. Borcunu ödeyemeyen borçlu kendisini, geçim sıkıntısı içindeki baba çocuğunu köle olarak satabilse de Cahiliye'de köleliğin asıl kaynağını savaş esirleri teşkil ediyordu; köle bir anneden doğanlar da köle sayılıyordu (CevadAli, V, 573-574). Taberi, Doğu Arabistan'da Rebla kabilesi dışındaki kabilelerin ele geçirdikleri esirleri köleleştirdiklerini nakletmektedir ( TarfiJ, ı, 227). Bu kölelerin büyük çoğunluğunu Afrikalı siyahiler teşkil ediyordu; nitekim Hz.Peygamber'in müezzini Bilal-i Habeşi de bunlardan biriydi. Menşeleri kesin olarak bilinmeyen bu köleler, ya ele geçirenler tarafından satılmış ve el değiştire değiş­tire Mekke'ye kadar getirilmiş bazı esirler yahut kuraklık ve kıtlık gibi sebeplerle aileleri tarafından satılmış çocuklar ya da yurtlarından kaçırılmış ve köle olarak satılmış kimselerdi. Arap yarımadasında siyahi kölelerin dışında diğer ülkelerden getirilmiş kölelere de rastlanmaktaydı. Belazürl'nin kaydettiğine göre İkrime b. Ebu Cehil'in karısı, Ümmü Hakim'in ve Haris b. Kelede es-Sekafi'nin köleleri Rum menşeliydi (Ensab, ı. 357, 367) Aynı şekilde Ezrak b. U kbees-Sekafi ve Suheyb b. Sinan da Rum menşeli idiler. Selman-ı Farisi iranlı idi; kaçırılarak yahudilere satılmış ve İslamiyet' e girmek üzere Medine'ye kadar gelmişti. Medine'de hürriyetini elde edebilmesi için Hz. Peygamber kendisine nakdi yardımda bulunmuştu (ibn Hişam, I, 214-222)

İslam dini her şeyden önce köleliği yalnız savaş esirlerine münhasır kılmış. diğer kaynaklara izin vermemiştir. Bunun yanında Allah rızasına kavuşmak isteyen müslümanların samimiyetle benimsedikleri gönüllü köle azat etme alışkanlığını yerleştirmek, ayrıca bazı günahların kefareti olarak köle azadını şart koşmak suretiyle köleler için hürriyete kavuşma yollarını çoğaltmıştır (el-Ma ide 5/89; el-Mücadile 58/3). Yalnız islam hukukunda görülen bir uygulama olarak da devlet, gelirlerinin belirli bir bölümünü köle azadına tahsis etmiştir (et-Tevbe 9/60). Bu arada İslamiyet kölelere birçok noktada hürlere yakın bir hukuki statü vermiş ve bunu sosyal hayatta uygulamaya koyarak onlara hürriyetlerine kavuşuncaya kadar insanca yaşama imkanı sağlamıştır. Köle ve cariyelerle evlenmenin teşvik edilmesi (ei-Bakara 2/221 ;en-N isa 4/25), kölelere karşı kötü muamelenin yasaklanıp onlara iyi davranmanın dini ve hukuki bir sorumluluk haline getirilmesi (en-Nisa 4/36; f\1üsned, 1, 78; IV. 35-36; Buharı. "İman", 22; Müslim . "Eyman", 29-42) bunun örnekleridir.

Bunların ne ölçüde ileri ve insani bir anlayışı yansıttığını anlamak için islam toplumundaki kölelerle diğer toplumlarda -özellikle yakın zamana kadar Amerikan toplumunda- yer alan kölelerin yaşayışlarının karşılaştırılması yeterli olacaktır. 

Hukuk Bakımından Köle:
Gerek Kur'an ve Sünnet'te yer alan şer'i ahkam, gerekse islam'ın ilk yüzyıllarındaki uygulaması  etrafında oluşan hukuki tefekkürü ve bunun normatif bir ilme dönüşümünü yansıtan klasik fıkıh literatürü, tedvin edildiği dönemin diğer sosyal olguları gibi kölelik konusunu da sosyal bir gerçeklik olarak ele almış, islamiyet'in köleliği ortadan kaldırma yönündeki köklü adımlarını da ihmal etmeksizin kölelerin tabi olduğu hukuki ahkamı ayrıntılı biçimde belirlemeye çalışmıştır. Köleliğin kaynağı, kölelerin tabi olduğu hukuki statü, hak ve görevleri, köleliği sona erdiren sebepler, kaçan köleye ilişkin hükümler gibi konularda fıkıh mezheplerince geliştirilen kural, tedbir ve çözüm önerilerini böyle anlamak gerekir.

Amerika kıtasında rastlanan, kölelerin çalıştığı büyük çiftlik işletmeleri İslam dünyasında görülmez. Abbasiler devrinde bu yöndeki bir teşebbüs büyük bir köle isyanına sebep olmuştur. Osmanlılar da Orhan Gazi zamanında başlayan, bazı savaş esiri kölelerin "ortakçı kulları " adıyla belirli çiftliklerde çalıştırılması işi çok sı­nırlı tutulmuş istisnai bir uygulamadır.
Avrupa'da geniş bir uygulama alanı bulan toprağa bağlı kölelik veya yarı kölelik de (servage) İslam ülkelerinde esas itibariyle tatbik edilmemiştir. 

Vesselam..

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed Coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;