26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -35- (68) KALEM SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
(Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir)

52 Ayet - /İlahi vahiy ve bostan kıssası/
Bu surenin Muhammed peygambere ilk olarak vahyolan Alak suresinin ardından ikinci sırada vahyedildiği rivayet edilir ama surenin içeriği bunu desteklemez. İçerik Muhammed peygambere müşriklerin daha da sertleştiği dönemde 35.sırada vahyolmuş gibidir(1) 
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)


Hz.MUHAMMED'İ TESELLİ
AYETİN OKUNUŞU: 1-) Nuuun velKalemi ve ma yesturun;
KELİMELERİ: Nûn*ve*el kalemi*ve mâ*yesturûn
KELİMELERİN KARŞILIKLARI: mukattaa*andolsun*kaleme*ve şeylere*satır satır yazdıkları
TÜRKÇE ÖZÜ: 
1-Kaleme ve ilahi metinleri satır satır yazanlara ve yazdıklarına andolsun
AYETİN OKUNUŞU: 2-) Ma ente Binı'meti Rabbike Bimecnun;
KELİMELERİ: Mâ*ente*bi ni’meti*rabbi-ke*bi mecnûn
KARŞILIKLARI: değilsin*sen*nimeti sayesinde*rabbinin*mecnun
TÜRKÇE ÖZÜ: 
2-Ey Muhammed, rabbinin nimeti sayesinde sen Mekke'li müşriklerin iddia ettiği gibi mecnun kahin veya şair değil
AYETİN OKUNUŞU: 3-) Ve inne leke leecren ğayre memnun;
KELİMELERİ: Ve inne*leke*le*ecran*gayra*memnûn
KARŞILIKLARI: ve muhakkak ki*senin için*elbette*mükafat*olmayan*kesintisi
TÜRKÇE ÖZÜ: 
3-Çabalarının tükenmek bilmeyen mükafatını mutlaka görecek
AYETİN OKUNUŞU: 4-) Ve inneke le alâ hulukın 'azıym;
KELİMELERİ: Ve inne-ke*le*alâ*hulukın*azîm
KARŞILIKLARI: ve muhakkak ki sen*gerçekten*üzeresin*ilâhi vahye mazhar olmuş*yüce
TÜRKÇE ÖZÜ: 
4-İlahi vahye mazhar olmuş yüce bir peygambersin
AYETİN OKUNUŞU: 5-) Fesetubsıru ve yubsırun;
KELİMELERİ: Fe*se-tubsıru*ve yubsırûn
KARŞILIKLARI: o zaman*göreceksin*ve onlar da görecek
TÜRKÇE ÖZÜ:
5-Sen müsterih ol. Yakında sen de göreceksin sana bu yakıştırmaları yapan Mekke müşrikleri de görecek
AYETİN OKUNUŞU: 6-) Bieyyikümülmeftun;
KELİMELERİ: Bi eyyikumu*el meftûn
KARŞILIKLARI: kimin*fitneye uğradığını
TÜRKÇE ÖZÜ: 
6-Kimin doğru kimin yanlış yolda olduğunu
AYETİN OKUNUŞU: 7-) İnne Rabbeke HUve a'lemu Bimen dalle 'an sebiyliHİ, ve HUve a'lemu Bilmühtediyn;
KELİMELERİ: İnne* rabbe-ke* huve* a’lemu* bi men* dalle* an sebîli-hî* ve huve* a’lemu* bi el muhtedîn
KARŞILIKLARI: muhakkak ki* senin rabbin* o* çok iyi bilir* kimin* delalete saptığını* onun yolundan* ve o* çok iyi bilir* hidayete erenleri
TÜRKÇE ÖZÜ:
7-Muhakkak ki senin rabbin çok iyi bilir kimin doğru yol olan tevhitten saptığını, kimin doğru yol olan hidayete erdiğini. Senin ödülünü müşriklerin cezalarını mutlaka verecektir. 
AYETİN OKUNUŞU: 8-) Fela tutı'ıl mükezzibiyn;
KELİMELERİ: Fe*lâ tutııl*mukezzibîn
KARŞILIKLARI: artık*taviz verme*yalanlayanlara
TÜRKÇE ÖZÜ: 
8-Sakın tevhidi ve senin peygamberliğini yalanlayan müşriklere taviz verme
AYETİN OKUNUŞU: 9-) Veddu lev tudhinu feyudhinun;
KELİMELERİ: Veddû*lev tudhinu*fe*yudhinûn
KARŞILIKLARI: temenni ederler* senin müsahama göstermeni* o zaman* onlar sana müsamaha gösterecekler
TÜRKÇE ÖZÜ: 
9-Onlar bazen sana yumuşak davranarak sana müsamaha gösterebilmeleri için senin şirk inancına müsahama göstermeni isterler(2)
AYETİN OKUNUŞU: 10-) Ve la tutı' külle hallafin mehiyn;
KELİMELERİ: Ve lâ tutı’*kulle*hallâfin*mehîn
KARŞILIKLARI: ve hoşgörü gösterme*hiç birine*çok yemin edenlerin*lüzumsuz yere
TÜRKÇE ÖZÜ: 
10-Lüzumsuz yere yemin edenlerin hiçbirine hoşgörü gösterme
AYETİN OKUNUŞU: 11-) Hemmazin meşşain Binemiym;
KELİMELERİ: Hemmâzin*meşşâin*bi nemîm
KARŞILIKLARI: Arkadan çekiştirenlere*dedikodu yapanlara*söz götürüp getirenlere
TÜRKÇE ÖZÜ: 
11-Arkadan çekiştirenlere, dedikodu yapanlara, laf taşıyanlara hoşgörü gösterme
AYETİN OKUNUŞU: 12-) Menna'ın lilhayri mu'tedin esiym;
KELİMELERİ: Mennâın*li el hayri*mu’tedin*esîm
KARŞILIKLARI: devamlı engelleyen*hayrı*haddi aşan saldırgan*günahkarlara
TÜRKÇE ÖZÜ: 
12-Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi aşan saldırgan günahkârlara hoşgörü gösterme
AYETİN OKUNUŞU: 13-) 'utullin ba'de zâlike zeniym;
KELİMELERİ: Utullin*ba’de zâlike*zenîm
KARŞILIKLARI: kötülük yapan zorbalara*bundan başka*haram yiyen günahkarlara
TÜRKÇE ÖZÜ: 
13-Kötülük yapan zorbalara, haram yiyen günahkârlara hoşgörü gösterme
AYETİN OKUNUŞU: 14-) En kâne zâ malin ve beniyn;
KELİMELERİ: En kâne*zâ*mâlin*ve benîn
KARŞILIKLARI: olana*sahip*mallar*ve oğullar
TÜRKÇE ÖZÜ: 
14-Malları ve çok sayıda oğulları var diye kibirlenen müşriklere hoşgörü gösterme
*
AYETİN OKUNUŞU: 15-) iza tütla aleyhi ayatuNA kale esatıyrul evveliyn;
KELİMELERİ: İzâ*tutlâ*aleyhi*âyâtu-nâ*kâle*esâtîru*el evvelîn
KARŞILIKLARI: zaman*okunuduğu*onlara*ayetlerimiz*diyorlar*masallar*eskilerin
TÜRKÇE ÖZÜ: 
15-Müşrikler ayetlerimiz okunduğu zaman "Bunlar eskilerin masalları" diyorlar
AYETİN OKUNUŞU: 16-) Senesimuhu 'alelhurtum
KELİMELERİ: Se-nesimu-hu*alâ el hurtûm
KARŞILIKLARI: onları yakında damgalayacağız*fil hortumu gibi burunlarından
TÜRKÇE ÖZÜ: 
16-Biz yakında onları, kibirden fil hortumu gibi olmuş burunlarının üzerine damgayı basarak zelil ve perişan edeceğiz(3)

Hz.MUHAMMED'İ KÜÇÜMSEYEN MÜŞRİKLERE, İBRET DOLU BİR KISSADAN HİSSE 
AYETİN OKUNUŞU: 17-) İnna belevnahüm kema belevna ashabelcenneti, iz aksemu leyasri münneha musbihıyn;
KELİMELERİ: İnnâ* belevnâ-hum* kemâ* belevnâ* ashâbe* el cenneti,* iz* aksemû* le* yasrimu-enne-hâ* musbihîn
KARŞILIKLARI: muhakkak ki biz* belaya uğratacağız* gibi* belaya uğrattığımız* sahipleri bostan,* o zaman* sözleşmişlerdi* mutlaka* mahsulü toplamak için* sabah erkenden 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
17-Biz bu Mekke müşriklerini büyük bir imtihandan geçiriyoruz. Tıpkı vaktiyle hayırsever babalarından miras kalan büyük ve verimli bir bahçenin ürününü bir sabah fakir fukaraya sezdirmeden toplamak için sözleşen bostan sahibi mirasyedi oğullarını geçirdiğimiz gibi(4)
AYETİN OKUNUŞU: 18-) Ve la yestesnun;
KELİMELERİ: Ve*lâ yestesnûn
KARŞILIKLARI: ve*istisna da yapmıyorlardı
TÜRKÇE ÖZÜ: 
18-Yoksullara mahsulden istisnasız zerre kadar bile vermemek konusunda anlaşmışlardı
AYETİN OKUNUŞU: 19-) Fetafe 'aleyha taifun min Rabbike ve hüm naimun;
KELİMELERİ: Fe*tâfe*aleyhâ*tâifun*min rabbike*ve hum nâimûn
KARŞILIKLARI: fakat*yolladı*üzerine*tayfun*rabbin*ve onlar uykudaydı
TÜRKÇE ÖZÜ: 
19-Fakat onlar gece uykudayken rabbin bahçenin üzerine bir tayfun yolladı 
AYETİN OKUNUŞU: 20-) Feasbehat kessariym;
KELİMELERİ: Fe*asbahat*ke*es sarîm
KARŞILIKLARI: böylece*oldu*gibi*simsiyah kara toprak
TÜRKÇE ÖZÜ: 
20-Böylece o bahçe harap olup simsiyah kara toprak gibi oldu
AYETİN OKUNUŞU: 21-) Fetenadev musbihıyn;
KELİMELERİ: Fe*tenâdev*musbihîn
KARŞILIKLARI: sonra*birbirlerine seslendiler*sabah olurken
TÜRKÇE ÖZÜ: 
21-Sabah olmak üzereyken birbirlerine seslendiler
AYETİN OKUNUŞU: 22-) Eniğdu 'alâ harsikum in küntüm sarimiyn;
KELİMELERİ: En ıg’dû*alâ*harsi-kum*in*kuntum*sârımîn
KARŞILIKLARI: erken gidilmeli*...a*tarlay(a)*eğer*siz iseniz*ürün toplayacak
TÜRKÇE ÖZÜ: 
22-/"Eğer bahçeden ürün toplanacaksa erkenden yola çıkılmalı"/
AYETİN OKUNUŞU: 23-) Fentaleku ve hüm yetehafetun;
KELİMELERİ: Fe*intalekû*ve*hum*yetehâfetûn
KARŞILIKLARI: sonra*yola koyuldular*ve*onlar*fısıldaşarak
TÜRKÇE ÖZÜ: 
23-Birbirleriyle fısıldaşarak yola koyuldular
AYETİN OKUNUŞU: 24-) En la yedhulennehelyevme 'aleyküm miskiyn;
KELİMELERİ: En*lâ yedhule*enne-hâ*el yevme*aleykum*miskîn
KARŞILIKLARI: olmasın*sakın aramıza girmesin*bugün*yanımıza*bir yoksul
TÜRKÇE ÖZÜ: 
24-"Sakın ha! Bugün yanımıza bir yoksul takılmamalı" diye
AYETİN OKUNUŞU: 25-) Ve ğadev 'alâ hardin kadiriyn;
KELİMELERİ: Ve*gadev*alâ*hardin*kâdirîn
KARŞILIKLARI: ve*erkenden vardılar*üzere*mahrum etmeye*güçleri yeter diye
TÜRKÇE ÖZÜ: 
25-Yoksulları nasiplerinden yoksun bırakmaya güçlerinin yeteceğini sanarak erkenden bostana vardılar
AYETİN OKUNUŞU: 26-) Felemma raevha kalu inna ledallun;
KELİMELERİ: Fe lemmâ*raev-hâ*kâl* innâ*le*ed dâllûn
KARŞILIKLARI: fakat zaman* onu gördükleri* dediler* “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!”
TÜRKÇE ÖZÜ: 
26-Bostanın o halini görünce "Yanlış geldik, burası bizim bahçe olamaz" dediler
AYETİN OKUNUŞU: 27-) Bel nahnu mahrumun;
KELİMELERİ: Bel*nahnu*mahrûmûn
KARŞILIKLARI: sanırım*biz*mahrum bırakılmış kimseleriz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
27-"Biz bu bahçenin nimetlerinden mahrum bırakıldık sanırım"
AYETİN OKUNUŞU: 28-) Kale evsetuhüm elem ekul leküm levha tüsebbihun;
KELİMELERİ: Kâle*evsatu-hum*e lem ekul*lekum*lev*lâ tusebbihûn
KARŞILIKLARI: dedi* içlerinde en aklı başında olanı* ben demedim mi* size* tespih etmiyorsunuz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
28-"Ben sizi uyarmıştım! Allah'ın emirlerine uyalım diye" dedi içlerinde en aklı başında olanı
AYETİN OKUNUŞU: 29-) Kalu subhane Rabbina inna künna zalimiyn;
KELİMELERİ: Kâlû*subhâne*rabbi-nâ*in-nâ*kun-nâ*zâlimîn
KARŞILIKLARI: dediler* her şeyden münezzeh* rabbimiz* muhakkak ki biz* biz olduk* zalimlerden
TÜRKÇE ÖZÜ: 
29-"Bizim Rabbimizin hiç bir eksiği kusuru yok. Biz yanlışlık yaptık. Böyle yapmamalıydık." diyerek pişmanlık belirttiler
AYETİN OKUNUŞU: 30-) Feakbele ba'duhüm 'alâ ba'dın yetelavemun;
KELİMELERİ: Fe*akbele*ba’du-hum*alâ ba’dın*yetelâvemûn
KARŞILIKLARI: bunun üzerine*suçlamaya başladılar*onlardan biri*diğerini*ayıplamaya
TÜRKÇE ÖZÜ: 
30-Ardından birbirlerini suçlayıp ayıplamaya başladılar
AYETİN OKUNUŞU: 31-) Kalu ya veylena inna künna tağıyn;
KELİMELERİ: Kâlû*yâ veyle-nâ*in-nâ*kun-nâ*tâgîn
KARŞILIKLARI: dediler* yazıklar olsun bize* muhakkak ki biz* biz olduk* haddi aşan kimseler
TÜRKÇE ÖZÜ: 
31-"Vay başımıza gelenler vay. Yazıklar olsun bize. Çok büyük hata ettik"
AYETİN OKUNUŞU: 32-) 'asa Rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila Rabbina rağıbun;
KELİMELERİ: Asâ* rabbu-nâ* en yubdile-nâ* hayran* min-hâ* innâ* ilâ rabbi-nâ* râgıbûn
KARŞILIKLARI: umulur* rabbimiz* bize bunun yerine bedel olarak verir* daha hayırlısını* bundan* muhakkak ki biz* rabbimizi* üstün tutan kimseleriz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
32-"Ama umarız ki Rabbimiz bize bundan daha hayırlısını verir. Artık tövbe edip sana şükreden ve yoksullara yardım eden kimseler olacağız"dediler
AYETİN OKUNUŞU: 33-) Kezâlikel'azâb* ve le'azâbul'ahıreti ekber* lev kânu ya'lemun;
KELİMELERİ: Kezâlike* el azâb,* ve le*azâbu* el âhırati* ekber,* lev* kânû* ya’lemûn
KARŞILIKLARI: işte böyledir* azap,* ve elbette* azabı* ahiret* daha büyüktür,* keşke* olsalar* biliyor
TÜRKÇE ÖZÜ: 
33-İşte azap budur. Böylelerinin ahirette alacakları ceza daha büyük olacaktır. Keşke anlayabilseler

KENDİLERİNİ DOĞRU YOLDA GÖREN MÜŞRİKLERE CEVAP 
AYETİN OKUNUŞU: 34-) İnne lilmüttekıyne 'ınde Rabbihim cennatin na'ıym;
KELİMELERİ: İnne*li el muttakîne*inde*rabbi-him*cennâti*en naîm
KARŞILIKLARI: muhakkak*muttakiler için vardır*indinde*rableri*cennetler*bol nimetli
TÜRKÇE ÖZÜ: 
34-Tevhide ve elçimiz Muhammed'e iman iman edenler Allah tarafından içinde bol nimet bulunan muhteşem cennet ile ödüllendirilecektir
AYETİN OKUNUŞU: 35-) Efenec'alülmüslimiyne kelmücrimiyn;
KELİMELERİ: E*fe*nec’alu*el muslimîne*ke*el mucrimîn
KARŞILIKLARI: ...mıyız*hiç*bir tutar(mıyız)*müslümanlar*gibi*inkârcı suçluları
TÜRKÇE ÖZÜ: 
35-(Ey müşrikler! Demek siz kendinizi doğru yolda, elçimiz Muhammed'i yanlış yolda görüp ahirette müslümanlardan daha büyük nimetlere nail olacağınızı iddia ediyorsunuz!)(5)
Biz müslümanları inkârcı suçlularla bir tutar mıyız hiç.!
AYETİN OKUNUŞU: 36-) Ma leküm keyfe tahkümun;
KELİMELERİ: Mâ*lekum,*keyfe*tahkumûn
KARŞILIKLARI: ne oluyor*size*nasıl*hüküm verebiliyorsunuz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
36-Size ne oluyor.? Nasıl böyle bir hüküm verebiliyorsunuz.?
AYETİN OKUNUŞU: 37-) Em leküm Kitabun fiyhi tedrusun;
KELİMELERİ: Em*lekum*kitâbun*fî-hi*tedrusûn
KARŞILIKLARI: yoksa*sizin var*kitabınız*onun içinden*ders mi okuyorsunuz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
37-Bir ilahi kitabınız var da ona dayanarak mı konuşuyorsunuz.?
AYETİN OKUNUŞU: 38-) İnne lekum fiyhi lema tehayyerun;
KELİMELERİ: İnne*lekum*fî-hi*le*mâ*tehayyerûn
KARŞILIKLARI: gerçekten* sizin için* onun içinde* mutlak* şeyler var da* beğenip seçiyorsunuz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
38-O kitapta sizin işinize gelen şeyler var da onların arasından beğendiğinizi mi seçiyorsunuz
AYETİN OKUNUŞU: 39-) Em leküm eymanun 'aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne leküm lema tahkümun;
KELİMELERİ: Em* lekum* eymânun* aleynâ* bâligatun* ilâ yevmi el* kıyâmeti* inne* lekum* le* mâ* tahkumûn
KARŞILIKLARI: yoksa* size* yeminler* tarafımızdan* erişir* kıyamet gününe kadar* muhakkak* sizler* mutlak* nasıl* hüküm veriyorsunuz
TÜRKÇE ÖZÜ: 
39-Yoksa tarafımızdan sizlere kıyamete kadar verilmiş sözler var da ona güvenerek mi hüküm veriyorsunuz
AYETİN OKUNUŞU: 40-) Selhüm eyyuhüm Bizâlike za'ıym;
KELİMELERİ: Sel*hum*eyyu-hum*bi zâlike*zeîm
KARŞILIKLARI: sor*onlara*onların hangisi*bunun*kefilidir
TÜRKÇE ÖZÜ: 
40-Ey elçimiz Muhammed sor bakalım onlara; Bu taahütlerin kefili içlerinden hangisiymiş
AYETİN OKUNUŞU: 41-) Em lehüm şurekâ'u, felye'tu Bişürekâihim in kânu sadikıyn;
KELİMELERİ: Em* lehum* şurakâu,* fe* elye’tû bi* şurakâi-him* in* kânû* sâdikîn
KARŞILIKLARI: yoksa* onların var* ortakları mı* öyleyse* getirsinler* onlar ortaklarını* eğer* idiyseler* doğru sözlü kimseler
TÜRKÇE ÖZÜ: 
41-Yoksa Allah ile ortaklar mı! Haklı olduklarına inanıyorlarsa o ortakları kimse getirsinler bakalım 
AYETİN OKUNUŞU: 42-) Yevme yükşefu 'an sakın ve yud'avne iles sucudi fela yestetıy'un;
KELİMELERİ: Yevme* yukşefu* an sâkın* ve yud’avne* ilâ es sucûdi* fe* lâ yestetîûn
KARŞILIKLARI: gün* açığa çıktığı* gerçeklerin* davet edilecekler* secde etmeye* fakat* muktedir olamayacaklar
TÜRKÇE ÖZÜ: 
42-Müşriklerin paçalarının tutuşacağı(6) ve pişmanlık içinde secde etmeye dahi mecallerinin kalmayacağı o dehşetli hesap gününde iddia ettikleri o ortakları gelip kendilerine yardım etsin de görelim
AYETİN OKUNUŞU: 43-) Haşi'aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun, ve kad kânu yud'avne ilessucudi ve hüm salimun;
KELİMELERİ: Hâşiaten* ebsâru-hum* terheku-hum* zilletun,* ve kad* kânû* yud’avne* ilâ es sucûdi* ve hum* sâlimûn
KARŞILIKLARI: korkudan ürpermiş halde* gözlerini* bürüyecek* zillet,* edilmiş* idiydiler* davet* secdelere* onlar* dünya hayatındayken
TÜRKÇE ÖZÜ: 
43-Onlar dünya hayatında nimetler içinde yaşarken elçimiz tarafından tevhide ve secdeye davet edildikleri halde davete icabet etmedikleri için o gün korkudan ürpermiş perişan ve zelil bir halde olacaklar. Secde etmeye dahi halleri kalmayacak. 
*
AYETİN OKUNUŞU: 44-) Fezerniy ve men yükezzibu Bihazelhadiys* senestedricuhüm min haysü la ya'lemun;
KELİMELERİ: Fe* zer-nî* ve men* yukezzibu* bi hâzâ* el hadîs,* se-nestedricu-hum* min haysu* lâ ya’lemûn
KARŞILIKLARI: artık* bana bırak* kimseleri* yalanlayan* bu* sözleri* adım adım yaklaştıracağız* yerden*  beklemedikleri
TÜRKÇE ÖZÜ: 
44-Ey elçimiz Muhammed! Senin peygamberliğini ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğunu inkar eden müşriklerin cezalarını vermek elbette bize aittir. Hiç beklemedikleri yerden adım adım azaba yaklaştıracağız. Sen bu konuda müsterih ol ve onları bana bırak
AYETİN OKUNUŞU: 45-) Ve ümliy lehüm* inne keydiy metiyn;
KELİMELERİ: Ve umlî*lehum,*inne*keydî*metîn
KARŞILIKLARI: mühlet veriyorum*onlara,*muhakkak ki*benim tuzağım*çok çetindir
TÜRKÇE ÖZÜ: 
45-Şu anda sahip oldukları servet ve güç onlara bir imtihan vesilesi olarak verilmiştir. Onlara süre tanınmaktadır.(7) Tövbe edip şirkten vazgeçmez ve bütün yaşamlarını bu şekilde geçirirlerse onlara vereceğim ceza çok çetin olacak.
AYETİN OKUNUŞU: 46-) Em tes'eluhüm ecren fehüm min mağremin müskalun;
KELİMELERİ: Em* tes’elu-hum* ecran* fe* hum* min magramin* muskalûn
KARŞILIKLARI: yoksa* sen onlardan istiyorsun* mal veya para mı* o zaman* onlar da* bir borç altında mı*  eziliyorlar
TÜRKÇE ÖZÜ: 
46-Yoksa bu müşrikler senin peygamberlik görevi karşılığında herhangi bir dünyevi mal veya para beklediğini sanıp borç altına girmek kaygısı, para ve mal kaybetme korkusuyla mı tevhidi ve peygamberi yalanlıyorlar
AYETİN OKUNUŞU: 47-) Em 'ındehümülğaybu fehüm yektubun;
KELİMELERİ: Em* inde* humu* el gaybu* fe* hum* yektubûn
KARŞILIKLARI: veya* yanında mı* onların* gayb bilgisi* artık* onlar mı* yazıyorlar
TÜRKÇE ÖZÜ: 
47-Veya ahirette ne olacağına dair gayb bilgisine sahipler de geleceği onlar mı tayin ediyor ve  senin yaptığın uyarıların gerçek olmadığını mı iddia ediyorlar(8)

Hz.MUHAMMED'E SABIR ve KARARLILIK TAVSİYESİ 
AYETİN OKUNUŞU: 48-) Fasbir lihükmi Rabbike ve la tekûn kesahıbilHut* iz nada ve huve mekzum;
KELİMELERİ: Fe isbir* li* hukmi* rabbi-ke* ve lâ tekun* ke* sâhıbi* el hûti,* iz* nâdâ* ve huve* mekzûm
KARŞILIKLARI: sabırlı ol* için* hükmü* rabbinin* ve sen olma* gibi* sahibi* balık* o zaman* yalvarıp yakarmıştı* ve o* mahçup olan
TÜRKÇE ÖZÜ: 
48-Ey elçimiz Muhammed! Sakın müşriklerin bu tavırları karşısında yılgınlık gösterip de Yunus peygamber gibi tebliğ görevini bırakayım deme. Sabır ve kararlılık ile görevini sürdürmeye devam et. Unutma ki halkının kendisini inkar etme hususunda aşırı ısrarcı olmasından ümitsizliğe kapılan ve halkını terk edip görevini bırakan Yunus peygamber, sonunda ilahi cezaya müstehak bir hal içerisinde pişmanlık göstermiş ve hatasını affetmesi için rabbine yalvarmıştı.
AYETİN OKUNUŞU: 49-) Levla en tedarekehu nı'metun min Rabbihi lenübize Bil'arai ve huve mezmum;
KELİMELERİ: Lev lâ* en tedârake-hu* ni’metun* min rabbi-hî* le nubize* bi el arâi* ve huve* mezmûm
KARŞILIKLARI: eğer* yetişmeseydi* nimeti* rabbinin* mutlaka atılacaktı* boş araziye* ve o* aşağılanmış halde
TÜRKÇE ÖZÜ: 
49-Eğer kendisine merhamet edip affetmeseydik denizden çıktığı o ıssız kıyıda perişan olur ve ilahi cezaya maruz kalırdı
AYETİN OKUNUŞU: 50-) Fectebahu Rabbuhu fece'alehu minessalihıyn;
KELİMELERİ: Fe*ectebâ-hu*rabbu-hu*fe*ceale-hu*min es sâlihîn
KARŞLIKLARI: ama* onu seçti* rabbi* böylece* onu kıldı* salihlerden
TÜRKÇE ÖZÜ: 
50-Biz de onu affetmiş ve tekrar peygamber olarak görevlendirmiştik

MÜŞRİKLERİN Hz.MUHAMMED'E KARŞI DUYDUKLARI AŞIRI DÜŞMANLIK
AYETİN OKUNUŞU: 51-) Ve in yekâdülleziyne keferu leyuzlikuneke Biebsarihim lemma semi'uzZikre ve yekulune innehu lemecnun;
KELİMELERİ: Ve in yekâdu*  ellezîne*  keferû*  le* yuzlikûne-ke* bi* ebsâri-him* lemmâ* semiû* ez zikra* ve yekûlûne* inne-hu* le* mecnûn
KARŞILIKLARI: az kalsın* onlar* inkarcılar* gerçekten* seni* devirecekler* ile* gözleri* zaman* duydukları* zikri* ve diyorlar ki* muhakkak ki o* gerçekten* mecnun
TÜRKÇE ÖZÜ: 
51-Müşrikler, senden bu ilahi vahiy Kur'an'ı dinlediklerinde sana büyük bir hınç ve öfke ile bakarak az kalsın seni gözleri ile devirecekler ve diyorlar ki; "Muhammed, peygamber değil cinlerden bilgi alan bir mecnundur" 
AYETİN OKUNUŞU: 52-) Ve ma huve illâ zikrun lil'alemiyn;
KELİMELERİ: Ve mâ* huve* illâ* zikrun* li* el âlemîn
KARŞILIKLARI: ve değildir* o* ...den başka* bir zikir(den başka)* için* alemler
TÜRKÇE ÖZÜ: 
52-Oysa gerçek kesinlikle onların dediği gibi değildir. Sana vahyedilen bu Kur'an, Allah tarafından gönderilmiş bir vahiy olup alemler için öğütler ve uyarılar içermektedir.

(1) (bkz.Cabiri)
(2) (bkz.İbnü'l-Cevzi)
(3) Burun kesme cezası özellikle ırza namusa saldırı karşılığında uygulanan bir cezaydı. Buna bir tür damga dendiğini biliyoruz. Burnu kesilenler bir ömür boyu haysiyetlerden yoksun olarak zelil bir hayat sürerlerdi. Bu deyimsel sözün kaynağı muhtemelen bu ceza olmalı
(4) Babaları sağken, bostanın yarısını toplayıp geri kalan yarısını yoksullara bırakıp gidermiş. Böylelikle bostandan her yıl bol ürün alınırmış. Bostanda çıkan ürün hem bostan sahibinin ticaretine hem yoksullara fazla fazla yetermiş. Babaları ölünce çocuklar babalarının yoksullara bıraktığı o ürünlere de göz koymuşlar
(5) (bkz.Mukatil)
(6) (bkz.Zemahşeri)
(7) (bkz.Mukatil)
(8) (bkz:Mukatil)

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed Coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;