26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -37- (54) KAMER SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
(Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir)

KAMER: Ay
55 Ayet - /Müşriklerin umursamadıkları kıyamet günü ve geçmişte başlarına gelen helak kıssaları/

(Müşriklerin Muhammed peygambere "Peygambersen bize bir mucize göster" demeleri üzerine)

(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

KIYAMET MUHAKKAK GELECEKTİR
AYETİN OKUNUŞU: 1-) İkterabetis sâatu ven şakkal kamer
AYETİN KELİMELERİ: *İkterabeti* es sâatu* ve in şakka* el kamer
KELİME KARŞILIKLARI: -yakınlaştı* o saat* ve yarılacak* ay
MEALİ: (Ay'ın yarılacağı o saat yaklaşıyor) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
1-O saat yaklaşıyor. Ay yarılacak ve inkar ettikleri kıyamet mutlaka kopacak (1)
AYETİN OKUNUŞU: 2-) Ve in yerav âyeten yu’ridû ve yekûlû sihrun mustemirrun
KELİMELERİ: *Ve in yerav* âyeten* yu’ridû* ve yekûlû* sihrun* mustemirrun
KARŞILIKLARI: -ve gördüklerinde* bir mucize* yüz çevirecekler* ve diyeceklerdir* sihirdir* süregelen 
MEALİ: (Ve onlar bir mucize gördüklerinde yüz çevirip, bu süregelen bir sihir diyeceklerdir)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
2-Elçimiz Muhammed'in peygamberliğini inkar etmelerine bahane olarak ondan türlü mucizeler isteyen müşriklere istedikleri mucizeleri göstersek bile, yine inanmayacak ve "Bu öteden beri yapılagelen bir sihirdir" diyerek inatlarını sürdürecekler.
AYETİN OKUNUŞU: 3-) Ve kezzebû vettebeû ehvâehum ve kullu emrin mustekırrun
KELİMELERİ: *Ve kezzebû* ve ittebeû* ehvâe-hum* ve kullu emrin* mustekırrun
KARŞILIKLARI: -ve yalanlayıp* ve tabi olsunlar* nefslerine* ama her iş* takdir edildiği gibi gerçekleşir
MEALİ: (yalanlayıp nefslerine tabi olsunlar ama  her iş takdir edildiği gibi gerçekleşir)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
3-Zira müşrikler ellerinde hiç bir kanıt olmadığı halde elçimizi sihirbaz diye nitelemekte ve inkar etmektedirler. Fakat bu inkar tevhidi durduramayacak ve neticede elçimizin daveti  muzaffer olacaktır (2)

GEÇMİŞTE HELAK EDİLMİŞ İNKARCILARIN KISSALARINDAN MÜŞRİKLERE UYARILAR 

AYETİN OKUNUŞU: 4-) Ve lekad câehum minel enbâi mâ fihî muzdecer
KELİMELERİ: *Ve lekad* câe-hum* min el enbâi* mâ* fi-hî* muzdecer
KARŞILIKLARI. -Ve andolsun ki* onlara tebliğ ettik* haberler bulunan* şeylerden* içinde* caydırıcı
MEALİ: (Ve andolsun ki onlara içinde caydırıcı haberler bulunan şeyler tebliğ ettik) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
4-Ve andolsun ki müşriklere içinde onları küfür ve şirkten vazgeçirecek caydırıcı öğütleri defalarca tebliğ ettik
AYETİN OKUNUŞU: 5-) Hikmetun bâligatun fe mâ tugnin nuzur
KELİMELERİ: *Hikmetun* bâligatun* fe mâ tugni* en nuzur
KARŞILIKLARI: -hikmetlerdi* çok açık* bir yarar sağlamadı* bu uyarılar
MEALİ: (Bu uyarılar çok açık hikmetlerdi ama bir işe yaramadı) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
5-Ki o öğütler ve içlerindeki örnekler tevhidi ve peygamberi inkar etmenin sonuçlarının ne kadar kötü olduğuna dair birer bilgi hazinesiydi. Buna rağmen uyarılarımızın hiç bir faydası olmadı.
AYETİN OKUNUŞU: 6-) Fe tevelle anhum, yevme yed’ud dâi ilâ şey’in nukur
KELİMELERİ: *Fe* tevelle* an-hum,* yevme* yed’u* ed dâi* ilâ şey’in* nukur
KARŞILIKLARI: -artık* yüz çevir* onlardan* o gün* çağıracak* davetçi* bir şeye* korkunç dehşetli 
MEALİ: (Artık onlardan yüz çevir. O gün davetçi, (onları) korkunç dehşetli bir şeye çağıracak)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
6-Ey Muhammed! Sen müşriklerin inkarı nedeni ile hiç üzülme, (3) çünkü senin onları illa inandırmak gibi bir yükümlülüğün yoktur. Senin vazifen mesajı tebliğ etmekten ibarettir (4) Kıyamet günü çağrıcı onları çok dehşetli bir şeye çağıracak
AYETİN OKUNUŞU: 7-) Huşşean ebsâruhum yahrucûne minel ecdâsi keennehum cerâdun munteşir
KELİMELERİ: *Huşşean* ebsâru-hum* yahrucûne* min el ecdâsi* keenne-hum* cerâdun* munteşir
KARŞILIKLARI: -dehşete düşmüş olarak* gözleri* çıkacaklar* kabirlerinden* sanki onlar gibidir* çekirgeler* etrafa yayılan
MEALİ: (Kabirlerden, gözleri dehşete düşmüş olarak çıkacaklar. Sanki onlar, etrafa yayılan çekirgeler gibidir)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
7-Muhammed'in peygamberliğini inkar eden müşrikler, o gün geldiğinde kabirlerinden gözleri yerlerinden fırlayacak kadar dehşete düşmüş şekilde çıkıp çekirge sürüsüne benzer kalabalıklar halinde mahşer yerinde toplanacaklar.
AYETİN OKUNUŞU: 8-) Muhtıîne ilâd dâi, yekûlul kâfirûne hâzâ yevmun asir
KELİMELERİ: *Muhtıîne* ilâ ed dâi,* yekûlu* el kâfirûne* hâzâ* yevmun* asir
KARŞILIKLARI: -koşarken* davetçiye doğru* diyecekler* kafirler* "bu* bir gün* çok zor"
MEALİ: (Davetçiye doğru koşan kâfirler: “Bu, çok zor bir gün” diyecekler)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
8-Müşrikler mahşer yerine doğru koşarken çok pişman olacak ve "Bu hesap günü çok zormuş" diyecekler. 
AYETİN OKUNUŞU: 9-) Kezzebet kablehum kavmu nûhın fe kezzebu abdenâ ve kâlû mecnûnun vezducir
KELİMELERİ: *Kezzebet* kable-hum* kavmu nûhın* fe* kezzebu* abde-nâ* ve kâlû* mecnûnun* ve uzducir
KARŞILIKLARI: -yalanlamıştı* onlardan önce* Nuh  kavmi de* O zaman* yalanladılar* kulumuzu (Nuh'u)* ve dediler* "o mecnundur"* Ve cefa edip men ettiler
MEALİ: (Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı Nuh'u. Onlar kulumuzu (Nuh'u) yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuzu (tebliğ görevinden) men ettiler)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
9-Bunlardan önce Nuh kavminin müşrikleri Nuh peygamberi yalanlayıp tıpkı elçimiz Muhammed'e yapılan gibi ona da sihirbaz mecnun vs gibi yakıştırmalarda bulunarak binbir eziyet ile tebliğden men etmişlerdi. 
AYETİN OKUNUŞU: 10-) Fe deâ rabbehû ennî maglûbun fentasır
KELİMELERİ: *Fe* deâ* rabbe-hû* ennî* maglûbun* fe intasır
KARŞILIKLARI: -sonunda* dua etti* rabbine* muhakkak ki ben* mağlup olanım* öyleyse intikamımı al
MEALİ: ((Nuh) sonunda, Rabbine dua etti: “Muhakkak ki ben, mağlûp olanım. Öyleyse intikamımı al”)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
10-Nuh peygamber, kendisine ve müminlere yaptıkları baskılara son vermeyen o müşrikleri Allah'a havale edip "Rabbim! Bunların inkar ve baskıları karşısında gücüm kalmadı! Beni yendiler! Bana yardım et! İntikamımı al!" diye dua etmişti.
AYETİN OKUNUŞU: 11-) Fe fetahnâ ebvâbes semâi bi mâin munhemir
KELİMELERİ: *Fe* fetahnâ* ebvâbe* es semâi* bi mâin* munhemir
KARŞILIKLARI: -bunun üzerine* biz de açtık* kapılarını* gökyüzünün* sular* gürül gürül aksın
MEALİ: (Bunun üzerine biz de gürül gürül sular aksın diye gökyüzünün kapılarını açtık)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
11-Bunun üzerine biz de gürül gürül sular aksın diye gökyüzünün kapılarını açtık.
AYETİN OKUNUŞU: 12-) Ve feccernâl arda uyûnen feltekal mâu alâ emrin kad kudir
KELİMELERİ: *Ve feccernâ* el arda* uyûnen* fe* ilteka* el mâu* alâ emrin* kad* kudir
KARŞILIKLARI: -ve fışkırttık* yeryüzünde* pınarlar halinde* böylece* bir araya geldi* sular* emir üzerine* oldu* kader takdir edilmiş
MEALİ: (Ve yeryüzünden pınarlar halinde fışkırttık. Bu sular, gökten yolladıklarımız ile tayin edilmiş olan emir üzerine birleşti. Böylece kader takdir edilmiş oldu.)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
12-Ve ardından yeryüzünden fışkırttığımız sular ile gökten yolladıklarımızı birleştirerek devasa bir tufanın oluşmasını sağladık.
AYETİN OKUNUŞU: 13-) Ve hamelnâhu alâ zâti elvâhın ve dusur
KELİMELERİ: *Ve hamelnâ-hu* alâ* zâti elvâhın ve dusur
KARŞILIKLARI: -ve onu taşıdık* üzerinde* perçinlenmiş levhalarla oluşan şeyin
MEALİ: (Ve onu perçinlenmiş levhalardan oluşan şeyin üzerinde taşıdık)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
13-Nuh peygamber ve ona inananları ise birbirine perçinlenmiş levhalardan oluşan bir gemi ile kurtardık  
AYETİN OKUNUŞU: 14-) Tecrî bi a’yuninâ, cezâen li men kâne kufir
KELİMELERİ: *Tecrî* bi a’yuni-nâ,* cezâen* li men* kâne* kufir
KARŞILIKLARI: -süzülüp gitti* gözlerimizin önünden* mükâfat olsun* o kimseye* diye* inkâr edilen 
MEALİ: (İnkâr edilen o kimseye (Hz. Nuh'a) mükafat olsun diye gözlerimizin önünden süzülüp gitti) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
14-Gemi lutfumuz ve inayetimiz sayesinde inkar edilmiş olan Hz. Nuh'a bir mükafat olarak gözlerimizin önünden süzülüp gitti.
AYETİN OKUNUŞU: 15-) Ve lekad teraknâhâ âyeten fe hel min muddekir
KELİMELERİ: *Ve lekad* teraknâ-hâ* âyeten* fe* hel min muddekir
KARŞILIKLARI: -ve andolsun* onu bıraktık* ibretlik* buna rağmen* ibret alan var mı
MEALİ: (Ve andolsun ki Biz, onu ibretlik bir âyet (mucize) olarak bıraktık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?)
TÜRKÇE ÖZÜ:
15-Biz Nuh peygamberi inkar eden müşriklerin bu kıssasını dilden dile anlatılıp ders olmasını sağlamak için ibretlik bir ayet / mucize olarak bıraktık. Acaba ibret alan var mı? 
AYETİN OKUNUŞU: 16-) Fe keyfe kâne azâbî ve nuzuri
KELİMELERİ: *Fe* keyfe* kâne* azâbî* ve nuzuri
KARŞILIKLARI: -işte* nasıl* olurmuş* azabım* ve benim uyarılarım
MEALİ: (İşte benim azabım ve uyarılarım nasıl olurmuş (görülsün diye))
TÜRKÇE ÖZÜ:
16-Benim azabım ve uyarılarım nasıl olurmuş görülsün diye
AYETİN OKUNUŞU: 17-) Ve lekad yessernâl kur’âne liz zikri fe hel min muddekir
KELİMELERİ: *Ve lekad* yessernâ* el kur’âne* li ez zikri* fe* hel min muddekir
KARŞILIKLARI: -ve andolsun* kolaylaştırdık* Kur'an'ı* zikir için* buna rağmen* öğüt alıyorlar mı 
MEALİ: (Ve andolsun biz Kur'an'ı ilâhi emirler rahatça anlaşılsın diye kolaylaştırdık. Buna rağmen öğütlerimizi alıyorlar mı!)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
17-Ve andolsun biz Kur'an'ı ilâhi emirler rahatça anlaşılsın düşünüp öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık. Buna rağmen öğütlerimizi alıp şirkten vazgeçmeyecekler mi
AYETİN OKUNUŞU: 18-) Kezzebet âdun fe keyfe kâne azâbî ve nuzuri
KELİMELERİ: *Kezzebet* âdun* fe* keyfe* kâne* azâbî* ve nuzuri
KARŞILIKLARI: -yalanladı* Ad kavmi* öyleyse* nasıl* oldu* benim azabım* ve uyarılarım
MEALİ: (Ad kavmi de yalanladı. Öyleyse nasıl oldu benim azabım ve uyarılarım!)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
18-Ad kavmi de Hud peygamberi yalanlayınca benim uyarılarım ve azabımın ne olduğunu gördü
AYETİN OKUNUŞU: 19-) İnnâ erselnâ aleyhim rîhan sarsaran fî yevmi nahsin mustemirr
KELİMELERİ: *İnnâ* erselnâ* aleyhim* rîhan* sarsaran* fî* yevmi* nahsin* mustemirr
KARŞILIKLARI: -muhakkak ki biz* gönderdik* onların üzerine* kasırga* uğultusu kulakları patlatan* boyu* gün* uğursuzluğu* süren
MEALİ: (Muhakkak ki biz onların üzerine uğursuzluğu gün boyu süren ve uğultusu kulakları patlatan bir kasırga gönderdik) 
TÜRKÇE ÖZÜ:  
19-Onların üzerine uğursuzluğu gün boyu süren ve uğultusu kulakları patlatan şiddetli bir kasırga gönderdik 
AYETİN OKUNUŞU: 20-) Tenziun nâse ke ennehum a’câzu nahlin munkair
KELİMELERİ: *Tenziu* en nâse* ke enne-hum* a’câzu* nahlin* munkair
KARŞILIKLARI: -kaldırıp atan* insanları* sanki gibi* kütükleri* hurma ağacı* kökünden sökülen 
MEALİ: (İnsanları sanki kökünden sökülen hurma ağacı kütükleri gibi kaldırıp atan)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
20-İnsanları sanki kökünden sökülen hurma ağacı kütükleri gibi sağa sola savuran
AYETİN OKUNUŞU: 21-) Fe keyfe kâne azâbî ve nuzuri
KELİMELERİ: *Fe* keyfe kâne* azâbî* ve nuzuri
KARŞILIKLARI: -İşte* nasıl olurmuş* azabım* ve benim uyarılarım
MEALİ: (İşte benim azabım ve uyarılarım nasıl olurmuş (görülsün))
TÜRKÇE ÖZÜ:
21-Uyarılarım ve azabımın ne olduğunu hepsi gördü
AYETİN OKUNUŞU: 22-) Ve lekad yessernâl kur’âne liz zikri fe hel min muddekir
KELİMELERİ: *Ve lekad* yessernâ* el kur’âne* li ez zikri* fe* hel min muddekir
KARŞILIKLARI: -ve andolsun* kolaylaştırdık* Kur'an'ı* zikir için* buna rağmen* öğüt alıyorlar mı 
MEALİ: (Ve andolsun biz Kur'an'ı ilâhi emirler rahatça anlaşılsın diye kolaylaştırdık. Buna rağmen öğütlerimizi alıyorlar mı!)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
22-Ve andolsun biz Kur'an'ı ilâhi emirler rahatça anlaşılsın düşünüp öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık. Buna rağmen öğütlerimizi alıp şirkten vazgeçmeyecekler mi
AYETİN OKUNUŞU: 23-) Kezzebet semûdu bin nuzuri
KELİMELERİ: *Kezzebet* semûdu* bi en nuzuri
KARŞILIKLARI: -yalanladı* Semudlular* uyarılarımızı
MEALİ: (Semudlular da yalanladı uyarılarımızı) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
23-Semud kavmi de uyarılarımızı yalanladı
AYETİN OKUNUŞU: 24-) Fe kâlû e beşeren minnâ vâhiden nettebiuhû innâ izen lefî dalâlin ve suur
KELİMELERİ: *Fe* kâlû* e beşeren* min-nâ* vâhiden* nettebiu-hû* in-nâ* izen* le fî dalâlin* ve suur
KARŞILIKLARI: -o zaman* dediler* "bir beşere mi* bizden* birisi olan* tabi olacağız* muhakkak ki biz* o takdirde* delâlet içine düşeriz* ve çılgınlık
MEALİ: (O zaman dediler ki; "Bizden birisi olan bir beşere mi tabi olacağız? O taktirde muhakkak ki biz, gerçekten dalâlet ve çılgınlık içine düşeriz) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
24-Salih peygamber hakkında dediler ki; "Bizim gibi bir beşerin Allah'tan vahiy alıp bizi hidayete erdirmesi mümkün değil. Eğer Salih'e inanırsak doğru yoldan şaşar ve cehennem azabına maruz kalırız"
AYETİN OKUNUŞU: 25-) E ulkıyez zikru aleyhi min beyninâ bel huve kezzâbun eşir
KELİMELERİ: *E* ulkıye* ez zikru* aleyhi* min beyni-nâ* bel* huve* kezzâbun* eşir
KARŞILIKLARI: -...mi* ulaştırıldı* zikir* ona(mı)* aramızdan* olamaz* o* yalancı* haddini aşan
MEALİ: ("Zikir aramızdan ona mı ulaştırıldı! Olamaz! O haddini aşan yalancının biri!)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
25-"Aramızda bu kadar kudretli insan varken peygamberlik Salih'e mi kaldı..?? Salih haddini bilmez yalancının biri" demişlerdi (5) 
AYETİN OKUNUŞU: 26-) Se ya’lemûne gaden menil kezzâbul eşir
KELİMELERİ: *Se ya’lemûne* gaden* meni* el kezzâbu* el eşir
KARŞILIKLARI: -gösterdik* ertesinde* kimmiş* yalancı* haddini aşan
MEALİ: (Ertesinde gösterdik kimmiş yalancı ve haddini aşan)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
26-Semud kavmine ertesinde kimin haddini aştığını ve yalancı olduğunu gösterdik
AYETİN OKUNUŞU: 27-) İnnâ mursilûn nâkati fitneten lehum fertekıbhum vestabir
KELİMELERİ: *İnnâ* mursilû* en nâkati* fitneten* lehum* fe irtekıb-hum* vestabir
KARŞILIKLARI: -muhakkak biz* göndereceğiz* dişi deve* fitne (imtihan) olsun diye* onlara* onları gözetle* ve sabret
MEALİ: (“Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, dişi deve göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret.”)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
27-Onları imtihan etmek için sahipsiz ve korumasız bir dişi deve göndereceğimizi Salih peygambere haber verip, akıbetlerini bekleyip sabırlı olmasını öğütledik 
AYETİN OKUNUŞU: 28-) Ve nebbi’hum ennel mâe kısmetun beynehum, kullu şirbin muhtedar
KELİMELERİ: *Ve nebbi’hum* enne* el mâe* kısmetun* beyne-hum,* kullu* şirbin* muhtedar
KARŞILIKLARI: -Ve onlara bildirdik* olduğunu* suyun* pay edilmiş* onların arasında* hepsi* içecek olanların* sırası gelince hazır olsun
MEALİ: (Onlara suyun içecek olanların arasında pay edilmiş olduğunu bildirdik, hepsi sırası gelince hazır olsun)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
28-Onlara, eğer kendisinin peygamber olup olmadığını sınamak istiyorlarsa o sahipsiz devenin pınardan bir pay sahibi kılınmasını, sudan dönüşümlü olarak bir gün devenin bir gün halkın faydalanmasını (6) eğer bunu yapmazlarsa ilahi azaba maruz kalacaklarını bildirmesini söyledik   
AYETİN OKUNUŞU: 29-) Fe nâdev sâhıbehum fe teâtâ fe akar
KELİMELERİ: *Fe* nâdev* sâhıbe-hum* fe teâtâ* fe akar
KARŞILIKLARI: -bir süre sonra* çağırdılar* tanışlarını* bunun üzerine o da ileri atılıp* sonra da kesti
MEALİ: (Bir süre sonra tanışlarını çağırdılar. Bunun üzerine o da, ileri atıldı, sonra da (deveyi) kesti)
TÜRKÇE ÖZÜ:
29-Ama Semud müşrikleri, liderleri olan şakiyi (7) çağırıp deveyi kestiler
AYETİN OKUNUŞU: 30-) Fe keyfe kâne azâbî ve nuzuri
KELİMELERİ: *Fe* keyfe kâne* azâbî* ve nuzuri
KARŞILIKLARI: -fakat* nasılmış* azabım* ve uyarılarım
MEALİ: (Gördüler nasılmış azabım ve uyarılarım)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
30-Uyarılarım ve azabımın ne olduğunu hepsi gördü
AYETİN OKUNUŞU: 31-) İnnâ erselnâ aleyhim sayhaten vâhıdeten fe kânû ke heşîmil muhtezir
KELİMELERİ: *İn-nâ* erselnâ* aleyhim* sayhaten* vâhıdeten* fe* kânû* ke heşîmi* el muhtezir
KARŞILIKLARI: -muhakkak ki biz* gönderdik* onların üzerine* korkunç ses dalgası* tek bir* böylece* onlar oldular* kuru ot gibi* ufalanmış
MEALİ: (Muhakkak ki Biz, onların üzerine tek bir sayha (korkunç ses dalgası) gönderdik. Böylece onlar, ufalanmış kuru ot gibi oldular)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
31-Onların üzerine korkunç bir ses dalgası gönderdik. Hepsi hayvanların çiğnediği kurumuş otlar gibi paramparca olup ufalandılar
AYETİN OKUNUŞU: 32-) Ve lekad yessernâl kur’âne liz zikri fe hel min muddekir
KELİMELERİ: *Ve lekad* yessernâ* el kur’âne* li ez zikri* fe hel* min muddekir
KARŞILIKLARI: -ve andolsun* kolaylaştırdık* Kur'an'ı* zikir için* buna rağmen* var mı* öğüt alan 
MEALİ: (Ve andolsun biz Kur'an'ı ilâhi emirler rahatça anlaşılsın diye kolaylaştırdık. Buna rağmen var mı öğüt alan!)
TÜRKÇE ÖZÜ:
32-Ve andolsun biz Kur'an'ı anlaşılsın diye kolaylaştırdık. Buna rağmen öğüt alıp şirkten vazgeçmeyecekler mi
AYETİN OKUNUŞU: 33-) Kezzebet kavmu lûtın bin nuzuri
KELİMELERİ: *Kezzebet* kavmu* lûtın* bi en nuzuri
KARŞILIKLARI: -yalanladı* Lut'un* kavmi de* uyarıları
MEALİ: (Lut'un kavmi de yalanladı uyarılarımızı) 
TÜRKÇE ÖZÜ:
33-Lut'un kavmi de uyarıları ve peygamberi yalanladı
AYETİN OKUNUŞU: 34-) İnnâ erselnâ aleyhim hâsiben illâ âle lût, necceynâhum bi sehar
KELİMELERİ: *İnnâ* erselnâ* aleyhim* hâsiben* illâ* âle* lût,* necceynâ-hum* bi sehar
KARŞILIKLARI: -Muhakkak ki biz* gönderdik* onların üzerine* helâk edici bir kasırga* hariç* ailesi (iman edenler)* Lut'un* ve onları kurtardık* seher vakti* 
MEALİ: (Muhakkak ki onların üzerine seher vakti bir kasırga gönderip helak ettik. Lut ve ona iman edenler hariç. Onları kurtardık) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
34-Onların üzerine seher vakti bir kasırga gönderip helak ettik. Lut ve ona iman edenler hariç. Onları kurtardık.  
AYETİN OKUNUŞU: 35-) Ni’meten min indina, kezâlike neczî men şeker
KELİMELERİ: *Ni’meten* min indi-na,* kezâlike* neczî* men şeker
KARŞILIKLARI: -bir nimet olarak* katımızdan* işte böyle* cezalandırırız / mükafatlandırırız* şükredeni
MEALİ: (Katımızdan bir nimet olarak, şükreden kimseyi işte Biz, böyle mükâfatlandırırız)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
35-Şunu iyi biliniz ki biz iman edenleri katımızdan bir nimet olarak böyle kurtararak mükafatlandırırız
AYETİN OKUNUŞU: 36-) Ve lekad enzerahum batşetenâ fe temârav bin nuzur
KELİMELERİ: *Ve lekad* enzera-hum* batşete-nâ* fe* temârav* bi en nuzur
KARŞILIKLARI: -ve andolsun ki* onları uyardı* şiddetli azabımız hakkında* fakat* şüphe ettiler* bu uyarılardan
MEALİ: (Ve andolsun ki (Lut peygamber) onları (müşrikleri) şiddetli azabımız hakkında uyardı ama onlar bu uyarılardan şüphe ettiler)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
36-Ve andolsun ki Lut peygamber müşrikleri şiddetli azabımıza yakalanmamaları için uyardı ama onlar bu uyarılardan şüphe ettiler
AYETİN OKUNUŞU: 37-) Ve lekad râvedûhu an dayfihî fe tamesnâ a’yunehum fe zûkû azâbî ve nuzuri
KELİMELERİ: *Ve lekad* râvedû-hu an* dayfi-hî* fe* tamesnâ* a’yune-hum* fe* zûkû* azâbî* ve nuzuri
KARŞILIKLARI: -Ve andolsun* göz koydular* onun misafirlerine* bu durum* bürümüştü* gözlerini* bunun üzerine* tattılar* azabımızı* ve uyarılarımızın sonuçlarını
MEALİ: (Ve andolsun  göz koydular onun (Lut'un) misafirlerine. Bu durum (azgınlık) gözlerini bürümüştü.  Bunun üzerine tattılar azabımızı ve uyarılarımızın sonuçlarını)
TÜRKÇE ÖZÜ:
37-Irzlarına geçebilmek için Lut peygamberden genç erkek kılığına girmiş melek misafirlerini istediler. Sapkınlık gözlerini kör etmiş akılları başlarından gitmişti. Andolsun tehditlerimizin sonucunu ve azabımızı tattılar.
AYETİN OKUNUŞU: 38-) Ve lekad sabbehahum bukraten azâbun mustekırr
KELİMELERİ: *Ve lekad* sabbeha-hum* bukraten* azâbun* mustekırr
KARŞILIKLARI: -Ve andolsun* onlar bir sabah vahti* erkenden* azabımıza* yakalandılar
MEALİ: (Ve andolsun (sonunda) onlar bir sabah vakti erkenden azabımıza yakalandılar)
TÜRKÇE ÖZÜ:
38-Ve andolsun ki bir sabah vakti erkenden önü alınamayacak korkunç azabımıza yakalandılar
AYETİN OKUNUŞU: 39-) Fe zûkû azâbî ve nuzuri
KELİMELERİ: *Fe* zûkû* azâbî* ve nuzuri
KARŞILIKLARI: -Şimdi* tadın bakalım* azabımızı* ve uyarılarımızın sonuçlarını
MEALİ: (Şimdi tatsınlar bakalım uyarılarımızın sonuçlarını ve azabımızı)
TÜRKÇE ÖZÜ:
39-Bu kıssalardan ders alın. Peygamberlerimizi inkar edip azgınlaşmanızın neticesinde uyarılarımızın sonuçlarına ve korkunç azaba katlanmak zorunda kalırsınız.
AYETİN OKUNUŞU: 40-) Ve lekad yessernâl kur’âne liz zikri fe hel min muddekir
KELİMELERİ: *Ve lekad* ye es sernâ* el kur’âne* li ez zikri* fe* hel* min muddekir
KARŞILIKLARI: -Ve andolsun* biz kolaylaştırdık* Kur'an'ı* zikir için* buna rağmen* var mı* ders alan
MEALİ: (Ve andolsun biz, Kur’ân’ı Allah'ın ne murad ettiğinin anlaşılması için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı!)
TÜRKÇE ÖZÜ:
40-Ve andolsun biz Kur’ân’ı Allah'ın ne murad ettiğinin anlaşılması için kolaylaştırdık. Buna rağmen öğüt alıp şirkten vazgeçmeyecek misiniz.?
AYETİN OKUNUŞU: 41-) Ve lekad câe âle fir’avnen nuzur
KELİMELERİ: *Ve lekad* câe* âle* fir’avne* en nuzur
KARŞILIKLARI: -Ve andolsun* geldi* ailesine (erkanına)* Firavun'un* uyarılar
MEALİ: (Ve andolsun Firavun ve erkanına da bu tür uyarılar gelmişti) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
41-Ve andolsun Firavun ve erkanına da bu tür uyarılarda bulunduk. Gönderdiğimiz elçimiz Musa'yı yalanlayıp inananlara yapmadıklarını bırakmadılar.
AYETİN OKUNUŞU: 42-) Kezzebû bi âyâtinâ kullihâ fe ehaznâhum ahze azîzin muktedir
KELİMELERİ: *Kezzebû* bi âyâti-nâ* kulli-ha* fe* ehaznâ-hum* ahze* azîzin* muktedir
KARŞILIKLARI: -yalanladılar* ayetlerimizin* hepsini* bu sebeple* yakaladık* yaraşır şekilde* ilahi* kudret sahibine
MEALİ: (Ayetlerimizin hepsini yalanladılar. Bu sebeple ilahi kudret sahibine yaraşır bir şekilde yakaladık)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
42-Ayetlerimizin hepsini yalanladılar. Biz de yaptıklarına karşılık onlar ilahi kudretimize yaraşır bir şekilde cezalandırıp helak ettik.

KENDİLERİNİ HAKLI ve GÜÇLÜ GÖREN MÜŞRİKLERE CEVAP
AYETİN OKUNUŞU: 43-) E kuffârukum hayrun min ulâikum em lekum berâetun fîz zubur
KELİMELERİ: *E kuffâru-kum* hayrun* min ulâikum* em* lekum* berâetun* fî ez zubur
KARŞILIKLARI: -sizin kafirleriniz (inkarcılarınız)* daha mı hayırlı (kudretli)* onlarınkinden* veya* sizler için* bir berat (imtiyaz belgesi) mi var* semavi kitaplarda
MEALİ: (Sizin kafirleriniz (inkarcılarınız) onlardan daha mı hayırlı (kudretli) veya sizler için semavi kitaplarda bir berat (imtiyaz belgesi) mi var)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
43-Ey müşrikler! Siz bugüne kadar helak edilen kafirlerden daha mı güçlü ve kuvvetlisiniz ki ilahi azap uyarılarını dikkate almıyorsunuz.? Veya elçimiz Muhammed'i yalanlama konusunda sizi haklı çıkaracak ve azaptan kurtulmanızı sağlayacak ilahi bir kaynağınız mı var?
AYETİN OKUNUŞU: 44-) Em yekûlûne nahnu cemîun muntesir
KELİMELERİ: *Em* yekûlûne* nahnu* cemîun* muntesir
KARŞILIKLARI: -yoksa* diyorlar* biz* topluluğuz* dayanışan
MEALİ: (Yoksa (sizin kafirleriniz / inkarcılarınız) biz dayanışma içinde (güçlü) bir topluluğuz (bizi kimse yenemez) mi diyor) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
44-Yoksa müminlerden daha kalabalık ve güçlü olmanıza mı güveniyorsunuz
AYETİN OKUNUŞU: 45-) Se yuhzemul cem’u ve yuvellûned dubur
KELİMELERİ: *Se yuhzemu* el cem’u* ve yuvellûne* ed dubur
KARŞILIKLARI: -hezimete uğratılacak* hepsi* ve dönüp (kaçacaklar)* arkalarına
MEALİ: (Yakında hepsi hezimete uğratılacak ve arkalarına dönüp (kaçacaklar))
TÜRKÇE ÖZÜ:
45-Şunu iyi bilin ki, pek yakında tevhit ehli müminler sizi ağır biçimde mağlup edip hezimete uğratacak ve hepiniz kaçacak yer arayacaksınız 
AYETİN OKUNUŞU: 46-) Belis sâatu mev’ıduhum ves sâ’atu edhâ ve emerr
KELİMELERİ: *Bel* es sâatu* mev’ıdu-hum* ve es sâ’atu* edhâ* ve emerr
KARŞILIKLARI: -Daha doğrusu* o saat* onlara vaad edilen* ve o saat* daha korkunç* ve daha dehşetlidir
MEALİ: (Daha doğrusu onlara vaad edilen o saat (var ya) o saat, daha korkunç ve daha dehşetlidir) 
TÜRKÇE ÖZÜ: 
46-Alacağınız asıl ceza ise ahirette olacaktır ve o kıyamet ve hesap saatleri (zamanları) sizler için çok korkunç ve daha dehşetli olacaktır.
AYETİN OKUNUŞU: 47-) İnnel mucrimîne fî dalâlin ve suur
KELİMELERİ: *İnne* el mucrimîne* fî dalâlin* ve suur
KARŞILIKLARI: -Muhakkak ki* mücrimler* içindedirler sapıklık* ve ateşler
MEALİ: (Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
47-Şüphesiz ki günahkarlar yanlış bir yolda ve kendilerini ateşe atıyorlar
AYETİN OKUNUŞU: 48-) Yevme yushabûne fîn nâri alâ vucûhihim, zûkû messe sekar
KELİMELERİ: *Yevme* yushabûne* fî en nâri* alâ vucûhi-him,* zûkû* messe* sekar
KARŞILIKLARI: -o gün* sürüklenirken* ateşin içine* yüz üstü* "tadın* dokunuşunu* sekar'ın" (denecek)
MEALİ: (Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek)
TÜRKÇE ÖZÜ:
48-Ateşin üzerinde yüzüstü sürüklenecek ve meleklerin "Tadın bakalım cehennemin kavurucu ateşini!" şeklindeki sözlerine muhatap olacaksınız.
AYETİN OKUNUŞU: 49-) İnnâ kulle şey’in halaknâhu bi kader
KELİMELERİ: *İnnâ* kulle şey’in* halaknâ-hu* bi kader
KARŞILIKLARI: -Muhakkak ki biz* her şeyi* yarattık* bir ölçü ve dengede 
MEALİ: (Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
49-Muhakkak ki biz bütün varlığı bir düzen intizam içerisinde ölçülü ve dengeli yarattık
AYETİN OKUNUŞU: 50-) Ve mâ emrunâ illâ vâhıdetun ke lemhın bil basar
KELİMELERİ: *Ve mâ emru-nâ* illâ* vâhıdetun* ke lemhın* bi el basar
KARŞILIKLARI: -ve bizim emrimiz değildir* ...den başka* tek* bir anlık gibi* göz ile bakış
MEALİ: (Ve bizim emrimiz tek bir anlık  göz ile bakış gibiden başka bir şey değildir)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
50-Bütün bunların yaratılması bizim için göz açıp kapayana kadar oldurulacak tek bir emirden başka bir şey değildir. 
AYETİN OKUNUŞU: 51-) Ve lekad ehleknâ eşyâakum fe hel min muddekir
KELİMELERİ: *Ve lekad* ehleknâ* eşyâa-kum* fe* hel* min muddekir
KARŞILIKLARI: -Ve andolsun* helak ettik* sizin gibileri* buna rağmen* var mı* ibret alan
MEALİ: (Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan)
TÜRKÇE ÖZÜ:
51-Ey Muhammed'in peygamberliğini inkar eden müşrikler! Sizden önce nice inkarcıları helak ettik! Bu olanlardan ibret almaz mısınız?
AYETİN OKUNUŞU: 52-) Ve kullu şey’in fealûhu fîz zubur
KELİMELERİ: *Ve kullu şey’in* fealû-hu* fî ez zubur
KARŞILIKLARI: -ve her şey* yaptıkları* semavi kitaplarda var
MEALİ: (Ve (inkarcıların) yaptıkları her şey semavi kitaplarda kayıtlı) 
TÜRKÇE ÖZÜ:
52-Ve onların yaptıkları her şey semavi kitaplarda kayıtlı
AYETİN OKUNUŞU: 53-) Ve kullu sagîrin ve kebîrin mustetar
KELİMELERİ: *Ve kullu* sagîrin* ve kebîrin* mustetar
KARŞILIKLARI: -ve her şey* küçük* ve büyük* satır satır yazılı
MEALİ: (Küçük, büyük her şey satır satır yazılı)
TRKÇE ÖZÜ:
53-Hem de küçük büyük her şey satır satır yazılı. Hesap gününde kendilerine müstehak oldukları cezaları vereceğiz.
AYETİN OKUNUŞU: 54-) İnnel muttakîne fî cennâtin ve neher
KELİMELERİ: *İnne* el muttakîne* fî cennâtin* ve neher
KARŞILIKLARI: -Muhakkak ki* takva sahipleri* cennetlerde* ve nehir kenarlarındadır
MEALİ: (Muhakkak ki takva sahipleri, cennetlerde ve nehir kenarlarındadır)
TÜRKÇE ÖZÜ: 
54-Şüphesiz Allah'a ve elçimiz Muhammed'e iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayanlar ahirette muhteşem cennetlere girecekler ve nehir kenarlarında keyif çatacaklar
AYETİN OKUNUŞU: 55-) Fî mak’adi sıdkın inde melîkin muktedir
KELİMELERİ: *Fî mak’adi* sıdkın* inde* melîkin* muktedir
KARŞILIKLARI: -makamında* sadıklar* katında* hükümdar* muktedir 
MEALİ: (Sadıklar makamında muktedir bir hükümdarın katında) 
TÜRKÇE ÖZÜ:
55-Allah'ın rızasına layık olmuş bir şekilde sadıklar makamında muktedir bir hükümdarın katında sonsuza kadar kalacaklardır. 

(1) (bkz.Tabiin alimlerinden Hasan-ı Basri ve ve Ata b. Ebu Rebah&Maverdi) 
(2) (bkz.Zemahşeri) 
(3) (bkz.ibn Atıyye) 
(4) (bkz.Razi) 
(5) (Tarih boyunca peygamberleri reddeden bütün müşrikler kendilerini doğru yolda ve cennetlik görmüşler, peygamberlere inandıkları takdirde doğru yoldan çıkıp cehenneme gideceklerini düşünmüşlerdir) (bkz.Ebu Ubeyde, Zeccac, Ebussuud) 
(6) (bkz. Şuara 26/155) 
(7) (bkz. Şems Suresi  11-15) 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed Coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR