26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -38- (38) SAD SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

88 Ayet - /Kıssalardan örnekler/

MEKKE MÜŞRİKLERİNİN Hz.MUHAMMED'İN KARARLILIĞI KARŞISINDAKİ ÖFKELERİ 

1-Sad (Huruf-ı mukattaa) Zikrin sahibi Kur'an'a andolsun. Bu Kur'an Allah tarafından müşriklere tevhidi gösteren bir öğüt olarak vahyedildi (bkz.Taberi)
2-Ama onlar kendilerinin doğru yolda olduğunu sanıyorlar
3-Oysa onlardan önce yaşamış müşrik toplulukların nicelerini peygamberlerin getirdiği mesajın ilahiliğini kabul etmedikleri için helak ettik. O zaman çok feryat ettiler fakat kurtuluş vakti geçmişti. Hala Kur'an'ın ilahi vahiy olduğunu kabul etmiyor ve ona düşmanlık ediyorlar.
4-Kendileri gibi bir beşerin peygamber olacağına ihtimal vermedikleri için elçimiz Muhammed'i yalancı ve sihirbaz olarak niteliyorlar. 

5-Elçimiz onlara tevhidi anlatmaya başlayınca; "Bu Muhammed , yalancı sihirbazın teki olup çıktı. Sadece Allah'a kulluk etmemizi, O'na yakınlaşmak için aracı ve şefaatçi kabul etmememizi söylüyor. Öyle şey olur mu! O kadar ilah bırakılıp tek bir tanrıya kulluk edilir mi!"
6-"Sakın ona inanmayın. Çünkü Muhammed'in fikirleri bizim kutsal ilahlarımıza hakarettir." 
7-"Üstelik anlattığı tevhit, son ilahi din olan Hristiyanlık'ta da yok (bkz.Mukatil&Zemahşeri). Olsa olsa bunu kendi uydurmuştur. Sadece bir iftiradır."
8-"Üstelik içimizde bu kadar soylu ve varlıklı kimseler varken vahiy ona mı indi! Olacak şey değil." dediler.

--- Ey elçimiz Muhammed;
9-Onlar Rabbinin rahmet hazineleri ve engin ilmine mi sahipler ki kimin peygamber olabileceği konusunda hüküm veriyorlar.
10-Yahut göklerin, yerin veya ikisi arasındaki bütün varlıkların egemenliğine mi sahipler. Öyle bir güçleri varsa o halde kendileri de ilahi alem ile irtibat kurup böyle bir ilahi kelam ortaya koysalar ya!
11-Onlar her ne kadar kendilerini üstün ve muzaffer görseler de çeşitli gruplardan oluşmuş ve yakında şuracıkta hezimete uğrayacak bir ordudur.

--- Elçimizi yalanlayan müşrikler bilmelidirler ki;
12-Onlardan önce yaşayan Nuh kavmi, Ad kavmi, zalim Firavun 
13-Ve Semud kavmi, Lut kavmi ve Eyke halkı; İşte bunlar gönderdiğimiz ilahi vahyi yalanlayan fırkalardır
14-Bunların hepsi peygamberleri sadece yalanlamakla ilahi cezaya müstehak olup helak edildiler
15-Şimdi ise müşrikler aynı cezayı istercesine davranmakta kendilerini yok edecek şiddetli bir ses dalgası ve afetle helak edilmeyi beklemekteler.

16-Nitekim alay edercesine "Rabbimiz bizim belamızı acele yolla" diye dua etmektedirler.

Hz.MUHAMMED'E MANEVİ DESTEK : DAVUD KISSASINDAN SABIR DERSİ

--- Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin bu küstah tavırları seni üzmesin;
17-Senin de tıpkı Davud peygamber ve diğerleri gibi sabırlı ve dayanıklı olman gerekir. Davud güçlü kararlı ve Allah'a karşı son derece itaatkardı (bkz.Taberi
18-Muhakkak ki biz dağları taşları onun emrine verdik. Onların ilahi emre teslim oluşlarına eşlik eder kulluk görevini büyük bir arzu ile yerine getirirdi
19-Ona sığınan kuşlarla birlikte  
20-Biz de ona güçlü bir hükümranlık nasip edip hem peygamberlik (hikmet = peygamberlik - bkz:Tabiin alimlerinden Süddi&Maverdi) hem de etkili konuşma kabiliyeti verdik. 

--- Vaktiyle, verdiğimiz bu güç ve hükümranlığı adilce yürütmesini sağlamak ve adalet konusunda son derece titiz olması gerektiğini kavratmak için Davud peygambere şöyle bir ibretlik olay yaşatmıştık;
21-Davud peygamber bir gün yalnız başına dua ederken birbiri ile hasım iki insan duvarı aşıp izinsiz bir biçimde ansızın onun yanına girdi. 
22-Davud peygamber onları böyle aniden yanında görünce irkildi. Bunun üzerine onlardan biri "Korkma! Biz aralarında anlaşmazlık bulunan iki davacıyız. Aramızda tarafsız ve adil bir hüküm ver" dedi.
23-"Bu benim kardeşim. (Lafzan "gerçekten kardeşim" ifadesi geçiyor ama Zemahşeri bunun salt öz kardeşlik ifadesi olamayabileceğini, soy boy din vs gibi konularda da bu "kardeş" kelimesinin kullanıldığını söylüyor) Onun doksandokuz koyunu benimse sadece bir koyunum var. Ama o illa benim tek koyunumu da ona vermemi istiyor ve hem gücü hem söz sanatlarındaki ustalığı ve kurnazlığı (bkz.Zemahşeri) ile beni zor durumda bırakıyor" 

--- "Davacıyı dinleyen Davud, davalının suça itiraz etmediğini görünce;
24-Doğrusu o kadar koyunu varken senin koyununa da sahip olmak istemesi ve bu konuda seni zorlaması haksızlıktır. Zaten bir Allah'a iman eden ve yaptıklarından sorumlu tutulacağını bilen kimseler dışında -ki böyle adil ve hakkaniyetli kimseler azdır- birlikte yaşayan ve iş yapan insanlar genellikle adaletten şaşar ve birbirlerine haksızlık yapar" diye cevapladı

İşte tam bu noktada Davut peygamber, davalı tarafı dinlemeden karar verdiğini fark etti ve adaleti sağlama sorumluluğunun ağırlığını hissetti. (Zemahşeri, Ebu Hayyan ve ayrıca Zemahşeri'nin tefsirine şerh yazan Mezruki; bu ayetlerde sözü geçen hasım çiftin bazı tefsirlerde iddia edildiği gibi melek değil insan olduğunu öne sürüyor)

Onu imtihan ettiğimizi fark etti. Bunun üzerine iki büklüm secde edip Allah'tan af ve yardım diledi. (bkz.Ebu Hayyan - el-Bahrü'l-muhit)

25-Biz de onu bağışladık. Şüphesiz onun bizim nezdimizdeki değeri çok büyüktür ve kendisini çok güzel bir ödül beklemektedir. (bkz.Taberi)

--- Ardından Davud'a şöyle vahyettik;
26-Ey Davud! Biz sana hükümranlık bahşettik. Sen de insanlar arasında adaletle hükmet ve sakın nefsine uyma. Çünkü adaletle değil hislerle hareket etmek seni Allah'ın gösterdiği dosdoğru yoldan alıkoyar. Şunu unutma ki Allah'ın bildirdiği doğru yoldan ayrılıp hislerinin esiri olarak adaletsiz davrananlar, hesap gününü unutmaları sebebi ile şiddetli azap ile cezalandırılacaklardır.

--- Gerçek şu ki;
27-Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan tüm varlıkları, kısacası her şeyi amaçsız ve hikmetsiz boşu boşuna yaratmadık. Bu Allah'ı ve onun elçisi peygamberleri inkar edenlerin zannıdır. Ahireti, yeniden dirilmeyi ve Allah'ın huzurunda hesap vermeyi umursamamaktadırlar. İnkarda ısrar edip cehennem ateşine gireceklerin vay haline! Allah'ın tekliğine ve peygamberliğine inananlarla müşriklerin neticede aynı kefede yer alacağını sanıyorlar. 
28-Hiç tevhit ehli müminlerle Allah'ın elçilerini yalanlayan müşrikleri bir tutar mıyız.. 
29-İşte bu sebeple bu mübarek kitap Kur'an'ı sana gönderiyoruz ki Allah'ın tekliğine iman edip gönderdiği peygamberin mesajlarına göre dosdoğru bir hayat yaşamak isteyen müminler onun ayetlerinden ders alsınlar, bu kitapta yer alan öğütlerden faydalansınlar.

SÜLEYMAN PEYGAMBER KISSASINDAN SABIR DERSİ

30-Bir de Davud'a birçok nimetin yanı sıra oğlu Süleyman'ı bahşettik. Süleyman çok iyi bir kuldu. Allah'a itaatten hiç ayrılmazdı. Biz de ona ülkesinde hükümranlık vermiştik.
31-Ona bir akşam vakti koşmaya hazır safkan yağız atlar gösterildiğinde;
32-"Ben bu güzel hayvanları çok severim. Çünkü onlar bana hep Rabbimi, O'nun yaratıcılığındaki muhteşem sanatı hatırlatıyor" demiş ve atlar tozu dumana katıp koşarak toz bulutunun arkasında gözden kayboluncaya kadar onları seyretmişti.
33-Daha sonra, "Atları bana getirin" diye emredip onların bacaklarını ve boyunlarını şefkatle okşamaya başlamıştı. 

34-İşte böyle bir hükümranlık sahibi olan Süleyman'ı imtihan edip, onu bir süre maddi güç ve otoritesinden mahrum bırakmıştık (bkz.Razi) Buna karşı Süleyman sabırlı davranmış, Allah'a kulluk etmeye devam etmiş, O'nun verdiği nimetlere şükretmekten geri durmamış,
Ve şöyle dua etmişti; 
35-"Ey Rabbim! Hatalarımı affet, bana benden sonra kimseye nasip olmayacak kadar muazzam bir hükümranlık bahşet! Kuşkusuz sen sınırsız lutuf sahibisin!"

36-Biz de Süleyman'ın duasını kabul edip onun isteğine göre hareket edecek rüzgarları emrine verdik
37-Bina yapabilen ve denize dalabilen ruhani varlıkları 
38-Ve zincirlerle birbirlerine bağlı diğerlerini de
39-"Onlar üzerinde dilediğin gibi tasarrufta bulunabilirsin. İstediğini tutsak olarak çalıştır, istediğini salıver. Yetki tamamen sendedir" diye bildirdik
40-Ve muhakkak ki onun bizim nezdimizdeki değeri çok büyüktür ve kendisini çok güzel bir ödül beklemektedir.

EYÜP PEYGAMBER KISSASINDAN SABIR DERSİ

Bir zamanlar çok sıkıntılar çekmiş;
41-Kulumuz Eyüp peygamberi hatırla, "Ey Rabbim! Şeytan çektiğim sıkıntıyı kullanarak bana vesvese veriyor. Çektiğim sıkıntının sebebi o. Bu bela ve ızdırap bana ondan geldi" diye yakarmıştı
42-Biz de ona "(Ayağını yere vur) Biraz gayret ve sabır göster. Yakında içerek ve yıkanarak şifaya kavuşacağın soğuk ve temiz bir su bulacaksın" demiştik.
43-Ardından onu uzun bir ayrılıktan sonra tekrar sağlığına ve ailesine kavuşturduk. Ve malını arttırarak evlatlar bahşedip onu ve ona inanları destekledik. 

Böylece hem ona olan merhametimizi, hem de sabredenlere verdiğimiz mükafatı akıl sahiplerine göstermiş olduk.

44-(Şeytan’ın insanlar üzerinde böyle bir etkisi veya yeteneği olmadığını bir nebi olarak çok iyi bilmeliydi) "Eline bir demet ot al, onunla (kendi tenine) vur da kendine gel, günaha girme. Allah'ın emrettiği tevhit yolundan sapma” dedik (bkz.Mevlana Muhammed Ali) O da bizim emirlerimize uydu. Doğru yolda sabır ve kararlılıkla sebaat etti. Son derece iyi bir kuldu. Allah'a itaatten hiç ayrılmadı. 

DİĞER BAZI PEYGAMBERLERİN KISSALARINDAN SABIR DERSİ 

45-Güç ve basiret sahibi olan kullarımıza İbrahim İshak ve Yakup peygamberleri anlat
46-Muhakkak ki biz peygamberleri ahiret yurdunu kavramış halis kullar olarak ihlas sahibi kıldık
47-Ve muhakkak ki onlar katımızda, gerçekten "hayırlılar ve seçilmişlerdendir"
48-Ve İsmail İlyas ve Züküfli peygamberleri de anlat. Hepsi Allah'ın insanlara mesaj ulaştırmak için seçtiği hayırlı kimselerdir. 

İLAHİ VAHYİN GERÇEKLİĞİ, İNANANLARIN ve İNKAR EDENLERİN AHİRETTEKİ DURUMLARI

Ey Muhammed!
49-İşte sana vahyetmekte olduğumuz Kur'an, hem senin için hem halkın için bir öğüttür. Bu öğüde kulak veren ve tevhidi benimseyip Allah'ın emir ve yasaklarına uyanlar ahirette cennet hayatı ile ödüllendirilecektir.
50-Onları orada kapıları ardına kadar açılacak olan adn cennetleri beklemektedir
51-Orada tahtlarına kurulacaklar ve yiyecek içecek her türlü nimetten faydalanacaklar
52-Gözlerini üzerlerinden ayırmayan eşleri ile birlikte 
Onlara denilecektir ki;
53-"Ey Allah'ın birliğine ve peygamberlerin mesajına iman edenler! İşte dünyada size vaat edilen mükafat budur"
54-"Kuşkusuz bu nimetler bizim ihsanımız olup bitip tükenmesi mümkün değildir"

55-Cennettekilerin durumu bu. Ve muhakkak ki azgınlar için durum farklı
56-Cehennem. Oraya atılacaklar. Çok kötü bir yerdir orası
57-Onlarınki de bu. O gün tatsınlar bakalım irin dolu kaynar suları
58-Ve tüm bunlardan başka katmerli azapları

59-İnsanları dünya hayatında tevhitten alıkoyan ve peygamberi yalancı ve sihirbaz diye nitelendirip halkı peygamberden uzak tutmaya çalışan müşrik elebaşıları o gün cehenneme atılırken, onlara uyup peygamberi reddedenler kendilerine gösterildiğinde, onları sahiplenmeyip "Rahat yüzü görmesinler, cehennemde cezalarını çeksinler" diyecekler.
60-Onların peşinden sürüklenip tevhitten ve peygamberden körü körüne yüz çevirenler ise onlara "Asıl siz rahat yüzü görmeyin. Sizin yüzünüzden cehenneme düştük. Meğer ne kadar kötü bir yermiş bu cehennem" diye karşılık verecekler
61-Ve "Rabbimiz! Biz buraya kimler yüzünden düştüysek onların azabını kat kat arttır" diye yakaracaklar

Ve Allah'ın birliğine ve peygamberin mesajına inananları kötü kimseler olarak tanıyan tüm müşrikler, cehenneme düştükleri vakit çevrelerine bakınarak
62-"Dünya hayatında küçümseyip hor gördüğümüz ve sapkın olarak bellediğimiz kimseler (müminler) niçin burada değil.?"
63-"Onları hep hafife alıyorduk! Yoksa buradalar da biz mi göremiyoruz.?"
diye şaşıracaklardır. 
64-Neticede cehennem azabına müstehak olanların tamamı o gün birbirlerini kınayıp suçu birbirlerinin üzerine atmaya çalışacaktır

ALLAH'IN İNSANLARA ÖĞÜTLERİ

Ey elçimiz Muhammed! Sana sihirbaz diyen, Kur'an'ın Allah kelamı olduğunu kabul etmeyen ve tevhitten yüz çeviren müşriklere,
65-De ki; "Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve kahredici olan Allah'tan başka bir ilah yoktur
66-"Göklerin , yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin egemenliği O'nun elindedir" 
67-De ki; "Kur'an büyük bir haber ve öğüttür"
68-"Siz ise O'ndan yüz çeviriyorsunuz"
69-"Bir düşünün! Bana ilahi vahiy gelmese Adem peygamber hakkında şimdi anlatacağım melekler meclisindeki tartışmadan benim haberim olabilir miydi" 
70-"Doğrusu şu ki, Allah bu bilgileri sizlere uyarı olsun diye bana vahyediyor"

KUR'AN'IN VAHİY OLUŞUNUN BİR DELİLİ OLARAK ADEM'İN YARATILIŞ KISSASI

Bir zamanlar;
71-Rabbim meleklere: "Ben yeryüzünde (nemli topraktan/balçıktan) bir insan yaratacağım" demişti
72-"Onu bütün özellikleri ile yaratıp içine ruhumdan üfleyince derhal yere kapanıp ona secde edin"
73-Bunun üzerine meleklerin hepsi secde etti
74-Fakat iblis buna yanaşmadı. Küstahlık edip kibirlendi ve Allah'ın emirlerine isyan eden kafirlerden oldu.

75-Bunun üzerine Allah ona, "Ey İblis! Kudretimle yarattığım varlığa niçin saygı göstermiyorsun? Ona karşı kibirleniyorsun öyle mi?" dedi

76-İblis, "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten, onu balçıktan yarattın" diye karşılık verdi

77-Bunun üzerine Allah ona, "Derhal cenneti terk et. Artık kovuldun ve lanetlendin"
78-"Ve hesap gününe kadar böyle kalacaksın" diye seslendi

79-İblis, "Rabbim! Madem beni cennetten kovdun ve rahmetinden uzaklaştırdın, o zaman bana kıyamete kadar ömür verir misin?" diye istekte bulundu

80-Allah, "Peki, istediğin süre verildi"
81-"Vaktini benim bildiğim kıyamet gününe kadar yaşayacaksın" (bkz.Zemahşeri) buyurdu
82-İblis, "O halde senin yüce şanına yemin ederim ki benden üstün tuttuğun ademoğullarını yoldan çıkaracağım"
83-"Bir tek, samimiyetle sana itaat eden ve peygamberlerine uyanlara güç yetiremem" dedi

84-Bunun üzerine Allah şöyle buyurdu, "Zaten senin gücün ancak samimi olmayan kullarımı yoldan çıkarmaya yeter (bkz.Taberi)"
85-"Eğer sana uyarlarsa onları da seninle beraber cehenneme atacağım"

Ey elçimiz Muhammed! O müşriklere bu mesajları ilettikten sonra,
86-De ki: "Ben sizler için Allah tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Aranızdan benim peygamber olarak seçilmemi yadırgamanızın ne anlamı var.. Üstelik bu görevi yaparken sizden hiç bir maddi karşılık da beklemiyorum ki bana tevhitten vazgeçmem karşılığında mal mülk teklif ediyorsunuz! (bkz.Cabiri)"
87-"Kur'an benim uydurmam değil, aksine, akıl ve irade sahibi herkes için bir öğüt ve uyarıdır"
88-"Bugün bunu kabul etmeseniz bile yakında tevhid çağrısı büyüyüp size karşı üstünlük sağladığı zaman daha iyi anlayacaksınız. (bkz.Taberi)"

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;