26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -42- (25) FURKAN SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

FURKAN: Hakkı batıldan ayıran kitap
77 Ayet - /Doğru ile eğriyi ayırmak için parça parça indirilen Kur'an'ın asaleti/

---Yasin suresinin ardından vahyedilmiştir. Mekke'li müşriklerin Kur'an'ın parça parça vahyedilmesini ve peygamberin beşer olmasını bahane ederek Hz. Muhammed'in peygamberliğine karşı çıkmalarını eleştirerek başlar. Peygambere manevi destek vermenin yanı sıra islam'ın yakında gerçekleşecek olan zaferini müjdeler--- 
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)


ALLAH'IN RAHMET ve NİMETİNE KARŞILIK MÜŞRİKLERİN NANKÖRLÜKLERİ 

1-Alemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan'ı parça parça (bkz.Taberi&Zemahşeri) indiren Allah mübarektir. 
---Ayette Hz. Muhammed'in "kul" diye vasfedilmesi, onu yüceltme amaçlıdır---
---"mübarek=Tebareke" kelimesi "bereket" kökünden gelir, hem yücelik ve takdis hem de hayır ve nimetin bolluk ve devamlılığını ifade eder---
2-O Allah ki; gökyüzü ve yeryüzünün mülkü onundur. Ve O çocuk edinmemiştir. Müşriklerin iddialarının aksine melekler O'nun kızları değildir.
---"Çocuk edinmemiştir" cümlesi gökteki meleklerin Allah'ın kızları olduğuna inanan müşriklerin bu inancına reddiyedir---
Mülkte O'nun ortağı yoktur. Ve her şeyi O yarattı sonra da kaderlerini tayin etti.

3-Müşrikler, Allah'ın dışında, hiç bir şey yaratamayan ve kendileri yaratılmış olan, kimseye fayda ve zarar vermeye malik olmayan ilahlar edindiler. Hiç biri, hayat vermeye, öldürmeye veya yeniden diriltmeye malik değildir.

Kendilerine tevhidi anlatmak üzere gönderdiğimiz elçimizin peygamberliğine inanmayıp, ona vahyedilen Kur'an hakkında;
4-Müşrikler; "Bu Kur'an Muhammed'in uydurduğu bir yalandır, Ona bu konuda diğer kavimler yahudiler yardım etti" dediler. Böylelikle onlar bu çirkin yakıştırma ve karalamayla ilahi kelama haksızlık etmektedirler.
5-Ve "Bu Kur'an olsa olsa Muhammed'in birilerinden yardım alarak, gizlice yahudilerden öğrenip not aldığı eskilerin masallarıdır" dediler.
---"sabahın erken vaktinde ve akşamın geç saatlerinde" = gizli işler yapılan saatler---
(bkz.Zemahşeri)

Ey elçimiz Muhammed! Sana bu tür iftiralar atan müşriklere;
6-De ki: "Hayır, Bu Kur'an sizin iddia ettiğiniz gibi benim uydurduğum ya da başkalarından öğrendiğim bir şey değil, aksine, gizli açık her yaptığınızı bilen, kainattaki her şeyden haberdar olan Allah'ın bana ilettiği vahiydir. Allah sizin bu iftiralarınızı ve bunları hangi amaçla ortaya attığınızı gayet iyi bilmekte, fakat sizi hemen cezalandırmamakta, rahmet ve şefkatiyle muamele edip sizlere süre vermektedir. Eğer tövbe eder ve peygambere iman ederseniz, sonsuz merhametiyle sizleri affedecektir. (bkz.Taberi&İbn Kesir

BEŞER PEYGAMBER Hz.MUHAMMED ve MÜŞRİKLERİN OLAĞANÜSTÜ İSTEKLERİ 

Müşrikler Allah'ın peygamberi olacak kişinin servet içerisinde yaşayan soylu biri yahut olağanüstü güçleri olan bir varlık (bkz.Zemahşeri) olması gerektiğini düşünmekte (bkz.Derveze, III, 65) ve Muhammed'in sade ve doğal bir insan olmasına şaşırıp;
7-Dediler ki: "Bu nasıl peygamber böyle? Herkes gibi yiyip içiyor, çarşı pazar gezip alışveriş yapıyor. Beraberinde kendisini doğrulayacak, peygamberliğini kanıtlayacak bir melek olmalı" 
8-"Veya kendisine Allah tarafından servetler, altın gümüş hazineleri (bkz.Taberi) verilmeli; bağları bahçeleri olan zengin biri olması gerekmez miydi? Bu özelliklere sahip olmadığına göre belli ki Muhammed peygamber değil. Siz ancak büyülenmiş, aklını kaçırmış bir sihirbaza tabi oluyorsunuz"

---Müşriklerin bu isteklerinin ardında, Allah'ın doğru yolda olan salih kullarına dünyada muhakkak ödül vereceği anlayışı yatmaktadır ve bu anlayış neticesinde müşrikler, dünyada sıkıntı içerisinde yaşayanların aslında Allah tarafından sevilmediklerini düşünmektedirler. Bu durum Kur'an'da değişik ifade biçimleriyle anlatılır. Mesela Fecr suresinin 15-16 ayetlerindeki vakıanın şöyle olduğunu görürüz; Müşriklerin bir kısmı varlıklı oldukları için, bunu Allah'ın bir lutfu olarak düşünmekte ve bu sebeple kendilerini doğru yolda görmektedirler. Buna karşılık Hz. Peygamberin ve müminlerin maddi açıdan zor durumda olmalarını, onların sapkın ve yanlış yolda olduklarına delil saymaktadırlar. Meryem suresinin 73-75 ayetleri de, müşriklerin bu anlayışlarını açıklıkla ifade eder. Orada Hz. Muhammed'den müşriklere, "Kim sapkın ise Allah ona mühlet versin, nasılsa ilahi azabı görünce anlayacak" demesi istenmektedir. Demek ki Mekke'de Hz. Muhammed ile müşrikler arasında, "kimin doğru yolda olduğu" şeklinde bir tartışma sürmektedir ve müşrikler kendilerini doğru yolda görmektedirler. Yine aynı yerde (Meryem 19/73) müşrikler, daha iyi konumda olmalarını bir doğruluk alameti olarak sunmaktadırlar. Benzer bir durum Maide suresinin 64 ve Ali İmran suresinin 181. ayetlerinde yahudiler tarafından dile getirilmiştir. (bkz.Fahreddin er-Razi)---
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

9-Ey elçimiz Muhammed! Sen onların bu yalan ve iftiralarına aldırma! Sana gelen vahye inanmamalarına gerekçe bulmak için ne kadar da şaşkın ve kararsız bir şekilde yalan yanlış iddialara umut bağlıyorlar. 
10-Allah mübarektir ki, O eğer dilerse sana bunlardan daha hayırlı daha güzel olan, altından nehirler akan bahçeler verir ve senin için köşkler yapar. O'nun sana nimet ve ikram sonsuzdur.

11-Fakat bilsinler ki biz senin peygamberliğine inanmayan ve ahiret uyarılarını alaya alan müşriklere cehennem azabını hazırlamış bulunuyoruz 
12-Kıyametten sonra yeniden diriltilip hesaba çekilecekleri mahşer gününde (bkz.İbn Kesir) o ateşin harlı halde alevlendiğini ta uzaktan dehşete kapılarak görecek (bkz.Zemahşeri) öfke ile kükrer gibi çıkan korkunç uğultusunu duyacak
13-Ve zincirlere vurulup oraya atıldıklarında ise pişmanlık içinde: "Eyvahlar olsun! Yazıklar olsun bize! Keşke yok olup gitseydik de bugünü görmeseydik" diye hayıflanacaklardır
---Müşrikler o gün "Keşke toprak olsaydım" diyecek (bkz.Nebe 78/40)---
Onlara o gün şöyle denecek;  
14-"Doğrusu bugün, bir değil bin defa hayıflanıp pişman olsanız yeridir!" (bkz.Zemahşeri)


Ey Muhammed!
15-De ki: "Düşününüz bakalım, Böyle bir azap mı daha hayırlıdır, yoksa peygambere inanan, şirk koşmayan (bkz.İbn Atıyye) müminlere Allah'ın vaat ettiği ve içerisinde diledikleri her şeyi bulabilecekleri sonsuzluk cenneti mi?"
16-"İşte Allah'ın müminlere vaat ettiği ve muhakkak vereceği, (bkz.İbn Atıyye & Kurtubi) müminlerin de girmek için dua ve niyazda bulundukları cennet (bkz.Taberi & Zemahşeri) böyledir"

17-Hesap gününde Allah, kendisinden başka varlıklardan medet uman müşrikleri ve onların medet umduklarını, peygamberleri, salih kişileri, (bkz.Mevdudi) bir araya getirip yüzleştirecek ve ilahlaştırılanlara "Bu insanları siz mi şirk inancına sürüklediniz, yoksa kendileri mi şirke saptılar?" diye soracak
18-Onlar da şöyle diyecekler: "Haşa! Bizim böyle bir şey yapmak ne haddimize! Biz senden başka hiç bir varlıktan medet ummadık ve böyle bir şeyi insanlara tavsiye etmedik. Fakat sen insanları özgür bıraktın, (bkz.Derveze) bu kadir kıymet bilmez nankörler ise senin verdiğin onca nimete rağmen yine de senin mesajını (bkz.Kurtubi) unuttular, elçilerinin uyarılarına kulak asmadılar ve böylece hayırsız (bkz.Zeccac) bir toplum olup çıktılar."

Bunun üzerine Allah müşriklere şöyle buyuracaktır,
19-"Bakın! Medet umup ortak koştuklarınız bile sizin davranışlarınızı doğru bulmuyor, onların sizi saptırdıkları şeklindeki iddialarınızı yalanlıyorlar. (bkz.Taberi) Onların, sizi Allah'a yakınlaştıracağını iddia ediyordunuz, fakat bugün bizzat onlar bu iddianızı reddediyorlar. (bkz.İbn Kesir) Artık hak ettiğiniz azaptan kurtuluşunuz kalmamıştır."

20-Ey elçimiz Muhammed! Onların sözlerine aldırma! Esasen onlar gayet iyi biliyorlar ki daha önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de, her insan gibi yiyip içen, çarşı pazara çıkıp ihtiyaçlarını karşılayan (bkz.Taberi) normal insanlardı. Dolayısı ile senden olağanüstü şeyler beklemeleri tamamen bahanedir. Ancak sen sabırlı ve metin ol! Çünkü öteden beri bizim toplumlar üzerinde geçerli olan sünnetimiz böyledir. (bkz.Zemahşeri) Her peygamber toplumu tarafından reddedilmiş, baskı ve muhalefet görmüştür. (bkz.Zemahşeri) Bu, ne ölçüde dayanıklı olduğunuzun, tevhide ne kadar samimiyetle bağlı olduğunuzun ortaya çıkması için bir imtihandır. (bkz.Zemahşeri) Allah yaptıklarınızı görmektedir. Ey Muhammed! Allah senin inanç ve kararlılığının mükafatını verecek, sana inatla karşı koyan müşrikleri ise er geç cezalandıracaktır. (bkz.Mevdudi)

21-Ölümden sonra diriltilip huzurumuza çıkarılmayı ve dünyada yaptıklarının hesabını verecek olmayı hiç hesaba katmayan müşrikler, Muhammed'in peygamberliğine inanmak için ondan kendisini doğrulamak üzere melekleri gökten indirmesini yahut açıkça Allah'ın kendilerine görünmesini istemiş, böylece iyiden iyiye haddi aşmış bulunmaktadırlar. (bkz.Taberi & İbn Kesir)  
22-Evet, gün gelecek onlar melekleri görecekler! Fakat bu görüşme hiç de bekledikleri gibi olmayacaktır. (bkz.Derveze) Çünkü onlar ölüm anında ve mahşerde melekleri gördüklerinde melekler; "Size müjde yasak edilerek haram kılınmıştır" dediklerinde cehennem azabına çarptırıldıklarını anlayacaklar
23-Peygambere ısrarla karşı çıkmak, şirk koşmak gibi affedilmez yanlışların yanı sıra Allah'ı görme talebinde bulunmak gibi bir küstahlığı da yapan bu kimselerin dünyada iyilik ve doğruluk adına yaptıkları bütün davranışlar kendilerine, zannettiklerinin aksine ödül değil azap getirecektir. Onları toz duman edeceğiz. 
24-O gün cennet ehlinin kalacağı yer, en hayırlı ve en güzel dinlenme yeridir

25-Ve gökyüzünün tıpkı bulutlar gibi yarılıp meleklerin akın akın indiği o gün 
26-Her şey asıl sahibi Allah'a kalmış olacak. Peygambere inanmayıp tevhidi kabul etmeyenler için çok çetin bir gün olacaktır. 

27-Allah'a ortak koşmak suretiyle kendisine yazık eden müşrik insan o gün büyük bir pişmanlık içerisinde dizlerini döver parmaklarını ısırır ve şöyle yakınır: "Keşke dünyada peygambere inanıp onunla aynı yolun yolcusu olsaydım"
28-"Keşke peygambere vahyedilen Kur'an'ı reddetmeye (bkz.Taberi) ve tevhitten yüz çevirmeye sevk eden kimselere uymasaydım!"
29-"Demek ki peygamberden (bkz.Zemahşeri) onca ilahi öğüt dinlemiş olmama rağmen o kimseler şeytanlık edip beni aldattılar, bana düşmanlık ettiler ve beni böyle bir günde çaresiz bıraktılar." (bkz.Taberi & Zemahşeri)

30-O gün peygamber de, bu müşrikler hakkında şöyle şikayette bulunacak: "Rabbim! Doğrusu halkımdan bazıları bana vahyedilen Kur'an'a itibar etmediler, sihir ve büyü olarak gördüler" (bkz.Taberi, İbn Atıyye, Kurtubi)

31-Ey Muhammed! Halkından bazılarının Kur'an'a bu şekilde tavır alması seni üzmesin! (bkz.İbn Kesir) Bilesin ki daha önce gönderdiğimiz peygamberler de aynı şeyleri yaşamışlar, toplumları tarafından benzer muhalefetle karşılaşmışlardır. (bkz.Derveze) Unutma ki Allah'ın kılavuzluğu, desteği ve yardımı sana ve inananlara yeter. Bu sebeple sen sabırlı ol. (bkz.Kurtubi)
32-Müşrikler sırf sana muhalefet olsun diye Kur'an'ın parça parça vahyedilmesini yadırgamaktadırlar. Sen onların bu tutumlarına aldırma! Çünkü biz, Kur'an'ı parça parça vahyediyoruz ki vahiy her zaman senin kalbine güç versin, seni cesaretlendirsin ve kararlılığını pekiştirsin diye! (bkz.Taberi)

33-Ey Muhammed! İşte böylece biz, müşriklerin senin peygamberliğini inkar etmek için ileri sürdükleri bütün bahanelerini çürütüyor ve gerçeği açık bir şekilde ortaya koyuyoruz.
34-Aslında sana karşı bu tür bahaneleri ileri sürenler, bir an için ellerini vicdanlarına koyup düşünseler, tuttukları yolun yanlış olduğunu ve bu yolun onları yüzüstü cehenneme sürükleyeceğini anlayacaklar. (bkz.Zemahşeri)

GEÇMİŞ MİLLETLERİN AKIBETLERİNDEN DERSLER

(Ayette müşriklere yönelik tehdit anlamı var. bkz.Taberi)
35-Biz daha önce Musa'ya da, tıpkı Muhammed'e verdiğimiz gibi (bkz.Taberi) ilahi bir kitap vermiş, kardeşi Harun'u da kendisine yardımcı olarak vazifelendirmiş ve onları peygamberlikle görevlendirip Firavun'a ve halkına uyarıcı olarak göndermiştik. 
36-Ne var ki Firavun tıpkı siz müşrikler gibi davrandı ve elçilerimize inanmadı, (bkz.Taberi, İbn Atıyye, Kurtubi) onları sihirbaz olarak nitelendirdi. Neticede biz de onları bu inkar ve inatları sebebiyle helak ettik. (bkz.Ragıp el-İsfahani)

37-Yine daha önceleri Nuh kavmini de elçilerimizi yalancılıkla suçlamaları sebebiyle tufan sularında boğduk ve böylece bütün nesillerin ibret alacağı bir ders olarak tarihe geçtiler. (bkz.Taberi)
38-Onların ardından gelen Ad ve Semud kavmi, Res halkı ve o dönemlerde yaşamış daha nice halk
39-Tıpkı sizlere gelen ilahi mesaja benzer uyarılar aldıkları halde (bkz.Taberi) elçilerimize karşı inatla düşmanlık ettiler ve sonuçta helak olup gittiler.
40-Bunlardan başka bir de başlarına taş yağan Sodom (bkz.Taberi & Zemahşeri) halkı vardı ki onlar da Allah'ın elçisine karşı koymak ve hayasızlıktan vazgeçmemek gibi kötü davranışları terk etmemenin cezasını çektiler. Mekke'li müşrikler bu felaket bölgelerini hiç görmediler mi? (bkz.Zeccac & Zemahşeri) Gidip gördüler ama, onlar yeniden dirileceklerine ve hesaba çekileceklerine bile hala inanmıyor.

41-Ey elçimiz! İşte bu sebeple onlar seni kendi akıllarınca alaya almaya çalışıp "Allah elçi göndermek için o kadar insan içerisinden bunu mu seçmiş?"
42-"Demek ki biraz gevşeklik göstersek bu sapkın adam bizi dinden çıkaracak, tanrılarımızdan uzaklaştıracaktı" diye alaycı ve küçümseyici (bkz.Zemahşeri) bir tavırla konuşurlar. Fakat sen onların bu çirkin tavırlarına üzülme! (bkz.İbn Atıyye) Çünkü Allah'ın azabı başlarına geldiğinde kimin sapkın, kimin doğru yolda olduğunu gayet iyi anlayacaklar.
43-Görüyorsun değil mi? Adeta kendi arzu ve heveslerine tapar hale gelmişler! Şimdi sen onların bu inatlarından vazgeçmeleri için kendini mi heba edeceksin? Hayır, senin görevin sadece anlatmaktır. İnanmamaları seni üzmesin.
44-Sen zannediyor musun ki onlar senin anlattığın öğütleri, ilettiğin Kur'an mesajını dikkatlice düşünüp değerlendiriyorlar? Hayır, aksine onlar adeta sürü gibi arzularının peşinden gitmekte, (bkz.Mevdudi) hatta daha beter davranmaktadırlar. Çünkü sürüler insanlar gibi akıl ve vahiy nimetiyle desteklenmemişlerdir. (bkz.İbn Kesir)

KAİNATTAKİ MÜKEMMEL DÜZENDEN ALINMASI GEREKEN DERSLER 

45-Görmez misiniz Allah, güneşi her haliyle insanlara faydalı olacak şekilde yaratmıştır. (bkz.Zemahşeri) Aydınlık ve gölge onun hareketleri ile oluşmaktadır.
46-Güneşin batışıyla üzerinizi adeta bir örtü gibi kaplayan gece
47-Sizler için uyku ve dinlenme vakti meydana getirirken, doğuşuyla uykunuzdan uyanıp dinç bir şekilde yaşamınıza dönme zamanı olan gündüz başlamaktadır.
48-İlahi rahmetin bir sembolü olan yağmurun habercisi bulutların rüzgarlarla toplanıp derlenmesi ve ardından yağmurun yağması Allah'ın insanlar üzerindeki bereket ve nimetidir. 
49-Nitekim bu yağmur suları ile topraklar hayat bulmakta, insanlar ve hayvanlar bu su ile beslenmektedir. 
50-Eğer Allah bu düzeni kurmasaydı yaşayabilir miydiniz? İşte biz Kur'an'da bütün bu örnekleri (bkz.Zemahşeri, Kurtubi, Derveze) anlatıyoruz ki düşünüp ibret alasınız. (bkz.Zemahşeri) Allah'tan başka varlıklardan medet ummaktan ve peygambere karşı çıkmaktan vazgeçip iman edesiniz. 
(Araplar yağmur yağmasını bazı yıldızların hareketlerine ve burçlara (enva) bağlarlardı. Yağmur yağdığı zaman bu burçlara şükrederlerdi (bkz.İbn Kesir; enva konusunda geniş bilgi için bkz.Buluğu'l-ereb, III, 226 vd,)
Fakat ne yazık ki çoğunuz hala elçilerimizi yalanlamakta ısrar ediyor, Allah'tan başka varlıklara güç atfetmekte inat ediyorsunuz. (bkz.İbn Atıyye

51-Eğer dileseydik her topluma ayrı bir peygamber gönderir senin yükünü hafifletirdik ey Muhammed! 
52-Sen müşriklere aldırma ve asla yılgınlık gösterme! Var gücünle Kur'an'ı tebliğ etmeye (bkz.Zeccac, İbn Kesir) devam et. Elbette ki zafer Allah'ın yardımıyla senin ve sana inananların olacaktır.
53-Unutma ki sana bu Kur'an'ı vahyeden Allah, sonsuz ilim ve kudret sahibidir. İki denizi birbirine karışacakmış gibi akıttı ama ikisinin arasında gözle görünmez bir engel var o yüzden karışmıyorlar (bkz.Rahman suresi 19-20. ayetlerin açıklaması)
54-Ve bir damla berrak sıvıdan insanı yaratan Allah'tır. Sonra insana soy sop eş dost bağı verdi. Bütün kudret Allah'a aittir. 
(Ayetteki "nesep" evlenmenin haram olduğu yakın akraba, "sıhriyet" ise evlilik için bir engel teşkil etmeyecek kadar uzak akraba demektir. Nesep soybağı, sıhr ise evlilik bağı ile oluşan yaknlıktır. Türkçe'de bu durumları anlatmak için "soy, sop, eş, dost" ifadesini kullanıyoruz. (bkz.Ferra, Zeccac, İbn Atıyye, Kurtubi))
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)
55-Ne var ki müşrikler yalnızca yüce kudret sahibi Allah'a ibadet edeceklerine, kendilerine hiç bir yararı dokunmayacak olan aciz varlıkları Allah katında yardımcı olarak görmekte, onlardan medet ummaktadırlar. Oysa onların Allah'a şirk koşmaları Allah'a değil, kendilerine zarar vermekte, kendilerini değersizleştirmektedir. (bkz.Ebu Ubeyde)

56-Ey Muhammed! Biz seni, insanları şirkten vazgeçme hususunda uyarasın ve inananlara müjdeliyesin diye gönderdik.
57-De ki: "Ben yaptığım bu iş karşılığında sizden bir ücret istemiyorum! Tek istediğim Allah'ın mesajını kabul etmeniz ve O'nun emirlerine uyarak hoşnut olacağı bir yol tutmanızdır."
58-Görevini yapmaya devam et ve ölümsüz kudret olan Allah'a güven. O'nun verdiği sayısız nimete şükret ve yalnız O'na ibadet et. Sen insanların inanıp inanmamasından sorumlu değilsin. Dolayısı ile müşriklerin inatla sana iman etmemelerine üzülme. (bkz.İbn Atıyye
59-Gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan O'dur. Sonra arşa hükümranlık kurdu. Rahman olan, rahmeti sınırsız olan Allah'ın sana ilettiği bilgilerin hakikat olduğundan kuşkun olmasın. 

60-Elçimiz kendilerine, "Rahman olan, sınırsız merhamet ve nimet sahibi Allah'a kulluk ediniz, O'na şirk koşmayınız" diye tavsiyede bulunduğunda, Mekke'li müşrikler bu tevhit çağrısına karşı çıkmış ve "Senin sözünle atalarımızın inancını terk edecek değiliz" diye tepki göstermişlerdi.
---Bu ayette lafzan, "Rahman da nedir?" gibi bir ifade geçmektedir. Allah'tan başka ilahlara da secde eden müşriklerin tepkisi Allah'a değil, "Rahman olan Allah'tan başkasına secde etmeyiniz" sözünedir.--- 

61-Oysa; Gördüğünüz gibi "Rahman" olan Allah gökyüzünü yıldızlarla donatmış, bir ışık kaynağı olarak güneşi, ışığı yansıtan bir ayna gibi olan ayı var etmiştir.
62-Geceyi ve gündüzü birbirinin ardı sıra gelecek şekilde yaratmış ve insanların yaşaması için en uygun ortamı sağlamıştır.  

TEVHİDE ve PEYGAMBERE İMAN EDENLERİN VASIFLARI

63-Rahman'ın kulları yeryüzünde tevazuyla yaşar. Ve onlara cahiller sataştıkları vakit selamla başlayıp bitirilen yapıcı ve olumlu sohbetler yaparlar.

64-Ve onlar geceyi Rab'lerine secde ve kıyamlar yaparak (namaz kılarak) geçirirler
65-Ve onlar: "Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut, biliyoruz ki cehennemin azabı çok çetin ve dayanılmazdır" derler
66-Ve muhakkak ki cehennem, çok kötü bir karargah berbat bir ikamet yeridir.

67-Ve Rahman'ın kulları harcama yapılması gerektiği zaman müşrikler gibi israf etmezler, cimrilik de etmezler. (bkz.Taberi) Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

68-Ve onlar Allah'a şirk koşup Allah'la birlikte başka ilahlara tapmaz, Allah'ın mukaddes saydığı insan hayatına haksız yere kastetmez ve zina yapmazlar. Zira bilirler ki bu kötü fiilleri yapanlar cezasız kalmayacak
69-Kıyamet gününde bu günahlarının cezasını son derece ağır bir şekilde çekmek üzere (bkz.İbn Kesir) cehenneme girecek ve orada ebediyen kalacaklardır.

70-Bununla birlikte, şirkten ve diğer kötülüklerden vazgeçip tövbe eden, Allah'n birliğine ve peygamberine iman edip, emir ve yasaklarına uygun bir şekilde yaşayanların (bkz.Taberi) geçmişte yaptığı kötülükler affedilir, Allah onlara merhametiyle muamele eder. Çünkü Allah sonsuz af ve mağrifet sahibidir. O'nun rahmetinden ümit kesilmez.  
71-Dolayısı ile şirkten vazgeçip peygambere inanan ve kötü davranışlarını terk edip pişmanlık duyanlar Allah'ın rahmetine yönelmiş olurlar ve o rahmetten nasiplerini alırlar.

72-Yine Rahman'ın bu güzel ahlaklı kulları Allah'a şirk koşmaktan ve yalan yere şahitlikten uzak durur, müşriklerin sataşmalarına aldırmaz, boş, bayağı ve kötü işlerle uğraşmazlar.
73-Müşrikler gibi Allah'ın peygamberinin çağrılarına duyarsızlık etmez, Allah'ın ayetlerini duydukları zaman kör ve sağır kesilmezler.
74-Allah'tan kendilerine hayırlı aileler ve hayırlı nesiller nasip etmesini dilerler. Kendilerinden sonra gelecek nesiller için güzel örnek olmayı diler, bu hususta Allah'tan yardım isteyip O'na dua ederler.

75-Bu ahlaki vasıflara sahip müminler, tevhit inancı ve güzel ahlak hususunda gösterdikleri sabır ve kararlılık neticesinde ahirette cennetin en güzel köşkleriyle ödüllendirilecek, rahman olan Allah'ın esenlik ve mutluluk fermanına layık olacaklardır. 
76-Son derece hoş ve güzel bir mesken olan cennette sonsuza kadara kalma bahtiyarlığını yaşayacaklardır. Ve muhakkak ki cennet ne güzel bir karargah ve ne güzel bir ikamet yeridir.

77-Ey Muhammed! Bütün bu mesajları müşriklere ilet ve onlara şöyle seslen: "Ey müşrikler! Sizler Allah'a ortak koşmayıp sadece O'na kulluk edecek olsanız, Allah size niçin azap etsin ki? 
---Müşriklere: "Hem Allah'a şirk koşuyor, hem de doğru yolda olduğunuzu iddia ediyorsunuz, oysa yalnızca O'na kulluk etmeden nasıl doğru yolda olabilirsiniz ki?" denilmektedir.--- 
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)
Fakat sizler başka varlıkları Allah'a ortak koşmak ve O'nun peygamberini yalanlamak suretiyle ilahi rahmetten nasibinizi ısrarla geri çevirmiş ve gerek dünyada gerek ahirette (bkz.İbn Kesir) karşılaşacağınız azaba müstehak olmuş bulunuyorsunuz"

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)


Diğer sureler için link;