26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -43- (35) FATIR SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

FATIR : Yaratan, yoktan var eden
45 Ayet /Kulluk edilmeye layık yegane yaratıcı kudret : Allah/

---Furkan suresinin ardından vahyedilmiştir. "Melaike" (melekler) suresi olarak da isimlendirilir. İçeriğinden, surenin vahyedildiği dönemde müşriklerin, Hz. Muhammed ve arkadaşlarına yönelik baskılarının iyice arttığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde vahyedilen diğer surelere benzer şekilde burada da şirk inancı tenkit edilmekte; müşriklerin, Hz. Muhammed'in Allah'tan vahiy almasını bir türlü kabullenememeleri ve ona karşı takındıkları anlayışsız tavırları kınanmakta; insanın mükemmel bir şekilde yaratılmasından ve kainattaki muhteşem düzenden (afak ve enfüs) çeşitli delillerle tevhid anlatılmaktadır--- 
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)


ALLAH'IN ENGİN KUDRET ve RAHMETİ

Ey müşrikler!
1-Kulluk edilmeye ve şükredilmeye layık yegane kudret Allah'tır. (bkz.Taberi) O Allah ki hem sonsuz kudret hem de insanlara karşı lutuf ve merhamet sahibidir. (bkz.Razi, Cabiri) Bütün kainatın (bkz.Kurtubi) yaratıcısı o olduğu gibi kainattaki bütün işleri çekip çevirmek ve peygamberlerin mesajlarını iletmek üzere gerekli güç ve süratle donatılmış melekleri görevlendirmek ---"kanat" anlamında kullanılan "ecnihat" kelimesi "güç ve sürati" ifade eder (bkz.Tacü'l-arüs, Teysir)--- ve dilediği kuluna peygamberlik bahşetmek de O'nun tasarrufundadır. 
2-Allah insanlara yararlı olacak birçok nimet bahşetmiştir ve O'nun bu nimetlerini engelleyecek bir güç yoktur. Yine O, insanlara yönelik rahmetinin bir tecellisi olarak bazı şeyleri kısıtladığı zaman başka hiç bir varlık O'nun kısıtladığı şeyi elde etme imkanına sahip değildir. Bütün kainatın yaratıcısı ve hakimi O'dur. rahmetini dilediği şekilde bahşetme kudretine sahiptir ve nimetlerini son derece hikmetli bir şekilde bahşeder.

3-Ey müşrikler! Allah'a ortak koşarken hiç düşünmez misiniz? Allah'ın size verdiği sayısız nimetleri görmez misiniz? Bir düşününüz! Sizleri yaratan, bütün kainatı var eden ve sizleri gerek gökten yağan yağmurlar, gerekse yeryüzünde yetişen mahsullerle rızıklandıran başka yaratıcı bir güç var mıdır? Elbette ki Allah'tan başka bir varlığın bu kudrete sahip olmadığını ve sizlere bu nimetleri sağlayamayacağını biliyorsunuz. (bkz.Taberi) O halde nasıl olur da O'ndan başka varlıkları şefaatçi kabul edip ortak koşar ve sizlere tevhidi anlatan elçimizi yalanlarsınız? (bkz.Zeccac, İbn Kesir)

GEÇMİŞ TOPLUMLARIN DURUMLARINDAN DERSLER

4-Ey Muhammed! Müşriklerin nankörce (bkz.Kurtubi) tutumları ve senin Allah'n peygamberi olduğuna inanmamaları seni üzmesin. (bkz.Derveze) Bilmelisin ki senden önce gönderdiğimiz elçiler de toplumları tarafından yalanlanmışlardı. Fakat sonuçta Allah her şeyi görmektedir ve seni yalanlayanlara bu davranışlarının hesabını soracak, sana da sabır ve kararlılığının ödülünü verecektir. Eğer müşrikler seni yalanlamaktan vazgeçmezse onların başına da tıpkı geçmiş toplumların başına gelen kötü son gelecektir. (bkz.Taberi, İbn Kesir)

AHİRET İNANCI ve İNSANIN SORUMLULUĞU 

5-Ey Müşrikler! Allah'ın peygamber aracılığı ile sizlere bildirdiği kıyamet ve ahiret uyarıları hakikatin ta kendisidir. Bu dünyada sahip olduğunuz nimetler, refah ve konumunuz sizi sakın aldatmasın. Sakın o çok aldatan şeytan sizi "nasıl olsa Allah affeder" diyerek aldatmasın.
6-Muhakkak ki elçimizi yalanlamamıza sebep olan şeytan sizin düşmanınızdır. Öyleyse onu düşman edinin. Çünkü şeytan kendine uyanları kandırır ve onlara kendilerini cehenneme sürükleyecek şeyler yaptırır.
7-Allah'a ortak koşmayan, elçimize iman eden ve Allah'ın emir ve yasaklarına uyanlar ise Allah tarafından büyük bir bağışlama ve ödülü hak edeceklerdir.
(bkz.Taberi)

Ey elçimiz Muhammed!
8-Müşrikler, Allah nezdinde bazı varlıkları aracı görüp, şirk koşmak gibi kötü bir iş yapmalarına rağmen yaptıkları şeyi güzel ve doğru kabul etmektedirler. Bu yüzden hakkı görmemekte ve ilahi rahmetten mahrum kalmaktadırlar. Onların inanmaları için kendini parçalama! Allah onların yaptıklarını bilmektedir ve elbette ki cezasız bırakacak değildir.

9-Ve O Allah ki, rüzgarı gönderir, böylelikle yağmur yüklü bulutları hareket ettirir. Sonra da onları kuraklıktan çatlamış toprakların olduğu bölgeye sevk ederiz. Böylelikle yeryüzünü ölümünden sonra yağmurla diriltiriz. Yeniden dirilme de işte bunun gibidir. Allah'ın kudreti çürümüş kemikler de dahil olmak üzere her şeyi yeniden yaratmaya ve diriltmeye yeter.

Ey müşrikler!
10-İnsanı onurlandıracak ve yüceltecek şey yalnızca Allah'a kulluk etmektir. (bkz.Zeccac, Taberi, İbn Kesir) Eğer Allah'ın elçisine iman eder ve O'nun mesajlarına uyarsanız dünyada da ahirette de izzet sahibi olursunuz. (bkz.Mevdudi) Zira yalnızca O'na kulluk etmeniz ve O'nun emir ve yasaklarına uymanız Allah katında sizin değerinizi arttırır. (bkz.Taberi) Öte yandan Allah'a şirk koşanların çabaları boşa çıkar, Allah katında değerleri düşer acı bir azaba maruz kalırlar.

11-Allah sizin yaratıcınızdır. İlk insanı topraktan ve ondan sonra gelen nesilleri de ana rahminde bir damlacık berrak sıvıdan yaratan, sizleri kadın ve erkek olarak yaratıp birbirinize eş olmanızı sağlayan O'dur. O'nun bilgi ve kudreti sınırsızdır. Öyle ki hangi kadının rahminde nasıl bir çocuk taşıdığından tutun da, kimim uzun kimin kısa yaşayacağına varıncaya kadar her şey O'nun bilgisi dahilindedir. O halde kendinizi doğru yolda görüp de elçimizi inkarda ısrar etmeyin, zira Allah yaptıklarınızı bilmektedir ve bu durumda sonunuzun cehennem olması hiç de imkansız değildir. (bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun

TEVHİDİN KAİNATTAKİ MUHTEŞEM DÜZENDE TECELLİSİ 

12-Allah'ın kudretini anlamak için O'nun sizlere bahşettiği suları bir düşününüz. (bkz.Hicazi) Bir taraftan tatlı içme suları, diğer taraftan tuzlu sulardan oluşan denizler! Bu sulardan elde ettiğiniz bütün deniz ürünleri ve inci mercan vs. gibi ziynet eşyaları sizler için bir nimettir. Gemilerin suların üzerinde dalgaları yara yara ilerlemesi de sizler için ilahi bir nimettir. Nitekim onlarla seyahat eder, ticaret yapar ve daha bir çok iş görürsünüz. (bkz.İbn Kesir) İşte bütün bu nimetleri size bahşeden Allah'a şükretmeniz ve sadece O'na kulluk etmeniz gerekir.
---* Türkce’de deniz, büyük su kütlesi anlamına gelir. Arapça’da da öyledir. Büyük su kütlesi olan Nil nehri de Kur’an’da "bahr" yani "deniz" olarak tanımlanmıştır. (bkz.Abdülaziz Bayındır))--- 
Ve ayrıca bkz.Rahman suresi 20. ayette verdiğimiz "Bahreyn" örneği.

Ey müşrikler!
13-Allah geceyi gündüzün, gündüzü gecenin içine sokar. Güneş ve ay emri altındadır. Hepsi belirlenmiş bir düzende akıp gider. İşte bu Allah sizin Rabbinizdir. Mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız hurma çekirdeğinin zarına dahi hükmedemezler.
14-Eğer, Allah'a şirk koştuğunuz ilahlarınıza dua ederseniz onlar sizi işitmezler, işitseler bile gereğini yapamazlar. Kıyamet günü sizin şirkinizi inkar edecekler. Hiç kimse sana gerçekleri her şeyin içyüzünü bilen Allah gibi haber veremez.

15-Ey insanlar! Sizler Allah'a muhtaç fakir ve kimsesizlersiniz. Allah ise sizlere sayısız nimetler bahşettiği için kulluk ve övgüyü hak edendir.
16-Dilerse sizleri helak edip, yerinize yeni bir halk getirir
17-Ve bunu yapmak sizleri yoktan yaratan Allah için hiç de zor değildir.

18-Dünyada yaptığınız kötülüklerin karşılığında ahirette ceza alacağınızdan kuşkunuz olmasın. Ayrıca ahirette, dünyadaki gibi başkalarından yardım alarak kurtulabileceğinizi sanmayın. (bkz.Teysir) Çünkü ahirette Allah'ın huzurunda insanlar tamamen adil bir şekilde hesaba çekileceklerdir. O gün hiç kimse bir başkasının günahını, vebalini taşımayacak, herkes kendi yaptıklarının karşılığını görecektir. O gün günahlarının yükünü başkalarıyla paylaşmak ve cezasından kurtulmak isteyen kimseye en yakın akrabaları ve dostları dahi yardımcı olamayacaktır. Kimsenin kimseye bir şefaati söz konusu olmayacaktır. O gün sizin gibi müşrikler annesini, babasını, eşini, çoluk çocuğunu dahi düşünemeyecek durumda olacaktır.
Ey elçimiz Muhammed! Senin çağrına ancak kıyametteki bu adil hesap gününe iman eden, cehennem azabından korkanlar kulak verirler. Herkes nihayetinde Allah'a dönecek, O'na hesap vereceğinden, sana iman eden ve şirk koşmaktan sakınanlar kendi yararlarına hareket etmiş, kendilerini kurtarmış olurlar.

PEYGAMBERLER ve MUHATAPLARI 

19-Kör olanla, basiret sahibi olup gören bir olmaz
20-Kahredici karanlıkla nurun aydınlığı da bir olmaz  
21-Gölge ile sıcaklık da eşit olmaz
22-Ve dirilerle ölüler de eşit olmaz. Doğrusu Allah dileyecek olsa, senin peygamberliğini inkar edenlerin tabiatlarını değiştirip onları sana iman etmeye mecbur hale getirebilirdi. Sen, senin davetine karşı körleşen, sağırlaşan, adeta ölü kesilen müşrikleri imana getirmek zorunda değilsin. 
23-Bu bir imtihan, sen sadece bir uyarıcısın
24-Muhakkak ki biz seni, hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. İçinden bir uyarıcı gelip geçmeyen hiç bir ümmet yoktur.
25-Ve eğer Mekke müşrikleri seni yalanlıyorsa üzülme. Bil ki onlardan önceki toplumlar da resullerini yalanlamışlardı. Onların resulleri de onlara açık deliller, sayfalar ve nurlandırıcı kitaplar getirdikleri halde.
26-Neticede hepsi ilahi azabımıza maruz kaldılar.

ALLAH'IN YARATMA KUDRETİNİ ve BİRLİĞİNİ GÖSTEREN DELİLLER

27-Allah'ın suyu yağmur olarak gökten indirdiğini görmüyor musunuz? Bu sayede onunla çeşitli renklerde ürünler çıkıyor. Yaratılıştaki şu çeşitliliğe baksanıza! Dağlarda beyaz, kırmızı, çeşitli renklerde ve kara ve kapkara yollar, geçitler!
28-Ve bunun gibi, insanlardan, davarlardan ve yürüyen hayvanlardan da çeşitli renkte olanlar vardır.
Doğrusu, Allah'ın bu kainatı muhteşem bir şekilde yarattığını gören ve ilahi kudretin büyüklüğünü fark eden, (bkz.Taberi) Allah'ın ahirette kendilerini hesaba çekeceğini bilen (bkz.Hicazi) iman sahibi kimseler O'na ortak koşmazlar. O'nun cezasından korkarlar. Çünkü bilirler ki Allah sınırsız güç ve kudret sahibidir. Kendisine ortak koşanları ve emirlerini dikkate almayanları cezalandıracak, iman edip emirlerine uyanları ise bağışlayacaktır. 

29-İşte Allah'ın bu kudretinin bilincinde olan, O'nun peygamberlerine ve kitaplarına iman eden, emirlerini yerine getiren, tevhide uygun bir biçimde kulluk eden, mallarını gizli ve açık her durumda yoksullarla paylaşanlar dosdoğru bir inanç ve hayat üzeredirler. Böyle kimseler bu güzel davranışlarının asla ödülsüz kalmayacağından emin olabilirler. 
30-Allah onlara mükafatlarını eksiksiz olarak verecek; benzersiz nimetler bahşedecek, hatalarını bağışlayacak, onları cennetle ödüllendirecektir. Çünkü Allah, kendisine ve elçilerine iman eden ve emirlerine uygun yaşamaya çalışan kimselerin hatalarını bağışlar ve güzel amellerini karşılıksız bırakmaz. 

31-Ey elçimiz Muhammed! Sana vahyettiğimiz Kur'an, daha önceki peygamberlere gönderilen kitapların ilahi vahiy olduklarını doğrulayan bir kelamdır. Allah insanlara olan merhametiyle bu kitapları vahyetmekte, böylece onlar için en yararlı olan şeyi yapmaktadır. (bkz.Taberi) Çünkü O, insanlar için neyin yararlı olduğunu ve senin peygamberlik görevi için ehil olduğunu (bkz.Zemahşeri) en iyi bilendir.

32-İşte biz, sana Kur'an'ı vahyetmek suretiyle ona inananları bütün ilahi kitaplara iman etmekle, önceki kitaplarımıza iman eden ehl-i kitabı da Kur'an'a iman etmek ve ondaki emirlere uymakla mükellef kılmış bulunuyoruz. (bkz.Taberi) Allah'ın gönderdiği bütün peygamberler ve kitaplar aynı değerdedir ve hepsine iman etmeniz gerekir (bkz.Bakara 2/285)
33-Mümin kullarımız ahirette kendilerine vaat edilen adn cennetlerine girecek, orada altın ve incilerle süslenip ipekler kuşanacaklardır
Bu büyük bahtiyarlığı yaşadıklarında Allah'a şükredecek ve şöyle diyeceklerdir;
34-"Allahım! Sana sonsuz şükürler olsun! Senin bizim üzerimizdeki nimetin çok büyüktür"
35-"Çünkü sen bizi cehennem azabından korudun ve bize bu büyük ödülü bahşettin. Senin nimet ve bağışlaman sayesinde bu sonsuz cennet yurduna; yorulmanın, sıkıntının ve usanmanın olmadığı bu huzur diyarına girebildik. Gerçekten sen engin merhamet sahibisin."

36-Allah'ın peygamberlerini yalanlayan ve O'na ortak koşanlar ise cehenneme atılacak ve orada sonsuza kadar kalacaklardır. Bir an olsun cehennem azabının hafiflemesini dileyecekler, fakat umduklarını bulamayacaklardır. Ölüp de kurtulmak isteyecekler, fakat böyle bir kurtuluş imkanı da bulamayacaklardır. İşte bu kadar nimete nankörlük eden ve peygamberleri inkar edenlerin cezası böyle olacaktır.
37-Bu azabı tattıkları zaman pişmanlık içinde şöyle yalvaracaklardır: "Rabbimiz! Ne olur bize bir şans daha ver! Bizi tekrar dünyaya gönder, sana söz veriyoruz, bu sefer peygamberlere iman edeceğiz ve senin emrinden hiç çıkmayacağız."
Ancak Allah onlara şu cevabı verecektir; "Hayır, ikinci bir şansınız olmayacak. Zaten size dünyada benim nimetlerimi anlayıp şükretmeye yetecek kadar ömür (bkz.Zeccac) ve akıl verilmedi mi? Ayrıca sizlere mesajlarımı peygamberler getirmedi mi? Bütün bu imkanlara sahip olduğunuz halde inatla ve ısrarla elçilerimi yalanladınız. Şu halde artık bahane uydurmayın. Bugün cehennem ateşini tadacaksınız. Sizin gibi, peygamberleri yalanlayan nankör ve inatçı kimselerin bugün yardım ve destek bulmaları mümkün değildir.

38-Allah hem açıkça yaptığınız şeyleri, hem de aklınızdan geçenleri çok iyi bilmektedir.

Ey müşrikler!
39-Allah'ın bütün kainatı insanlar için yarattığını, yeryüzünün bütün nimetlerini sizin emrinize verdiğini (bkz.Zemahşeri) görmez misiniz? Şu halde niçin O'nun bu kadar nimetine nankörlük ediyor ve O'ndan başka varlıklardan medet umup onları Allah'a ortak koşuyorsunuz? Bilesiniz ki sizin bu nankörlüğünüz ancak kendinize zarar verir. Allah'a ortak koşmanız ve O'nun peygamberlerini yalanlamanız rahmetinden mahrum kalmanıza ve hem dünyada hem ahirette hüsrana uğramanıza sebep olur.

Ey Muhammed! Senin peygamber olduğunu kabul etmeyen müşriklere;
40-De ki: "Söyleyiniz bakalım, sizin şefaatçi kabul edip Allah'a ortak koştuğunuz varlıklar neyi yaratmıştır? Şu gördüğünüz yeryüzünde onların yarattığı bir şey var mıdır? Yahut onların, Allah'ın yaratıcılığına ortakları mı vardır? Yoksa onlara ilahi bir kitap verdik de o kitaptan bir kanıt mı gösteriyorlar? Siz de biliyorsunuz ki Allah'tan başka hiç bir varlığın yaratıcı gücü yoktur ve her varlık O'nun kuludur. Sizler bir takım asılsız iddialar ve yalanlar ortaya atıp bunu dilden dile dolaştırarak inanç haline getirmiş bulunuyorsunuz."
41-"Muhakkak ki Allah gökleri ve yeri dağılmasınlar diye tutuyor. Onlar dağılacak olsa Allah'tan başka hiç kimse onları tutamaz. Ancak sonsuz kudret sahibi ve yegane mabut olan Allah, rahmetinden dolayı sizleri derhal cezalandırmamakta ve eğer iman ederseniz sizleri affedeceğini bildirmektedir"

42-Oysa Mekke'li müşrikler, elçimiz Muhammed gönderilmeden önce yahudi ve hristiyanları kınıyor ve "Doğrusu bize bir peygamber gönderilecek olsa sizlerden daha vefalı davranır ve peygamberlere iman ederiz, sizler gibi sırt çevirmeyiz" diyorlardı. (bkz.Zemahşeri) Ancak elçimiz onlara Allah'ın mesajını iletmeye başladığında, bu söylediklerini unuttular, aksine nefretleri arttı.
43-Elçimizin mesajına uydukları takdirde dünyevi konumlarını kaybedeceklerini düşünerek onu inkar ettiler ve halkı peygambere inanmaktan alıkoymaya çalıştılar. (bkz.Taberi) Oysa bu yaptıkları müminlere değil ancak kendilerine zarar verir. Allah'ın toplumlar ve kainat üzerinde işlemekte olan yasası asla değişiklik göstermez. Allah insanlara, iman etmeleri için fırsatlar verir, onlara elçiler gönderir ve ayetlerini açıklar. İnsanlar içerisinde inatla iman etmeyenler ise, artık iman etme ihtimalleri kalmadığında ilahi cezaya müstehak olur. 

44-Ey müşrikler! Eğer Allah'ın toplumlar üzerinde işlemekte olan bu yasası hakkında bir kuşkunuz varsa çevrenizdeki ülkeleri dolaşın ve sizden çok daha güçlü olan toplumların nasıl helak edildiklerini görün. Anlayın ki Allah inkarcıları cezalandırmaya karar verdiğinde hiç bir güç O'na engel olamaz. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiç bir şey yoktur. Muhakkak ki O en iyi bilendir, her şeye kaadirdir. 
45-Allah'ın engin merhameti olmasaydı ve şirk koşanları hemen cezalandırmaya karar verseydi şirk koşan hiç kimseyi sağ bırakmazdı. Ancak O, insanlara merhamet etmekte, onlara belirli bir süre tanıyıp inanmaları için fırsat vermektedir. Fakat bu süre bittiğinde, artık hesap günü gelecek ve herkes yaptığının cezasını çekecektir. Zira sonsuz ilim sahibi olan Allah, bütün kullarının yaptıklarını bilmektedir. 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)


Diğer sureler için link;