26 Mayıs 2017 Cuma

KURAN -46- (56) VAKIA SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

VAKIA: Gerçekleşen olay
96 Ayet - /Müşriklerin umursamadığı kıyamet ve hesap günü uyarısı/

---Temel vurgusu hesap günü uyarısı olup o gün müşriklere verilecek ceza ve müminlerin alacakları ödüller anlatılmaktadır. Hz.Peygamber'i, cinlerden bilgi aldığını iddia eden şairlere ve kahinlere benzeten müşrikler eleştirilmekte, ayrıca vahye başka hiç bir şeyin karışmasının söz konusu olamayacağı ifade edilerek Kur'an'ın ilahi kaynaklı olduğunu inkar eden müşriklere cevap verilmektedir---
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

MÜŞRİKLERİN ALAYA ALDIĞI HESAP GÜNÜ 

1-Kıyamet mutlaka kopacak
2-O gün, dünyada uyarıları dikkate almayan inkarcıların söyleyecek sözü kalmayacak
3-Kendini üstün gören sizin gibi müşrikler cehenneme gidecek, küçümsediğiniz müminler cennetle ödüllendirilecek (bkz.Taberi)
4-Yeryüzü şiddetle sarsılacak
5-Dağlar parçalanıp 
6-Toz zerrecikleri haline gelecek

7-O gün üç sınıfa ayrılacaksınız
8-Birincisi, peygambere iman eden ve ilahi emirlere göre yaşayan cennetlik uğurlular
9-İkincisi, peygamberi yalanlamış inkarcı uğursuzlar. Ne yazık bu uğursuzlara! Hepsi cehennemlik!
10-Üçüncüsü, peygamberlerin mesajını duyar duymaz iman eden ve onlarla birlikte bu uğurda her türlü fedakarlığı gösteren cennet ödülüne ilk nail olacak öncüler

Üçüncüler;
11-Onlar, her türlü ikramın yakınına alınırlar.
12-Nimetlerle dolu bahçeler içinde olacaklar. 
13-Onların bir kısmı geçmiş dönemlerde peygamberlere iman etmiş eskilerden, 
14-Kalanı da sonrakilerdendir.
15-Mücevherlerle süslü tahtlara kurulacaklar.
16-Karşılıklı yaslanıp keyifle oturacaklar.
17-Ölümsüz genç hizmetçiler çevrelerinde dolaşıp duracak. 
18-Kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle gelip gidecekler. 
19-İçtikleri, ne başlarını ağrıtacak ne de sarhoş olacaklar. 
20-Beğendikleri meyveler,
21-Canlarının çektiği kuş etleri ile doyacaklar.
22-Çevrelerinde siyah iri gözlü kadın hizmetçiler de dolaşacak.
23-Her biri, sedefinde saklı inciler gibi.
24-Yaptıklarının mükafatı olarak.
25-Orada boş veya kendilerini rahatsız eden incitici bir söz de işitmeyecekler, 
26-İşittikleri sadece “Selam, selam” sözleridir. 

27-Uğurlu olanlar sınıfına gelince; ne mutlu uğurlu olan o kimselere! 
28-Onlar da dikensiz sedir ağaçları,
29-Salkım salkım muz ağaçları arasında, 
30-Uzayıp giden gölgeliklerde,
31-Çağıl çağıl çağlayan sular arasında,
32-Bol meyveler,
33-Tükenmeyen ve yasaklanmayan meyveler arasında,
34-Dayalı döşeli, yüksek yerlerde olacaklardır.
35-Biz kadınları yeniden inşa ettik
36-Yepyeni bir başlangıçla onları varettik
37-Güzel konuşurlar ve birbirleriyle yaşıttırlar.
38-Bütün bunlar uğurlu olanlar sınıfı içindir.
39-Bir kısmı eskilerden,
40-Bir kısmı da sonrakilerdendir.
(Cennet tanımlamalarıyla ilgili olarak bkz.Rahman suresindeki açıklamamız)

HESAP GÜNÜNDE MÜŞRİKLERİN ALACAKLARI CEZA

41-Peygamberi inkar eden ve tevhitten sapan müşrikler ise cehennem ateşinin sıcağına atılacaklar,
42-İliklere işleyen bir kavurucu sıcağa.
43-Kapkara dumanlar arasında kaynar sular içecekler
44-Ve orada serinlik ve rahat yüzü görmeyecekler
45-Çünkü onlar dünya hayatında Allah'ın nimetleriyle rahat ve bolluk içinde yaşarlarken
46-Nankörlük edip Allah'a şirk koşmuş ve bunda ısrar etmişler (bkz.Ferra)
47-Kendilerini ahirette verecekleri hesap konusunda uyaran elçimiz Muhammed'e de "Şimdi biz, ölüp de toprakta çürüdükten sonra diriltileceğiz öyle mi?"
48-"Ve hatta bizden önce ölen atalarımız ve babalarımız da mı?" şeklinde alaycı karşılıklar vermişlerdi.

Ey elçimiz Muhammed! Senin peygamberliğine inanmayan ve ahiret uyarılarına böyle alaycı bir dille karşılık veren müşriklere;
49-Şunu söyle: "Siz de, atalarınız da kıyamet gününde diriltilecek"
50-"Ve hesap vermek üzere Allah'ın huzuruna çıkarılacak"
51-"Ve sonunda cehenneme atılacaksınız"
52-"Orada cehennemde yetişen zakkum ağacından başka yiyecek bulamayacak"
53-"Böylece karınlarınızı onunla dolduracaksınız"
54-"Kaynar sudan başka içecek bulamayacak"
55-"Hatta susuz kalmış develerin suya koştuğu gibi, (bkz.Razi) kaynar suya koşacaksınız"
56-"O gün göreceğiniz karşılık bu olacaktır"

TEVHİT ve HESAP GÜNÜNÜN DELİLLERİ

Ey tevhidi inkar eden ve elçimiz Muhammed'in uyarılarını alaya alan müşrikler!
57-Sizi yaratan Allah olduğu halde niçin kıyamet ve ahiret uyarılarını alaya alıyorsunuz?
58-Her birinizin ana rahminde bir damla berrak sıvıdan yaratılıp mükemmel bir insan olarak dünyaya getirildiğini
59-Ve bu muazzam yaratılışın sadece ve sadece Allah'ın eseri olduğunu bildiğiniz halde niçin diriliş konusunda alaycı davranıyorsunuz?

---Müşriklerin ahireti inkar etmedikleri fakat Hz.Peygamber'in uyarılarını alaya almak maksadıyla böyle konuştukları açıktır. Zira Cahiliye dönemi hakkında bilgi veren kaynakların aktardığına göre müşrikler ölen kimsenin mezarının başına devesini bağlıyor ve deve ölünceye kadar orada bağlı tutuyorlardı. Bu deveye "akire" ve "belliye" adını veriyorlardı. O kişinin, diriltildiğinde o deveye bineceğini, eğer deveyi mezarı başına bağlamazlarsa mahşer günü yaya kalacağını düşünüyorlardı. (bkz.Cevad Ali, el-Mufassal, VI, 129-136). Yine İbn Habib ve Şehristani'nin verdiği bilgiye göre, Cahiliye müşrikleri ölülerini yıkar, kefenler ve İslam'daki şeklinin tam olarak aynısı olmamakla beraber, cenaze namazı kılarlardı (bkz.Ebu Ca'fer Muhammed b. Habib, el-Muhabber, 319-320; Şehristani, el-Milel ve'n-nihal, II, 599-600). Ayrıca benzer bilgileri aktaran hicri IV. yüzyıl alimlerinden Makdisi, Cahiliye müşriklerinin hesap gününe inandıklarını, cennet ve cehennemi bildiklerini ve kabul ettiklerini belirtmektedir (bkz.Mutahhar b. Tahir el-Makdisi, Kitabü'l-bed'-i ve't-tarih, II/148). Benzer şekilde Kur'an da, hac yapmak üzere Mekke'ye gelen müşriklerin Allah'ın rızasını kazanmayı amaçladıklarını ifade etmektedir (bkz.Maide 5/2). Müşriklerin ahirete inandıklarını gösteren en önemli delillerden biri de "şefaat" inancıdır. Bilindiği gibi şirk inancı bütünüyle şefaat mantığına dayalıdır ve müşrikler, Allah'a yakın olmak, onun rızasına nail olmak gibi sebeplerle bazı varlıkları aracı kabul etmektedirler. Ahirete inanmayan insanların Allah'a yakınlaşmak istemelerini düşünmek, makul değildir. Nitekim Fahreddin er-Razi de, müşriklerin ahiretle ilgili tavırlarından bahsederken ayetleri onların ahirete inanmadıkları şeklinde anlamanın, onların şefaat inançlarıyla çelişki teşkil ettiğine dikkat çekmekte ve bu ayetleri "müşriklerin ahireti ciddiye almadıkları, peygamberin anlattığı gibi dosdoğru inanmadıkları" şeklinde anlamak gerektiğini söylemektedir (bkz.Razi, Tefir, XIV, 265 -Necm suresi 27. ayet). O halde Kur'an'da, müşriklerin ağzından defalarca ifade edilen "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" şeklindeki itirazın anlamı nedir? Kanaatimizce müşrikler, ahirette kendilerinden şefaat bekledikleri ilahların faydasızlığını söyleyen Hz.Peygamber'in tevhit-nübüvet-ahiret esasları üzerine mebni olan davetini toptan inkar etmemekte, "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" derken "peygamberin anlattığı ahiret tablosunu", yani kendilerinin zararlı çıkacağı ahiret anlatısını reddetmektedirler. Bazı müşriklerin cismani haşri inkar ettiklerini düşünmek mümkün olmakla beraber onların öte dünya fikrini tamamen reddetmeleri, yukarıda gördüğümüz gibi, hem tarihi bilgiler açısından hem de Kur'an'ın sürekli olarak ahiretle uyarması açısından düşünüldüğünde, oldukça zor görünmektedir. İşte bütün bu mülahazalar sebebiyle, yukarıdaki ifadeleri inkar değil, umursamama çerçevesinde değerlendirmek gerekir---
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)  

60-Allah'ın sizi ölümlü bir insan olarak yarattığını, sizleri tamamen yok edip yerinize başkalarını yaratmaya
61-Ya da sizleri hiç bilemeyeceğiniz bambaşka bir şekilde yaratmaya da kadir olduğunu bildiğiniz
62-Ve onun sizi nasıl mükemmel bir şekilde yarattığından haberdar olduğunuz halde, nasıl olur da elçimiz Muhammed'in ahiret uyarısına karşı, "Toprağa karışıp çürüdükten sonra yeniden diriltilecek miyiz yani?" şeklinde alaycı bir dille karşılık verirsiniz?

63-Yaptığınız tarıma da baktınız mı? 
64-O bitkileri bitiren siz misiniz, yoksa biz mi bitiriyoruz?
65-Onları kuru ota dönüştürmeyi tercih edersek dönüştürürüz, o zaman da şaşırıp kalırsınız.
66-“Emeklerimiz yok oldu; 
67-Artık yoksul kimseleriz” dersiniz.
68-İçmekte olduğunuz suya baktınız mı?
69-Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz, yoksa indiren biz miyiz?
70-O suyu, tuzlu ve sıcak indirmeyi tercih edebilirdik. Öyleyse niçin hala Allah'a şirk koşuyorsunuz?
71-Tutuşturduğunuz ateşi de mi düşünmediniz?
72-Onun ağacını siz mi oluşturuyorsunuz yoksa oluşturan biz miyiz?
73-Biz ateşi, hem cehennemde sizin azabınız olacak bir ibret, hem ihtiyacı olanlar için yararlı bir şey haline getirdik.
74-Öyleyse artık şirk inancından vazgeçin ve yalnızca, sonsuz kudret ve azamet sahibi Allah'a kulluk edin.

---"Tesbih" kavramı, ilahi nimetleri vurgulayan, insanın Allah'a kulluk etmesinin adeta gerekçesini sunan bir kavramdır. Bunun en bariz olarak ortaya konulduğu yerlerden biri, Mülk suresinin ilk ayetleridir. Dolayısıyla Allah'ı tesbih etmek, O'nun azametine, kudretine ve ihsan ettiği nimetlere bakıp sadece O'na kulluk etmek demektir. Nitekim IV. yüzyıl dil alimlerinden Ezheri, Tehzibü'l-luğa adlı eserinde tesbihin, "Allah'ı her türlü ortaktan tenzih etmek, onun eşi, benzeri, ortağı olmadığını ifade etmek olduğunu" söylemektedir (bkz.Ezheri, IV, 339). Bu da tesbih kelimesiyle "tevhit inancı"nın ifade edildiği anlamına gelir. Zemahşeri de buna benzer bir anlama değinmiştir. Diğer taraftan Maturidi, Saf suresinin ilk ayetinde tesbih ayetinin inkarcıları kınayan bir yönü olduğunu ifade eder---
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)  

Hz.PEYGAMBER'İN SİHİRBAZ ve KAHİN; KUR'AN'IN DA CİN KAYNAKLI OLDUĞUNU SÖYLEYEN MÜŞRİKLERE CEVAP

Ey Muhammed'in peygamber olduğuna inanmayan ve O'na alemlerin Rabbi tarafından vahyedilen Kur'an'ı; kendilerine cinler vasıtasıyla semadan bilgi geldiğini iddia eden kahin ve şairlerin sözlerine benzeten müşrikler!
75-Bu iddialarınız asla doğru değildir. Yıldızların mevkilerine yemin olsun!
76-Bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz!
---Cahiliye Arapları'nın inanç sisteminde önemli bir yere sahip olan, adına "enva" dedikleri ve tabiattaki olayları gök cisimlerinin bir takım hallerine bağladıkları inançlarına gönderme yapılmaktadır (bkz.Tabiin dönemi alimlerinden Dahhak'tan naklen Razi).---
("enva" için bkz.İslam ansiklopedisi
77-Ey müşrikler! Hak ve batılı ayırt etmek ve doğru yolu göstermek gibi özellikleriyle hayır ve bereket kaynağı olan bu yüce kitap, Allah'ın bir lutfudur.
78-Şayet ona, şairlerin, kahinlerin sözü, Muhammed'in uydurması gibi nitelemelerle saygısızlık etmeyip değerini bilseydiniz, onun ilahi kelam olduğunu tasdik ederdiniz. 
79-Bu inkar ve saygısızlık içinde ona karşı mücadelenizde asla başarılı olamayacaksınız. Zira o, ilahi koruma altındadır.
80-Şunu iyi bilin ki bu yüce kitaptan, ancak onun kıymetini bilenler, ona inananlar istifade edebilirler.

81-Evet, siz şimdi başka varlıkların bu ilahi vahye müdahale ettiklerini iddia edenlersiniz!
82-Ve böylece onu "sihirbaz ve kahinlerin" sözleriyle bir tutuyor, onu adeta karalıyor, Allah tarafından sizlere sunulan bu vahiy nimetinin değerini bilip ona iman edeceğinize onu yalanlıyorsunuz.

83-Oysa ölüm anı gelip can boğaza dayandığında
84-Çaresiz kalmıyor musunuz?
85-Siz görmediğiniz halde görevli elçimiz can almaya başladığında
86-Eğer siz yaptıklarınızın karşılığında ceza görecek kimseler değilseniz
87-Ve bu iddianızda samimi iseniz boğazınıza kadar gelmiş canı geri çevirin de görelim!

Doğrusu, ölüm gelip çattığında hepiniz çaresiz kalacak ve o andan itibaren, yaptıklarınızın hesabını vermeye başlayacaksınız
88-İşte o hesabın ardından, peygamberleri ve onların mesajını duyar duymaz iman edip onlarla birlikte bu uğurda her türlü fedakarlığı gösteren müminleri bekleyen şey 
89-Huzurla, güzel kokularla ve nimetlerle dolu bahçeler
90-Ve uğurlu sınıftan oldukları için  
91-İlahi rahmet olacaktır
92-Ancak peygamberleri yalanlayan ve tevhitten sapıp şirk koşan sizin gibi müşrikler ise 
93-Kaynar sular içecek
94-Ve cehennem ateşine atılacaklar

95-Evet, işte asla inkar edemeyeceğiniz, alaya alamayacağınız hakikatin ta kendisidir bu!
96-O halde artık şirkten ve elçimizi inkar etmekten vazgeçin ve yalnızca sonsuz kudret ve nimet sahibi rabbinize kulluk edin! 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)


Diğer sureler için link;