27 Mayıs 2017 Cumartesi

KURAN -55- (37) SAFFAT SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

SAFFAT: Sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar
182 Ayet - /Kainatta Allah'ın yaratıcılığını ve egemenliğini gösteren varlıklar!/

----Mekke döneminin sonlarına doğru, Hicr suresinin ardından vahyedilmiştir. Adını ilk ayette geçen "saffat" (sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar) kelimesinden almıştır. Tefsirlerde bu kelimenin, "melekler, gökyüzünde sıra halinde uçan kuşlar veya saf tutmuş müminler" anlamlarına geldiği kaydedilir. Surede, müşriklerin Hz.Muhammed'in tevhit çağrısı karşısındaki inkarcı ve alaycı tutumları eleştirilmekte, özellikle ahiret inancı vurgusu yapılmakta ve peygamber kıssalarından örnekler verilerek benzer mücadelelerin daha önce de yaşandığı hatırlatılmaktadır. Kıssaların anlatılmasının amacı, müşrikleri uyarmak ve başta Hz.Muhammed olmak üzere bütün müminlere teselli vermek ve onları teşvik etmektir---- 
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

ALLAH'IN TEKLİĞİ ve KAİNATTAKİ MUTLAK EGEMENLİĞİ 

1-Ve saf tutanlara aşkolsun
2-Günahtan sakınanlara
3-Ve Kur'an'ı okuyup ibret alanlara helal olsun ki
Gökyüzünde saf saf dizilip kanat çırpan kuşlar dahil kainattaki bütün varlıklar kendilerine verilen görevleri yerine getirerek Allah'a kulluk etmektedirler. (bkz.Razi, Cabiri)

4-Ey müşrikler! İlahınız tek bir ilahtır!
5-Bütün kainatı muhteşem bir düzen içerisinde yaratan, şu muazzam güneşin doğduğu ve battığı her yerde yegane hükümran olan Allah, kendisine kulluk edilmeye layık tek kudrettir. Bu sebeple sizlerin de şirkten vazgeçip sadece O'na kulluk etmeniz (bkz.Taberi) sizlere bu hakikati tebliğ eden elçimize iman etmeniz gerekir. 

İLAHİ VAHYİN GÜVENİLİRLİĞİ 

Elçimiz Muhammed'e "mecnun" diyen, ona vahyettiğimiz Kur'an'ı cinlerin ve şeytanların güya gökten çaldığı bilgiler olarak nitelendiren müşrikler! Bilesiniz ki Muhammed'e vahiy gönderen
6-Allah, semayı yıldızları ziynet yaparak süsledi
7-Ve bütün gökyüzünün yegane hakimidir
8-O'nun iradesi dışında herhangi bir gücün bilgi alması mümkün değildir.
9-Kaldı ki iddia ettiğiniz gibi cinler ilahi alemden bilgi çalmaya kalkışacak olsalar karşılarında ilahi kudreti bulur
10-Ve böyle bir şeyi asla başaramazlar.
O halde nasıl olur da cinlerin ilahi alemden bilgi aldıklarına inanır ve elçimize gönderdiğimiz vahyi bu tür şeylere benzetirsiniz?

HESAP GÜNÜ KONUSUNDA MÜŞRİKLERE UYARI 

11-Ey elçimiz Muhammed! Şu müşriklerden tutarlı bir cevap iste; Biz onları özlü balçıktan yarattık. Kendi yarattıkları mı güçlüdür, yoksa bizim yarattığımız mı? 
12-Sen bu soruya şaşırıyorsun, ama onlar bazı şeyleri çok hafife alıyorlar  
13-Doğru bilgiye vurgu yapıldığında o bilgiyle ilgilenmiyorlar
14-Bir âyet gördüklerinde alay etmeye çalışıyorlar
15-Şöyle diyorlar: “Bu, açıkça bir kandırmacadan başka bir şey değildir.
16-Yani ölüp de toprak ve kemikler haline geldikten sonra, gerçekten tekrar dirilecek miyiz?
17-Geçmiş büyüklerimiz, atalarımız da mı dirilecek?” 
18-Müşriklere şöyle de: "Evet, Allah insanları topraktan yarattığı gibi öldükten sonra tekrar diriltmeye de kadirdir, eğer sizler benim peygamberliğime inanmamakta ısrar edecek olursanız, diriltildiğiniz zaman perişan bir şekilde cehenneme gideceksiniz." 

19-Dirilişin gerçekleşmesi, sura üfürülmesi ve müthiş bir sesin çıkmasıyla başlayacaktır ve o gün herkes diriltilip ilahi huzura çıkarılacaktır.
20-Elçimizin ahiret uyarısını alaya alan müşrikler o gün, "Peygamberlerin uyarıları gerçekmiş, inanmamakla büyük hata etmişiz!" diyeceklerdir.

21-O gün onlara, "İşte peygamber sizi uyardığı zaman dikkate almadığınız, yalanladığınız gün bugündür" denilecek
22-Ve "O zalim müşrikleri, kendilerine eşlik edenlerle ve kulluk ettikleri kimselerle bir araya getirin
23-Allah ile aralarına koydukları putlarıyla beraber onları, Cehennem’e doldurmak için hesaba çekelim" diye seslenilecektir.
24-Durdurup onlara
25-"Hani dünyada yardımlarını ve şefaatlerini umduğunuz varlıklar nerede, niçin size yardım edemiyorlar? Sizleri şirk inancına sevk eden önderleriniz kurtarsın şimdi bakalım! Hepsi çaresiz bir şekilde burada toplanmış durumdalar!" denecektir.
26-O gün onlar tam bir teslimiyet gösterecektir.

27-O gün müşrikler kendi aralarında tartışmaya başlayacaklar
28-Önderlerinin sözüne kanıp şirk inancına meyledenler, kendilerini aldatanlara dönüp, "Sizin yüzünüzden bu hale düştük, bizi kandırdınız, gücünüzle kuvvetinizle ve dindarlığınızla bizi şirk inancına mahkum ettiniz!" (bkz.Zemahşeri) diye sitem edecekler.  
29-Onlar da şöyle cevap verecekler; "Hayır, zaten siz mümin olmak istemiyordunuz
30-Boş yere bizi suçlamayın! Sizi zorla şirk inancına sürüklemedik! Kendi isteğinizle bize katıldınız. Biz kendi bildiğimizi yapıyorduk, siz de bize uyuyordunuz
31-Sonuçta hepimiz aynı suçu işledik, cezayı da birlikte çekeceğiz
32-Sizi hayallere daldırdık ama o hayallere biz de dalmıştık.” diyeceklerdir. 

33-O gün hepsi cehennem azabına müstehak olacaklardır.
34-Biz, elçilerimize inanmayan ve şirkte ısrar edenleri işte böyle cezalandırırız
35-Çünkü elçilerimiz onlara tevhidi tebliğ ettiği zaman
36-Onu cinlerden haber aldığını iddia eden yalancılarla bir tuttular ve "Bir mecnunun sözüne bakıp da ilahlarımızı terk edecek değiliz" dediler.  
37-Oysa elçimiz Muhammed (bkz.Zemahşeri) cinlerden bilgi aldığını iddia eden yalancılardan değil, Allah tarafından gönderilen bir elçiydi. daha önce gönderilen o kadar peygamberin varlığından haberdar olduğunuz halde Muhammed'in peygamberliğine inanmadınız. Onu şair, mecnun ve yalancı olmakla itham ettiniz.
38-Bu yüzden yaptığınız bu davranışın karşılığı olarak bugün acı bir azaba müstehak olacak
39-Ettiğinizi bulacaksınız.

40-Buna karşılık elçimizin mesajına iman eden ve Allah'ın tekliğine inananlara 
41-Sonsuz cennet nimetleri verilecektir
42-Her türden meyveler onlar içindir. Onlar ağırlanacaklar
43-Kendilerine sunulan ilahi nimetlerden huzur içinde faydalanacaklar
44-Karşılıklı olarak tahtlarına kurulacaklar
45-Çevrelerinde içki dolu bardaklar dolaştırılacak
46-İçenlere zevk veren berrak renkli içkilerle
47-İçkilerde ne baş ağrıtıcı bir şey bulunur ne de ondan dolayı sarhoş olurlar
48-Yanlarında gözlerini onlardan ayırmayan iri gözlü kadın hizmetçiler olacak
49-O hizmetçiler günyüzüne çıkmamış yumurtalar gibidirler

50-Cennettekilerden biri diğerine dönüp soracak
51-“Bazı yakın arkadaşlarımız vardı,
52-Alay etmek için bize şöyle derlerdi: “Siz gerçekten inanıyorsunuz; öyle mi?
53-Toprak ve kemikler haline geldikten sonra diriltilip hesaba çekileceğimize gerçekten inanıyor musunuz?” 
"Acaba onlar şimdi ne durumdadır?"
54-“Yukarıya (Araf’a)[*] çıkıp bakar mısınız?”
[*] Ayetteki اطّلع=ıttalaa kelimesi, bir şeyin üzerine çıkıp başkasına gösterme anlamına gelir. (Kitab’ul-Ayn) (Abdülaziz Bayındır)
55-Yukarıdan bakıp onları cehennemin tam ortasında görünce
56-Onlara dönüp: “Vallahi az kalsın bizi de kendinize uydurup bu hale düşürecektiniz
57-Çok şükür ki Allah'ın nimeti sayesinde peygamberin mesajına iman ettik ve sizin maruz kaldığınız acı sondan kurtulduk" diye sevineceklerdir. 

Müminler, o gün Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerin sevinci içerisinde, 
58-"Demek bir daha ölmeyeceğiz 
59-Sonsuza kadar bu nimetlerin içinde yaşayacağız, üstelik cehennem azabından da ebediyen kurtulmuş olduk!
60-Doğrusu bu mükemmel bir ödül
61-Herkes bunu elde etmek için çalışmalıdır" diyeceklerdir. 

Ey Muhammed! Senin peygamberliğini inkar eden müşriklere sor bakalım!
62-Cennet gibi bir yerde konaklamak mı iyi, yoksa zakkum ağacının yanında konaklamak mı?
63-Zakkum ağacını yanlış davrananlar için bir sıkıntı kaynağı olsun diye oraya diktik
64-O, Cehennem’in dibinde biten bir ağaçtır
65-Her bir tomurcuğu sanki bir şeytan başı gibi
66-Cehennemlikler çaresiz ondan yiyip karınlarını onunla dolduracaklar
67-Üzerine kaynar sular içirilecekler
68-Yemekten sonra döndürülüp götürülecekleri yer ateşe daldırılacakları yine o alevler olacak

69-Bunlar tevhitten sapan atalarını yanlışlar içinde bulup
70-Hiç düşünmeden onları takibe koyularak elçimize yalancı deyip şirkte ısrar etmişlerdi
71-Onlardan öncekilerin de çoğu zaten yanlış yoldaydılar
72-Aralarından onları uyaran elçiler çıkarmıştık ama
73-Mekkeli müşriklerin tavrına benzer tavır takındıkları için helak edilmişlerdi

74-Tabi ki peygamberlere iman edenler ise dünyada da ahirette de kurtulanlardan olmuşlardır.
Onların bu durumu Mekkeli müşrikler için bir ibrettir. 

NUH ve İBRAHİM KISSALARINDAN  MÜŞRİKLERE DERSLER 

75-Vaktiyle Nuh da senin gibi, halkını uzun süre tevhide çağırmış, fakat onlar tıpkı Mekkeli müşrikler gibi davranıp onu yalanlamışlardı. Nihayet onların baskı, alay ve eziyetlerine dayanamaz hale gelen Nuh, rabbine yakarmış, kendisine inananları zalimlerin zulmünden kurtarması için dua etmişti. Biz de duasını kabul etmiş
76-Onu ve inananları kurtarıp diğerlerini tufan ile helak etmiştik 
77-Soyunu devam ettirdiğimiz sadece onlar olmuştu
78-Arkadan gelenlere şerefli bir anı bıraktık
79-Çağdaşları arasından Nuh’a selam olsun. Nuh, verdiği tevhit mücadelesiyle tarih boyunca şanlı bir isim olarak anılır oldu. Bütün dünya halkları onu saygı ve hürmetle anıp ona selam eder oldular.
80-Biz, güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz
81-Çünkü o, bize güvenen kullarımızdandı. İşte Allah'ın emirlerini uygulayan tevhit önderlerinin dünyadaki ödülü budur.
82-Zalimlerinki ise tufanda boğulmak

83-Sonraki dönemlerde tıpkı Nuh gibi tevhide bağlı olan ve bu inancı insanlara anlatan önderlerden biri de İbrahim'di
84-O asla Allah'a şirk koşmazdı. (bkz.Taberi) Kendisini tamamen tevhide adamıştı ve bütün içtenliği ile Allah'a kulluk etmekteydi. (bkz.Zemahşeri)

85-Vaktiyle, babasının da içinde bulunduğu müşriklere karşı çıkmış ve "Nasıl olur da Allah'a ortak koşar,
86-O'nun nezdinde size şefaat edeceğine inandığınız varlıklara dua edersiniz, bütün kainatı en güzel şekilde yaratan Allah'ın eşsiz ve benzersiz olduğunu bilmez misiniz?
87-Bu yaptığınız şeyin cezasız kalacağını mı sanıyorsunuz?" diye çıkışmıştı.

Onları şirk inancından vazgeçiremeyeceğini anlayınca putlaştırdıkları şeylere zarar verip o şeylerin kendilerini korumaktan aciz varlıklar olduğunu göstermek istedi. 
88-Yıldızlara şöyle bir göz atıp
89-Herkesin bayram yerine gideceği bir günde hasta olduğunu söyledi
90-Müşrikler, İlahların İbrahim'i çarptığı düşüncesiyle oradan uzaklaşmaya başladılar 
91-Putların önlerine yiyecek koydu
92-"Neyiniz var sizin?" diye alay etmeye başladı
93-Ve kimseye fark ettirmeden sert bir darbeyle bütün putları kırdı
Böylece putların önlerindeki yiyecekleri dahi yiyemediklerini, kimseyle konuşamadıklarını, aciz ve zavallı varlıklar olduklarını müşriklerin gözlerine sokmaya çalıştı.

94-Müşrikler İbrahim'in başına üşüştüler
95-İbrahim bir şey olmamış gibi davranıp şöyle diyerek: "Kendi ellerinizle yaptığınız bu şeyleri nasıl şefaatçi kabul edip Allah'a şirk koşarsınız?
96-Oysa onları da sizleri de Allah yaratmıştır, kulluk edilmeye layık olan tek kudret O'dur!" sözleriyle tevhit mesajını onlara tekrar anlatmaya çalıştı
97-Fakat onlar İbrahim'in bu sözleri üzerine düşünmek yerine onu cezalandırmaya ve ateşe atmaya kalkıştılar.
98-Neticede Allah'ın yardımıyla onların tuzakları boşa çıktı ve İbrahim'e zarar vermeyi başaramadılar. (bkz.Zemahşeri

99-Bu olaydan sonra İbrahim, toplumuna "Anlaşılan sizin şirkten vazgeçeceğiniz yok, bu yüzden artık bu diyarı terk ediyorum, özgürce Allah'a kulluk edebileceğim bölgelere göç edeceğim" dedi
100-Ve "Rabbim! Bana senin yolunda yürüyecek, tevhide bağlı kalacak iyi bir evlat nasip et!" diye dua etti. 
101-Biz de onun bu duasını kabul ettik ve kendisine hayırlı bir evlat müjdesi verdik.

102-Gün gelip de İbrahim'in oğlu kendisiyle birlikte yürüyebilecek yaşa ulaşınca İbrahim bir rüya gördü. Rüyasında oğlunu Allah'a kurban etmekteydi. İbrahim rüyayı oğluna anlatıp fikrini sorunca oğlu, "Babacığım! Sana ne emrediliyorsa onu yap! Ben Allah'ın emrine karşı gelmem. Sabırlı olduğumu, ilahi emre boyun eğdiğimi göreceksin!" diye cevap verdi.

103-Neticede İbrahim ve oğlu Allah'ın emrine teslim olmuşlardı. İbrahim, oğlunu tam şakağı üzerine yatırmışken
104-Biz ona, "Dur ey İbrahim!
105-Sen sadakatini gösterdin, seni ödüllendireceğiz
106-Zor bir imtihan kazandın"diye seslendik
107-Ve ona, oğlunun yerine fidye olarak büyük bir koç kurban etmesini söyledik.
108-Böylece İbrahim, Allah'a teslimiyet ve sadakatinden dolayı şanlı bir isimle anılır oldu. 
109-Bütün dünya halkları onu saygı ve hürmetle anıp ona selam eder oldular. İbrahim'e selam olsun.
110-İşte, Allah'ın emirlerini uygulayan tevhit önderlerinin dünyadaki ödülü budur.
111-O, bize güvenen kullarımızdandı.

112-Daha sonra İbrahim'e İshak adlı çocuğunu da müjdeledik ve ona da kendisine verdiğimiz peygamberlik görevini verdik.
113-Hem İsmail’i[*], hem de İshak’ı uğurlu ve bereketli kıldık. Her ikisi de tevhit yolunun kutlu önderleri oldular. Fakat onların soyundan gelenler içinde, onların izini takip edip tevhidi sürdürenler çıktığı gibi şirk inancına sapıp kendilerine yazık edenler de oldu
[*] Kurban edilen İsmail aleyhisselam olduğu için burada ismi açıkça yazılmıştır. (Abdülaziz Bayındır)

MUSA ve HARUN KISSASINDAN MÜŞRİKLERE DERSLER 

Ey elçimiz Muhammed! Allah'ın seni Mekke müşriklerine karşı zafere ulaştıracağından kuşkun olmasın! Çünkü Allah her zaman, kendi mesajını benimseyip tevhit uğruna mücadele eden elçilerini desteklemiştir. 
114- Bunlar içerisinde Musa ve Harun da birer örnektir
115-Onları ve halklarını büyük bir üzüntüden kurtarmış
116-Firavun onları ve onlara inananları yakalamak üzere iken biz onları kurtarıp zafere ulaştırmıştık
117-Kendilerine ilahi kitap verip nesiller boyu hayırla yad edilmelerini sağlamıştık
118-İkisine de doğru yolu göstermiştik
119-Bu yüzden bütün dünya halkları bu iki mümin kulumuzu hürmetle anıp onlara selam ederler
120-Musa’ya da Harun’a da selam olsun
121-İşte Allah'ın emirlerini uygulayan tevhit önderlerinin dünyadaki ödülü budur
122-O ikisi de bize güvenen kullarımızdandı

İLYAS KISSASINDAN MÜŞRİKLERE DERSLER

123-Tevhit önderlerinden biri de İlyas peygamberdir. (*)
(*) Tefsirlerde yer alan bilgilere göre İlyas peygamber, Şam civarında bulunan Ba'lebek'de yaşamıştır. Bu yörenin halkı "Ba'l" adını verdikleri bir puta tapındıkları için, bölgeye Ba'lebek adı verilmiştir. (bkz.Taberi)
124-Nitekim o, müşrik toplumunu eleştirmiş, onlara, "Takva sahibi olun. Nasıl olur da
125-Allah dururken başka varlıklardan medet umar, onları Allah'a ortak koşar ve Ba'l'dan yardım istersiniz?
126-Allah, hem sizin hem atalarınızın yaratıcısı ve sahibidir" demişti
127-Ne var ki halkı, tıpkı Mekkeli müşrikler gibi onu inkar etmekte ısrar etti. Sonuçta İlyas'ı inkar eden müşrik halk unutulup gitti; ayrıca ahirette onları büyük bir azap beklemektedir. 
128-Allah’a yürekten bağlı kulların ise hali başka olur
129-İlyas nesiller boyu hatırlanan, hayırla yadedilen bir şahsiyet olarak tarihe geçti
130-Şimdi bütün insanlık onu saygı ve selamla anmaktadır. İlyas'lara selam olsun!
131-İşte Allah'ın emirlerini uygulayan tevhit önderlerinin dünyadaki ödülü budur
132-Çünkü o, bize güvenmiş kullarımızdandı

LUT KISSASINDAN MÜŞRİKLERE DERSLER 

133-Tevhit önderlerinden biri de Lut peygamberdir
O da hem Allah'a şirk koşan hem de ahlaki çöküntü içerisinde olan toplumunu uyarmış, onları tevhide ve güzel ahlaka davet etmişti. Ancak toplumu ona inanmak bir yana, onu ve ona inananları baskı altına almış, şehirden kovmak ve öldürmekle tehdit etmişti. 
134-Bunun üzerine biz onu ve inananlarını kurtardık
135-Onların arasından yaşlı bir kadın olan günahkar Lut peygamberin karısı hariç 
136-Ve sonra karısı dahil bütün inkarcıları yerin dibine soktuk

137-Ey Mekkeli müşrikler! Siz sabahları onları gömdüğümüz yerlerin üzerine basarak yürüyorsunuz. Lut kavminin başına gelen bu olayı bilmektesiniz.
138-Akşamları da ayaklarınızla çiğniyorsunuz o toprakları. O halde niçin aklınızı başınıza toplayıp da elçimiz Muhammed'e iman etmezsiniz? Şirkin sonunun kötü olduğunu niçin farketmezsiniz?

YUNUS KISSASINDAN Hz.MUHAMMED'E SABIR DERSİ 

Ey elçimiz Muhammed! Mekkeli müşriklerin inkarları sakın seni yıldırmasın.
139-Unutma ki senden önce gönderdiğimiz elçilerden biri olan Yunus,   
140-Elçi olarak gönderildiği halkının ısrarlı inkarlarına dayanamamış, yük ve yolcu dolu bir gemiye binip halkını terk etmişti. Gemi bir süre yol aldıktan sonra fırtınada sarsılmaya başlamıştı. Bindikleri filikadakiler ise içlerinden birinin atılması gerektiğine karar verip kura çekmişlerdi
141-Kura Yunus'a çıkmış ve böylece Yunus denize atılmıştı
142-Aslında bütün bunlar hep onun kendi kabahatinin sonuçlarıydı. (bkz.Taberi) Neyse ki büyük bir balık onu ağzıyla taşıyıp kıyıda çorak bir yere atmıştı. 
143-Aslında o, Allah'ın birliğine iman eden iyi niyetli ve samimi bir kul olmasaydı
144-Biz o durumda onun canını kurtarmazdık, balığın karnı ona mezar olurdu.
145-Fakat biz onun hayatını kurtarıp sahile bıraktık
146-Bitkin ve perişan olarak atıldığı sahilde güneşin kavurucu sıcağından korunması için geniş yapraklı bir ağaç bitirerek ona gölge sağladık
Çünkü o, bütün bu yaşadıklarından ders alıp hüzün ve pişmanlık içinde, "Ey yüce rabbim! Senin iznin olmaksızın toplumumu terk ettim, sabırlı ve kararlı davranamadım. Böylece kendime yazık ettim, senden başka kulluk edilecek kudret yoktur, ne olur beni bağışla!" diye yalvarmıştı. Biz de onun bu duasını kabul edip hayatını kurtardıktan sonra
147-Kalabalık (bkz.Zemahşeri) (*) Nineva şehrine tekrar geri göndermiştik. (bkz.Taberi)
148-Bu sefer halkı ona iman etmiş ve başlarına gelmek üzere olan ilahi azaptan son anda kurtulmuşlardı
(*) Zemahşeri; ayetteki "yüz bini aşan" ifadesinden maksadın, kalabalığı anlatmak olduğunu söylüyor.

MÜŞRİKLERİN SAPKIN İNANÇLARININ ELEŞTİRİSİ 

149-Ey elçimiz Muhammed! Allah'a ortak koşan ve onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul eden, melekleri Allah'ın kızları olarak gören müşriklere sor bakalım; kızlar Allah'ın da oğlanlar onların mı?
150-Ya da meleklerin dişi olduğunu nereden öğrenmişler? Yoksa biz onları yaratırken orada mıydılar?  
151-Hayır, bu söyledikleri düpedüz iftiradır. Dikkat et; uydurdukları yalandan dolayı söyleyecekleri sadece şudur:
152-“Allah’ın çocuğu vardır...” Onlar kesinlikle yalancı
153-Yani Allah kızları oğlanlara tercih mi etmiş?
154-Sizin neyiniz var; nasıl böyle bir yargıya varıyorsunuz?
155-Bütün kainatı yaratan yüce kudret sahibi Allah'ın evlat sahibi olduğunu düşünmek, aklı olan insana yakışır mı hiç?
156-İddialarını doğrulayacak açık bir delilleri var mı?
157-Varsa bir kanıtları getirsinler de görelim.!

158-Müşrikler melekleri (bkz.Zemahşeri) Allah'ın kızları olarak düşünmekte, Allah katında onların yardımını ummaktadırlar. 
159-Oysa bizzat o melekler de bilmektedirler ki Allah bu yakışıksız iddialarından beridir ve tevhidi bozan bu tür müşriklerin sonu cehennem 
160-Buna karşılık tevhide bağlı olan müminlerin sonu ise cennettir. (bkz.Taberi

MÜŞRİKLERE AÇIK ve NET İKAZLAR 

161-Ey müşrikler! Aklınızı başınıza alın ve Allah'a ortak koşmaktan, O'nun hakkında böyle asılsız iddialar öne sürmekten vazgeçin.
162-Şunu bilin ki şirkten vazgeçmezseniz cehenneme gideceksiniz
163-Zaten sizler ve kendilerini izlediğiniz diğer müşrikler, (bkz.Zemahşeri) ancak şeytanın yolunu izleyen zavallıları peşinizden sürükleyebilirsiniz.

164-Ey müşrikler! Allah'ın kızları olarak gördüğünüz melekler bu sapkın inançtan beridirler
165-Onlar Allah'ın kulu olduklarının farkındadırlar ve bunu açıkça ifade ederler. "Her birimiz farklı görevler yapan, Allah'ın huzurunda sıra sıra dizilip
166-O'na kulluk eden varlıklarız, daima O'na ibadet eder, O'nun emirlerini yerine getiririz" derler.

167-Ey müşrikler! Muhammed, peygamber olarak görevlendirilmeden önce
168-Yahudi ve hristiyanlara bakıp, "Bize Tevrat ve İncili gibi ilahi kitaplar gönderilecek olsa 
169-Onlar gibi peygamberleri yalanlamaz, samimiyetle Allah'ın elçilerine iman ederdik!" diyenler siz değil miydiniz? (bkz.Zemahşeri
170-İşte Muhammed, Allah'ın peygamberi olarak sizlere gönderilmiş bulunuyor. Şu halde niçin onu yalanlıyorsunuz? Bilesiniz ki bu yaptığınız cezasız kalmayacaktır.

PEYGAMBERE MANEVİ DESTEK 

171-Peygamberlerimizi sürekli uyarırız;
172-Her zaman elçilerimizi ve onlara iman edenleri destekler
173-Ve zafere ulaşmalarını nasip ederiz. Her zaman bizim askerlerimiz kazanır.
174-Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin tavırları seni yıldırmasın. Sen onları umursama.
175-Ne olacağını yakında görürsün.

176-Onların senin uyarılarına kulak vermemeleri ve alay edercesine ilahi azabı çabucak istemeleri senin sabrını ve kararlılığını etkilemesin
177-Çünkü ilahi azap onların başına geldiğinde, bütün bu uyarılara kulak vermediklerine çok pişman olacaklardır. 
178-Bu yüzden sen onlara aldırma. Allah'ın bildirdiği tevhit yolundan yürümeye devam et
179-Ve neler olacağını yakında görürsün, onlar da görecekler.

TEVHİT ÖNCÜSÜ PEYGAMBERE SELAM! 

180-Allah, müşriklerin bütün asılsız yakıştırmalarından münezzehtir. O, kulluk edilmeye layık yegane kudrettir. 
181-O'nun tevhit mesajını tarih boyunca insanlara ileten ve bu uğurda mücadele etmek için gönderilen peygamberlere selam olsun! Bütün bu peygamberler ve onlara iman eden samimi müminler kıyamet gününün o dehşetinden emin olacak, Allah tarafından ödüllendirileceklerdir. 
182-Her şeyi güzel yapmak, varlıkların sahibi olan Allah’a özgüdür. Alemlerin rabbi olan Allah'a hamd olsun.

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR