30 Mayıs 2017 Salı

KURAN -58- (39) ZÜMER SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

ZÜMER: Zümreler, Gruplar
75 Ayet - /Cennetlikler ve Cehennemlikler/

----- Mekke döneminin yedi - dokuzuncu yılları arasında, Hz.Muhammed ve ona inananların Ebu Talip mahallesinde muhasara altında tutuldukları dönemde vahyedilmiştir. (bkz.Cabiri) Tevhit ve ahiret inancı vurgulanmakta, şirkin temel özelliği olan "aracılık" düşüncesi reddedilmekte; müminlere tembihlerde bulunulmaktadır. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

MUHAMMED ALLAH'IN ELÇİSİ, KUR'AN ALLAH'IN KİTABIDIR 

1-Ey Muhammed'in peygamberliğine inanmayan ve Allah'ın nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul edip Allah'a ortak koşanlar! Bilesiniz ki Muhammed, Allah'ın peygamberidir ve sizlere tebliğ ettiği bu Kur'an; sonsuz kudret ve hikmet sahibi olan Allah tarafından ona vahyedilmektedir. Buna rağmen O'nun elçisine iman etmediğiniz takdirde sizlere gerekli cezayı vereceğini unutmayınız! (bkz.Mevdûdi)

PUTLARDAN ŞEFAAT UMULMAZ 

2-Gerçekleri içeren bu Kitab'ı size Allah indirmiştir. Allah'a ortak koşup onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul etmek yerine sadece Allah'a kulluk ediniz. 
3-Bilin ki Allah'ın dini katışıksız dindir. Dosdoğru din budur. Allah ile aralarına evliya yerleştiren sizler Allah'a ortak koşup başka varlıklardan medet ummakta, onların sizi Allah'a yaklaştıracaklarını, O'nun katında size şefaatçi olacaklarını söylemektesiniz. Bu inancınızın hiçbir gerçekliği yoktur. Eğer bu şirk inancından vazgeçmezseniz, Allah hesap gününde hakkınızda hüküm verecek ve müstehak olduğunuz cezayı uygulayacaktır. Bilesiniz ki Allah, ısrarla ilahi mesajlardan yüz çeviren ve kendisi için hidayet yolunu kapatanları zorla hidayete erdirecek değildir. (bkz.Zemahşeri, Teysir)

4-Allah bütün varlığın yegane sahibi ve hakimidir. O'nun, müşriklerin iddia ettiği gibi, ortak veya evlat edinmeye ne ihtiyacı olabilir ki? (bkz.Taberi) O bütün bunlardan münezzehtir. Her şey O'nun hükmü ve egemenliği altındadır. (bkz.Taberi) Bazı kullarını seçip onlara bazı özel görevler vermiştir. Buna dayanarak, Allah'ın seçkin kulları olan melekleri ve peygamberleri O'nun evlatları veya ortakları olarak görmek cehalet ve şirktir. (bkz.Zemahşeri)

5-Baksanıza yeri ve göğü, güneşi, ayı ve diğer bütün varlıkları belli bir düzen içerisinde yaratıp insanın hizmetine veren, geceyi ve gündüzü ahenkli bir şekilde deveran ettiren
6-Hepinizi aynı özden yaratıp ana rahminde birer damla iken mükemmel birer insan haline getiren, hayvanları erkekli ve dişili yaratıp sizin istifadenize sunan kudret Allah değil midir? Bunları size sağlayan O'ndan başka bir kudret var mıdır? O halde nasıl olur da başka varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşarsınız? Bilesiniz ki Allah, bütün bunlara rağmen şirk koşan ve elçilerine düşmanlık edenleri cezalandıracak, tövbe eden kullarını ise bağışlayacaktır. (bkz.Taberi)

----- İnsanın ana rahminde yaratılışını anlatan Kur'an ayetlerinin temel vurgusu Allah'ın kudret ve nimetidir. Bu ayetteki insanın ana rahmindeki dönemlerinden bahisle biyoloji ve jinekoloji disiplinlerine dair göndermeler çıkarmak kanaatimizce yanlıştır. Zira hem Kur'an'ın amacı bu değildir, hem de bu tür yorumlar mevcut bilimsel verilerin Kur'an'a onaylatılması,  yani belli bir dönemin kabullerine göre Kur'an'ın "konuşturulması" olacaktır. Bilimsel düşüncede esas olan değişim ve ilerlemedir; bugün doğru kabul edilen birçok şey, gelecekte yanlış olarak görülebilir. Bu sebeple bugün için "bilimsel gerçek" gibi görünen şeyleri Kur'an'ın da söylediğini iddia etmek, usul açısından son derece yanlış olduğu gibi, söylenilen şeylerin zamanla değiştirilmesini de gerektirecektir. Mesela birçok müfessir "yeryüzünün bir döşek gibi döşendiğini" ifade eden ayetten yola çıkarak dünyanın düz ve hareketsiz olduğunu ifade etmiş, bu ve bunun gibi çağlarındaki bilimsel verileri Kur'an'a söyletmişlerdir. Bunlar önemli tecrübelerdir. Bu tecrübelerden istifade etmek yerine, şimdi de dünyanın geoid şekli ile veya başka bilimsel iddialarla ilgili ayetler bulmaya çalışmak, Kur'an'ı bir tür yazboz tahtasına çevirmek olacaktır. Bu yaklaşım böylesi büyük bir risk taşıdığı gibi, Hz.Muhammed'in ve sahabe neslinin Kur'an'ı tam olarak anlayamadığını söylemek anlamına gelir. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

VAHYİN AMACI 

7-Unutmayın ki sizin şirk koşmanız Allah'a herhangi bir zarar veremez. O sizlere bütün bu öğütleri ve mesajları, sırf sizin iyiliğiniz için vermektedir. Verdiği nimetlerin değerini bilip O'na iman ve itaat etmenizi ister. (bkz.Taberi) Şirke razı değildir, çünkü bu sizin aleyhinize olacaktır. Neticede hepiniz yaptıklarınızdan sorumlu olacak ve hesaba çekileceksiniz. Allah katında başka varlıklardan şefaat beklemeniz, medet ummanız boşunadır. O gün herkes Allah karşısında tek başına hesap verecek ve kendi yaptıklarının cezasını çekecektir. Kimsenin bu hesap gününden kaçışı yoktur. Ayrıca hiç kimse yaptığını Allah'tan saklayamaz. Allah hem yaptıklarınız hem de içinizde olanları bilir. 

8-Kaldı ki Allah nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul edip şirk koşan müşrikler, başlarına bir sıkıntı geldiğinde, o zaman kadar medet umdukları varlıklara değil, Allah'a dua ederler. Allah'tan başka hiçbir kudretin ilahi güce sahip olmadığını, kendilerine yarar sağlayamayacağını itiraf ederler. Fakat başlarındaki sıkıntı geçince tekrar eski inançlarına döner ve Allah'tan başka varlıklardan medet ummaya, onları Allah'a ortak koşmaya devam ederler. Böylece başka insanları da şirk inancına sürüklerler. Onlar bu nankörlüklerini ancak bu dünyada sürdürebilirler. Ahirette ise cehennem azabı onları beklemektedir. 

9-Halbuki Allah'ın birliğine ve elçisine iman eden, O'nun emirlerine itaat eden, ahirette O'nun huzurunda hesaba çekileceğini düşünerek yaşayan, cehennem azabına müstehak olmaktan korkan ve Allah'ın rahmetini, bağışlamasını ümit eden müminler, müşrikler gibi değildir. Allah onları müşriklerle bir tutar mı? (bkz.Taberi) Doğrusu aklı başında olanlar bu durumdan ders çıkarırlar. 

MÜMİNLERE SABIR TAVSİYESİ 

10-Ey Muhammed! Senin peygamberliğine iman eden ve bu uğurda türlü sıkıntılara maruz kalan müminlere sabırlı ve dayanıklı olmalarını öğütle ve bu dünyada çektikleri bütün bu sıkıntıların karşılığını ahirette alacaklarını müjdele! Ayrıca Allah'ın yarattığı yeryüzü çok geniştir. Dolayısı ile Mekke müşriklerinin baskılarından kurtulmak için hicret edip başka beldelere yerleşme imkanları da vardır. Neticede sabır ve kararlılıkla tevhidi sürdüren kimseler, Allah tarafından sınırsız bir ödüle layık görüleceklerdir. 
(Kur'an'da "hicret"ten ilk olarak burada bahsedilmeye başlanıyor
(bkz.Ebu Talip mahallesi)

MÜŞRİKLERE TEVHİT MESAJI 

Ey elçimiz Muhammed! Allah'ın nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşmaları sebebiyle kendilerine yaptığın eleştirilere kızan ve senden tevhidi terk etmeni isteyen Mekkeli müşriklere
11-Şöyle de: "Ey müşrikler! Ben bu dine bir şey katmadan sadece Allah'a kulluk ederim.
12-Allah'a tam teslim olanların, müslümanların en önünde olmam emredildi. 
13-Eğer O'nun emrine değil de sizin isteklerinize uyacak olursam, Allah'ın azabına müstehak olmaktan korkarım. 
14-Ben, bu dine bir şey katmadan sadece Allah'a kulluk ederim. Tevhidi açıkça anlatmış bulunuyorum. 
15-Kendinizi ve beraberinizdekileri ahiret gününde başınıza gelebilecek o büyük felaketten kurtarmak istiyorsanız dediklerime kulak verir ve tevhidi kabul edersiniz. Aksi takdirde benim size yapabileceğim hiçbir şey yoktur. Tebliğ ettikten sonra görevim bitmiştir.
16-Sonuçlarına katlanmak kaydıyla dilediğinizi yapınız! Ama unutmayınız ki Allah'a ortak koşan ve peygamberlere iman etmeyenler cehennemde kendilerini her yönden kuşatan ateşin alevleri içerisinde kalacaklardır. Allah bu şekilde cehennem azabını anlatarak sizleri doğru yola iletmek istemektedir. Artık aklınızı kullanınız ve ibret alınız!

17-Allah'a şirk koşmayanları (bkz.Taberi) cennet müjdesi beklemektedir.
18-Her duyduğuna değil, sadece doğru söze itibar edip (bkz.Zemahşeri) tevhit çağrısına kulak verenler ise akıllarını kullanmış ve kendileri için en iyi olanı yapmışlardır.  

19-Ey Muhammed! Senin peygamberliğini kabul etmemeye adeta şartlanmış olan inatçı müşrikler için kendini üzme! Anlaşılan onlar kendilerini cehennem ateşine sürüklemek istiyorlar. Hal böyle ise onları sen kurtaracak değilsin. Senin görevin sadece tebliğ etmektir. 
20-Sana iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayan müminler ise, yanıbaşlarında ırmakların çağıldadığı görkemli cennet köşklerinde ödüllendirileceklerdir. Bu Allah tarafından verilmiş bir sözdür ve Allah asla sözünden dönmez.

TABİATTA MEVCUT TEVHİT AYETLERİ 

21-Bu ilahi vaatten kuşku duyanlar, çevrelerindeki tabiata bir baksınlar! Allah'ın kurduğu şu muazzam düzende gökten nasıl yağmurlar yağıyor da yeryüzünde su kaynakları oluşuyor? Sonra bu sularla beslenen toprakta nasıl türlü türlü bitkiler yetişiyor ve yetişen bütün bu bitkiler önce yemyeşil iken nasıl zamanla sararıp soluyor ve derken kuruyup çer çöp haline geliyor! Bütün bunları yapan Allah'ın kulluk edilmeye layık yegane kudret olduğundan ve herkesi ölümden sonra diriltip hesaba çekeceğinden kuşku duymak akıl kârı mıdır?

22-Hiç Allah'ın vahyettiği bu mesaja kulak veren, tevhide ve elçimiz Muhammed'in çağrısına iman edip müslüman olan kimse ile bu çağrıyı inatla reddeden müşrikler bir tutulur mu? Doğrusu elçimizi ısrarla reddeden, ilahi mesaja karşı katı kalpli tutum takınan ve açık bir sapkınlık içerisinde oldukları ayan beyan ortada olan müşriklerin halleri çok kötüdür. 

23-Halbuki Allah, elçisi Muhammed'e vahyettiği kitapta, dünya ve ahirette huzurlu olabilmeniz için gerekli olan inançları, ilkeleri, öğütleri ve sizlere ders olmak üzere geçmiş toplumlara ve ahiret hayatına ilişkin haberleri tekrar tekrar anlatmaktadır. Bu ilahi mesaj karşısında nasıl duyarsız kalabilirsiniz? Bakın, elçimize iman edenler Kur'an'ı okudukları veya dinledikleri zaman içlerini bir ürperti ve ardından huzur kaplamaktadır. İşte bu, onların kalplerinin katılaşmamış olduğunu gösterir. Fakat kalpleri bu mesajdan dahi etkilenmeyecek kadar katılaşmış kimseleri Allah zorla imana sevk edecek değildir. 
24-Ancak bilinmelidir ki bu zalimler kıyamet günü yüzüstü cehennem ateşine sürükleneceklerdir. Bunlar kesinlikle, iman etmiş kimselerle bir tutulmayacak ve kendilerine, "Dünyada yaptıklarınızın cezası olarak tadın bakalım azabı!" denilecektir.

25-Tevhide ve peygamberlere karşı Mekkeli müşriklerin takındığı bu tavrı geçmişte birçok toplum da kendi peygamberlerine karşı takınmıştı. Yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyor ve kendilerini uyaran elçilerin Allah'ın peygamberi olmasını hiç mümkün görmüyorlardı. Bu yüzden onların uyarılarını hiç dikkate almamışlardı.
26-İşte tam kendilerini doğru yolda ve güvende hissettikleri böyle bir anda ilahi azaba maruz kalıp dünyada rezil rüsva oldukları gibi ahirette de çok daha büyük bir azaba maruz kalacaklardır. Mekkeli müşrikler keşke bunu bilselerdi!

27-Biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü konuyu örnekledik ki akıllarını başlarına toplasınlar.
28-Üstelik Kur'an ile müşriklerin şirk inancını terk etmeleri için her türlü ibret ve nasihati anlayacakları dil olan Arapça ile açık ve dosdoğru bir şekilde anlatmaktayız. (bkz.Taberi) Böylece anlatılanlardan ders almalarını ve elçimiz Muhammed'e iman etmelerini istemekteyiz. 

29-Sadece Allah'a kulluk etmek yerine varlıkları O'nun nezdinde şefaatçi kabul edip ona ortak koşan müşrikler, tıpkı birbirleriyle geçinemeyen birçok kişinin emrinde çalışan kimse gibidirler. Peki, bu durumda olan kimse ile tek bir kişinin emrinde çalışan kimse bir tutulur mu? Üstelik Allah herhangi bir varlık gibi de değildir. O, her şeyin yaratıcısı ve malikidir, övgüye ve kulluğa layık yegane kudrettir. Ne var ki müşrikler, yaptıklarının farkında değildir. 

Ey elçimiz Muhammed! Onların bu ısrarlı inkarları karşısında sakın yılgınlık gösterme! Tebliğine devam et!
30-Çünkü sen öleceksin, onlar da ölecekler
31-Ve hesap gününde yüzleştirileceksiniz. Bugün seni ısrarla inkar edenler o gün pişman olacaklar, sen ve sana iman edenler ise hak ettiğiniz şekilde ödüllendirileceksiniz.

32-Allah'a ortak koşan ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğunu kabul etmemekte ısrar eden (bkz.Razi) müşriklerden daha insafsız kim olabilir ki? Böylelerine cehennemde yer mi yok?

33-İlahi vahyi tebliğ eden elçimiz ve ona iman edenler, Allah'a şirk koşmaktan sakınır ve O'nun emirlerine titizlikle uyarlar.
34-Rableri katında beğendikleri her şey onlarındır. İşte bu kimseler Allah tarafından ödüllendirileceklerdir. 
35-Allah onların hatalarını bağışlayacak ve kendilerini hep iyilikleri ile değerlendirecektir. 

MÜŞRİKLERİN BATIL İNANÇLARININ ELEŞTİRİSİ 

36-Ey elçimiz Muhammed! Şefaatçi kabul edip medet umdukları varlıkların sıradan şeyler olduğunu söylediğin zaman müşriklerin sana, "İlahlarımız seni çarpar, sakın onlar hakkında ileri geri konuşma!" dediklerini, seni böylece etkilemeye, korkutmaya çalıştıklarını biliyoruz. Allah kuluna yetmez mi? Gerçek şu ki onların hiçbir güçleri yoktur. Fakat bu müşrikler iyice şaşırmış, hakikati göremez olmuşlardır. Allah'ın "sapık" dediğine kimse "doğru yoldadır" diyemez.
37-Allah'ın "Doğru yoldadır" dediğine de kimse "sapık" diyemez. Allah onları zorla imana getirecek değildir. Bu ısrarlı tavırlarından sonra artık sen de onların iman etmemelerine üzülme! Kaldı ki onların şefaatçi kabul edip ortak koştukları varlıklar sana zarar vermeyecekleri gibi Allah seni ve müminleri koruyup zafere ulaştırmaya da kadirdir.
38-Zaten seni bu şekilde korkutmaya çalışan müşriklere yeri ve göğü kimin yarattığını soracak olursan, "Elbette ki Allah yarattı" diyeceklerdir. O zaman sen de onlara şöyle de: "Peki söyleyiniz bakalım! Yeri ve göğü yaratan, her şeye hakim olan Allah'ın emirlerine karşı çıkıp sizin isteklerinize uyacak olsam sizin şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklar beni Allah'ın azabından koruyabilirler mi? Veya ben Allah'ın emirlerine uyduğum için Allah beni koruduktan sonra sizin şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklar bana ne zarar verebilir?
39-Hayır, doğrusu Allah beni koruduktan sonra sizin korkutmaya çalıştığınız şeylerin hiçbiri bana zarar veremez. Ben O'na güvenirim. Gerçekten güven isteyen herkes O'na güvenmeli, hiçbir gücü olmayan şeylerden boşu boşuna korkmamalıdır. Fakat sizlere bu kadar açık bir şekilde tevhidi tebliğ ettiğim halde inatla beni yalanlamaya ve hatta tehdit etmeye devam etmektesiniz.
40-Ben görevimi yapmış bulunuyorum. Yaptıklarınızın cezası başınıza geldiğinde kimin alçaltıcı ve sürekli azaba müstehak olduğunu göreceksiniz."

41-Ey elçimiz Muhammed! Biz sana bu ilahi kitabı vahyederek tevhidi dosdoğru bir şekilde ortaya koyuyoruz. Senin görevin bu mesajı insanlara duyurmaktır. İnanan kendi lehine, inkar eden ise kendi aleyhine hareket etmiş olur. Sen kimsenin yaptığından sorumlu da değilsin kimsenin başına bekçi de!

42-Ey müşrikler! Allah'tan başka hiçbir varlığın ilahi niteliğe sahip olmadığını, kulluk edilmeye layık yegane kudretin Allah olduğunu gösteren bir başka delil de şudur (bkz:Taberi): Ölüm anında da uykuya daldığınızda da kendinizden geçer ve ruhunuzu Allah'a teslim edersiniz. Allah ölüm vakti gelenlerin canlarını alır, henüz ölüm vakti gelmeyenlerin bilinçlerini ise uyku bittikten sonra iade eder. Düşünen insanlar için bu durum, Allah'tan başka varlıkların kulluk edilmeye layık olmadığını gösteren ibretlerle doludur.

43-Allah'ın kudretini inkar edemeyen müşrikler, yoksa ortak koştukları varlıkları Allah katında şefaatçi olarak gördüklerini mi söylüyorlar? Onlara de ki: "Allah katında hiçbir güçleri ve yetkileri olmayan varlıkları mı şefaatçi ediniyorsunuz?
44-Hayır, şefaat etme yetkisi sadece Allah'ındır. Zaten bütün varlığın hükümranlığı da sadece O'nun elindedir. Nihayetinde her şey O'na dönecek, herkes O'na hesap verecektir.

45-Fakat yaptıklarının hesabını vereceklerini hiç düşünmeyen müşrikler şirke öylesine batmış durumdadırlar ki kendilerine tevhid anlatıldığı zaman hemen içlerindeki nefret kabarır. Medet umdukları varlıklardan söz edildiğinde ise hemen neşelenirler.

46-Ey elçimiz Muhammed! Sen onların bu tutumlarına aldırma! Rabbine şöyle dua et (bkz.Zemahşeri): Ey yeri ve göğü yaratan, idrak edilir edilmez her şeyi bilen rabbim! Sen herkesin yaptığını biliyorsun ve hesap gününde hükmünü verip herkese en uygun karşılığı vereceksin! Beni bu dosdoğru yol üzere sabit ve kararlı kıl! Küfürde ısrar eden bu müşrikleri sana havale ediyorum!"

47-Doğrusu ahiret gününü hiç umursamadan yaşayan ve elçimizi yalanlayan müşrikler, hesap günü geldiğinde tarifi imkansız bir pişmanlık duyacaklardır. Bütün yeryüzü ve hatta bir o kadar da fazla mala sahip olsalar kendilerini hesap gününün azabından kurtarmak için hepsini feda etmek isteyeceklerdir. 
48-Çünkü dünyada hiç hesaba katmadıkları o mahşer günü gelip çatmış, alaya aldıkları tevhidin gerçekliği karşılarına dikilmiş olacaktır.
49-Nitekim onlar dünya hayatında başlarına bir sıkıntı geldiğinde Allah'a dua ederler, fakat bolluk ve rahata erişince bunu kendi marifetleri sanırlardı. Oysa bütün dünya hayatı gibi o bolluk ve rahat da bir imtihan idi. Ne var ki onların çoğu bu durumun farkında değildir.
50-Daha önce yaşayan toplumlarda da böylesine kendini beğenmiş kimseler vardı. Sahip olduklarının Allah'ın nimeti olduğunu düşünmeyen ve Allah'ın elçilerine iman etmeyen bu kendini beğenmişlere, servetleri fayda etmedi. Yaptıklarının cezasını çektiler.
51-İşte şimdi Mekke müşrikleri de böyle bir durumla karşı karşıyadır. Eğer sahip oldukları servet ve güce aldanıp elçimize karşı büyüklük taslamaya devam ederlerse benzer bir son onların da başına gelecektir. Bu durumda sahip oldukları gücün kendilerini koruması mümkün değildir.

52-Maddi imkanlarına güvenerek kibirlenen müşrikler Allah'ın bütün kainata hakim olduğunu, her varlığın rızkını vermekte olduğunu, dilediği gibi tasarrufta bulunabileceğini bilmezler mi? Aslında bu durum, iman etmeye yatkın kimseler için ibrettir.

ALLAH'IN ENGİN MERHAMETİ 

Ey elçimiz Muhammed! Bu zamana kadar şirk içerisinde bulundukları için artık affedilmeyeceklerini düşünerek sana iman etmekten geri duran müşriklere 
53-De ki: "Ümitsizliğe düşmeyiniz, çünkü Allah'ın rahmeti sınırsızdır. Eğer benim peygamberliğime iman eder ve şirkten vazgeçerseniz Allah sizleri bağışlayacaktır.
54-Öyle ise gelin iş işten geçmeden şirkten vazgeçip iman edin! Allah'ın gönderdiği bu güzel öğütlere, Kur'an'a kulak verin. Yoksa hesap günü geldiğinde ne kadar yanlış yaptığınızı fark eder ve dizinizi döversiniz. 
55-Farkına varamayacağınız bir anda gelecek o azaptan önce rabbinizin indirdiklerinden en güzeli olan Kur'an'a uyun. 
56-Sonra kalkıp, iman edenlere verilen sonsuz nimetleri görünce "Meğer ne kadar yanılmışım! Allah'a karşı çok kusur işledim. Ahiretimi kaybettim
57-Keşke ben de iman edip bu nimetlere ulaşsaydım" diyeceksiniz
58-Ardından "Keşke bir fırsat daha verilse" diye yalvaracaksınız
59-Fakat o gün iş işten geçmiş olacak. Üstelik bu söyledikleriniz gerçeği de yansıtmayacak. Çünkü vaktiyle size ilahi ayetleri tebliğ eden peygambere iman etmemiş, büyüklük taslayıp yalanlamış ve dünya hayatınızın sonuna kadar bu tavrı sürdürmüş olacaksınız.

60-İşte o hesap günü geldiğinde, dünya hayatında bazı varlıkları şefaatçi kabul edip Allah'a ortak koşan, bu davranışlarını doğru gören, bunun Allah'ın emri olduğunu iddia ederek O'na iftira edenlerin (bkz.Zemahşeri) yüzleri kararacak, halleri perişan olacaktır. Böylesi kendini beğenmişlerin müstehak oldukları yer cehennem değil de nedir?

61-Fakat peygambere iman eden ve Allah'ın emirlerine uygun yaşayanlar, bu davranışları sayesinde Allah tarafından cehennem azabından korunacak, hiçbir sıkıntı ve keder yaşamayacaklardır.

TEVHİDİN GEREKÇESİ 

62-Gerçek şu ki kulluk edilmeye layık yegane kudret Allah'tır, (bkz.Taberi) çünkü her şeyin yaratıcısı O'dur. Göklerin, yerin ve bütün kainatın hükümranlığı O'nundur. 
63-Allah'ın kudret ve birliğini gösteren bütün bu delilleri görmezden gelen müşrikler ise hüsrana uğrayıp perişan olacaklardır. 
64-Bu yüzden müşriklere karşı sesini yükselt ey Muhammed! "Bütün bu kanıtlardan sonra hala Allah'tan başka bir varlığı tazim etmemi mi istiyorsunuz!" de
65-Ve sakın onların ayartmalarına kapılma! Allah senden önce birçok peygambere vahiy gönderdiği gibi sana da göndermektedir. Senin çektiğin sıkıntıların benzerini onlar da çekmiş, aynı mücadeleyi onlar da yapmışlardır. Şunu iyi bil ki eğer tevhitten sapıp şirke bulaşacak olursan ahirette perişan olursun. 
66-Bu yüzden sakın onların söylediklerine aldırma ve sadece Allah'a kulluk etmeye, O'nun nimetlerine şükretmeye devam et.

MÜMİNLERİN ve MÜŞRİKLERİN HESAP GÜNÜNDEKİ HALLERİ 

67-Doğrusu Allah'ın nezdinde bazı varlıkları şefaatçi olarak gören ve onları Allah'a ortak koşan müşrikler, Allah hakkında büsbütün yanılmaktadırlar. Onlar, Allah'a layıkıyla iman etmemektedirler. Çünkü yer ve gök, bütün varlıklar, dünya hayatında O'nun hükümranlığı altında bulunduğu gibi ahirette de öyle olacaktır. Şu halde O'nun katında yardımcı ve aracı olacak bir varlık olabilir mi hiç? Haşa! Allah onların bu iftiralarından beridir, münezzehtir.

68-Kıyamet günü geldiğinde Allah'ın emri ile sûra üflenecek ve bu işaretle birlikte yerde ve gökte yaşayan herkes can verecektir. Derken sûra bir defa daha üflenecek ve bu sefer herkes diriltilmiş ve hesap vermek üzere ilahi huzura getirilmiş olacaktır.
69-O gün mutlaka adalet tecelli edecek, peygamberler ve tevhit ehli müminler, kendilerine karşı çıkanlar aleyhinde şahitlik edecek 
70-Ve herkes yaptığının karşılığını alacaktır. Hiç kimse en ufak bir haksızlığa uğramayacaktır.

71-Peygamberleri ve ilahi mesajları inkar edenler o gün gruplar halinde cehenneme sevkedileceklerdir. Yanına vardıklarında cehennemin kapıları açılacak ve bekçileri onlara, "Allah sizin aranızdan bu hesap günü hakkında uyarılar yapan peygamberler seçip göndermedi mi?" diye soracaklar. Onlar da, "Evet, gönderdi ama maalesef bizler onlara inanmadık" diyeceklerdir. Böylece bu inkarcılara verileceği vaat edilen ceza tahakkuk edecek, 
72-Onlara, "İçerisinde sonsuza kadar kalacağınız cehenneme girin!" denilecektir. Doğrusu ne fena bir yerdir bu kibirli inkarcıların gideceği yer!

73-Peygamberlere iman etmiş ve Allah'ın emirlerine uygun yaşayanlar  ise cennete buyur edileceklerdir. Oraya vardıklarında cennetin kapıları açılacak ve görevliler onlara, "Ne mutlu sizlere! (Selâmun Aleykum) Sonsuza kadar kalmak üzere buyrun cennete!" diyeceklerdir. 
74-Onlar da, "Rabbimize sonsuz şükürler olsun! Bize müjdelediği bütün nimetleri verdi, vaat ettiği her şey gerçekleşti, hem dünyada huzuru ve kurtuluşu nasip etti hem ahirette dilediğimiz her nimetin bulunduğu bu cennetleri verdi. Allah'ın emirlerine uyan ve ve O'nun mesajlarına göre hareket edenlerin alacağı ödül ne güzelmiş!" diyeceklerdir.

75-İşte o gün, müşriklerin kendilerini şefaatçi kabul edip ortak koştukları meleklerin de, arşın çevresini kuşatmış bir vaziyette sadece Allah'a kulluk ettiklerine tanık olacaksın! O gün mutlak adalet sağlanacak ve herkes, bütün varlıkların yaratıcısı ve maliki olan Allah'a şükredecektir.

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR