12 Ağustos 2017 Cumartesi

KURAN -102- (59) HAŞR SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

HAŞR = Toplanma
24 Ayet - /Anlaşmayı bozan Medine yahudilerinin sürgün edilişi/

----- Medine döneminin dördüncü yılında (bkz.Cabiri) Uhud savaşından hemen sonra vahyedilmiştir. Uhud yenilgisinin ardından Hz.Muhammed, müminler üzerindeki hezimet psikolojisini dağıtmak ve İslam'ın zayıfladığı şeklinde bir kanaat edinen çevredeki düşman kabilelere müslümanların yeterince güçlü olduklarını göstermek amacıyla, tatbikat kabilinden irili ufaklı bazı birlikler göndermiş, fakat bu esnada herhangi bir çarpışma yaşanmamıştır. Bu zaman zarfında Medine'de büyük bir kabile olan Nadiroğulları yahudileri, müslümanların zayıf duruma düştükleri kanaatine varmış ve bir cinayet olayını konuşmak üzere mahallelerine gelen Hz.Muhammed'e suikast girişiminde bulunmuşlardır. Bunun üzerine müslümanlar onları kuşatma altına almış ve neticede hepsinin şehri terketmeleri şartıyla anlaşma sağlanmıştır. Diğer taraftan muhasara devam ederken Medine'deki münafıklar, Nadiroğulları yahudilerine direnmeleri yönünde mesaj göndermiş ve onlarla işbirliği yapmışlardır. İşte bu sure, bu olayın ardından vahyedilmiştir. (bkz.İbn Hişam, "es-Siretü'n-nebeviyye") Bu sebeple sureye Beni Nadir (Nadiroğulları) suresi adı da verilmiştir. (bkz.İbn Kesir) Surenin son bölümünde tevhit inancı çok etkili bir şekilde vurgulanır ve gerekçelendirilir. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

ANLAŞMAYI BOZAN ve Hz.MUHAMMED'E SUİKAST DÜZENLEYEN NADİROĞULLARI YAHUDİLERİNİN SÜRGÜN EDİLMESİ

1-Kainattaki bütün varlıkların yaratıcısı ve mutlak hakimi olan Allah, kulluk edilmeye layık yegane mabuttur. O, sonsuz kudret sahibidir; gönderdiği vahiy, sizler için faydalı ve hikmetli emirlerdir. 

2-Nitekim Allah, Muhammed'in peygamberliğini kabul etmeyen ve anlaşmayı bozup onun canına kastetmek isteyen Medineli Nadiroğulları yahudilerinin şehirden sürülmelerini emretmiş ve böylece Medine'nin onlardan temizlenmesini sağlamıştır. Bu olaydan önce müminler o yahudilerin Medine'den kolaylıkla çıkarılamayacağını düşünmüşler, onlar da kale gibi mahallelerine sığınarak kendilerini Allah'tan, O'nun elçisinden ve müminlerden koruyabileceklerini sanmışlardı. Ancak Allah onların yüreğine korku saldı, hiç beklemedikleri böylesine zor bir anda yahudilerin liderleri kardeşleri ve taraftarları birbirlerine düştüler. Müminlerden korkularından kendi elleriyle kendi mahallelerini harap ettiler, müminler de bu yıkıma katkıda bulundu. Ey ileriyi görebilenler; bu olanlardan ders almalısınız. 
3-Kaldı ki onlar sürgün anlaşmasına yanaşmasalar, sonları çok daha perişan olacaktı. Ama yine de ahirette onları çok acı bir cehennem azabı beklemektedir. 
4-Çünkü onlar Allah'ın peygamberine muhalefet etmiş, hatta onun canına kıymaya kalkışmışlardır. Böylesi davranışlarda bulunanlar elbette ki Allah tarafından şiddetli bir şekilde cezalandırılırlar. İşte, elçimiz Muhammed'e ve müminlere karşı art niyet besleyenler bu olaya bakıp gerekli dersi ve ibreti almalıdır.

5-Diğer taraftan kuşatma esnasında elçimiz Muhammed'in emriyle, Nadiroğulları'nın kalelerinin çevresindeki ağaçların kesilmesini eleştiren yahudiler ve bu eleştirilerden etkilenen müminler şunu iyi bilsinler ki bu uygulama Allah'ın emriyle ve o hain Nadiroğulları'nı yıldırmak maksadıyla yapılmıştır. 
(*) Ağaç kesmek günah, ayıp ve yasaktı. Özellikle sınırları belirleyen ağaçları kesmek savaş ilanı olarak kabul edilirdi. Çoğu Arap ülkesinde durum halen böyle kabul edilir.

SAVAŞSIZ ELDE EDİLEN GANİMETLER

6-Ey elçimiz Muhammed'e iman edenler! Nadiroğulları'nın Medine'den sürülmesi sonrasında elde edilen ganimetlerin dağıtımı konusundaki yetki peygamberindir; çünkü o ganimetler sizin fiili olarak çarpışmaya girmeniz sonucunda değil, peygamberin kararlılığı ve her şeye kadir olan Allah'ın yardımıyla elde edilmiştir.

7-İşte elçimiz Muhammed, bu hüküm uyarınca kendi uhdesine bırakılan söz konusu ganimetleri; akrabalar, yetimler, fakirler ve tanrı misafirleri için harcayacak; böylece ganimet, Cahiliye'deki gibi varlıklı, güçlü kimselere değil, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış olacaktır. (bkz.Zemahşeri, Kurtubi) Dolayısıyla bu konuda peygamberin kararına rıza gösterin; size ganimet vermeyi uygun gördüyse onu alın, görmediyse ondan uzak durun. Bunun bir ilahi emir olduğunu bilin ve itaat edin. Unutmayın ki Allah, elçisi vasıtasıyla bildirdiği emirlere karşı gelenleri çok çetin bir şekilde cezalandıracaktır. 

8-Elçimiz Muhammed bu ganimetlerden; sırf tevhit inancı ve ilahi rıza uğruna Mekke'den hicret etmek zorunda kalan, evlerini barklarını ve bütün mal varlıklarını geride bırakan ve her daim elçimizin yanında bulunup tevhide destek veren (bkz.Taberi) fedakâr muhacirlere de pay verecektir ki bu kimseler gerçekten sadakat sahibi ve samimi müminlerdir.

MEDİNELİ MÜMİNLERİN FEDAKÂRCA DAVRANIŞLARINA ÖVGÜ

9-Medineli müminler kalplerine tevhidi sağlam bir şekilde yerleştirmiş samimi kimseler olarak davranmış ve muhacir kardeşlerini büyük bir sevgiyle bağırlarına basmışlardır. Onlar ganimetlerin bu yoksul muhacirlere dağıtılmasından dolayı hiçbir rahatsızlık duymazlar, (bkz.Taberi) hatta kendileri muhtaç durumda olsalar bile muhacir kardeşlerinin ganimetten pay almasını tercih ederler. İşte ahirette kurtuluşa erecek olanlar ganimet alamadıkları için sızlananlar değil, bu şekilde nefsinin mal ve mülk sevdası yönündeki arzularını bertaraf edenler olacaktır.

10-Medine'ye sonradan iman ederek hicret edip gelen muhacir müslümanlar da kendilerine kucak açan ve her türlü yardımı yapan Medineli kardeşleri hakkında, "Rabbimiz! Bize ve bizden önce iman eden bu kardeşlerimize mağrifetinle muamele et! Kalbimizde müminlere karşı en ufak bir kötü duygu oluşmasına fırsat verme! Doğrusu sen çok merhamet ve şefkat sahibisin!" diye hayır dua ederler.

NADİROĞULLARI YAHUDİLERİNE DESTEK VEREN MÜNAFIKLAR

11-Ey elçimiz Muhammed! Sizler Nadiroğulları'nı muhasara altına aldığınız zaman onlara yandaşlık yapan ve "Direnin, teslim olmayın, eğer siz Medine'den çıkarılırsanız biz de sizin yanınızda yer alırız, savaşırsanız destek veririz ve sizin aleyhinize kesinlikle kimseye destek vermeyiz!" şeklinde konuşan Medine'deki münafıkların tavırlarını görüyorsun değil mi? Doğrusu Allah onların düpedüz yalancı kimseler olduklarını ilân etmektedir. 
12-Zira onlar Nadiroğulları'na bu sözleri verirken kesinlikle bunları yerine getirecek değillerdi. (bkz.Taberi) Onlar sürgün edilince yanlarında yer almayacak, savaşa girince destek olmayacaklardı. Kaldı ki destek olmaya kalkışıp savaş meydanına kadar gelecek olsalar bile çok geçmeden dönüp kaçacaklardı ve onlara güvenen yahudiler desteksiz kalacaklardı.
13-Çünkü bu münafıklar sizden korktukları için yüz yüze muharebeden kaçınırlar. (bkz.İbnü'l-Cevzi) Zira onların Allah'a olan inanç ve güvenleri zayıftır; O'nun azamet ve kudretini, kendilerini hesaba çekeceğini düşünmezler. Bu yüzden onların sizin yanınızda mümin gibi davrandıklarına bakmayınız!

14-Bu münafıklar yahudilerle bir olup sizinle meydan savaşına çıkmayı göze alamazlar. Ancak muhkem kalelere sığınarak size karşı koyabilirler (bkz.Zemahşeri) Sakın onlardan korkmayınız (bkz.Zemahşeri) çünkü onlar görünüşte birlik beraberlik içindeymiş gibi olsalar da, kendi içlerinde birbirini yemektedirler ve bu dağılmışlıklarının kendilerini perişan edeceğinin farkında değildirler. (bkz.Zemahşeri)
15-Sonuçta onlar da bir süre önce sizin karşınızda hezimete uğrayan, size ettikleri düşmanlıkların cezasını çeken Kaynukoğulları yahudileri ve Mekke müşrikleri gibi (bkz.Taberi) perişan olacak ve ahirette de acı bir azaba maruz kalacaklardır.

16-Bu münafıkların, Medine yahudilerini size karşı kışkırtması tıpkı insanı tevhitten ve peygambere iman etmekten alıkoymaya çalışan, amacına ulaşınca da hesap gününde, "Ben senden uzağım" diyerek kenara çekilmeye çalışan şeytanın durumu gibidir.
17-Ne var ki onların ve onlara uyan Medine yahudilerinin sonları da tıpkı şeytan ve ona uyan kimselerin sonları gibi, sonsuza kadar cehennem azabına maruz kalmak olacaktır. Zira Allah böylesi zalimleri işte böyle cezalandırır.

MÜMİNLERE ÖĞÜTLER

18-Ey elçimiz Muhammed'e iman edenler! İlahi emirlere her zaman itaat edin. Yaptığınız her şeyin hesap gününde karşınıza çıkacağını aklınızdan çıkarmayın. İlahi emirlere her zaman itaat edin. Unutmayınız ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. 
19-Sakın ilahi emirleri umursamayan ve hesap gününde cehennemle karşılaşınca feryatları duyulmayacak, Allah'ı unutan bu münafıklar gibi olmayın, yoldan çıkmış böyle insanlara Allah da kendini unutturur.

20-Elçimiz Muhammed'e iman etmeyen münafıklar ve Medine yahudileri şunu hiç unutmasınlar ki (bkz.Zemahşeri) tevhide ve peygamberlere iman edenlerle peygamberleri inkar edenler bir tutulacak değildir. Çünkü tevhit ehli müminler cennete girecek ve ilahi rızaya nail olacakken peygamberleri inkar edenler cehenneme girecek ve Allah'ın rahmetinden mahrum kalacaklardır. (bkz.Maverdi)

İLAHİ VAHYİN ETKİLEYİCİLİĞİNE RAĞMEN İNKARCILARIN İNAT ve ISRARLARI

21-Bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, o dağın Allah korkusundan baş eğip parça parça olduğunu görürdünüz. Doğrusu elçimiz Muhammed'e vehyetmekte olduğumuz Kur'an'ı inkar edenlerin kalpleri öylesine katılaşmış, akılları öylesine körelmiştir ki adeta dağları taşları etkileyecek kadar güçlü uyarıların ve delillerin yer aldığı bu ilahi vahyi hiç düşünmez ve ibret almazlar. (bkz.Zemahşeri, Maverdi) Oysa biz bu Kur'an'da insanları tevhide yönlendirmek için birçok örnek ve delil ortaya koymaktayız.

TEVHİT İNANCI : ALLAH'IN KULLUK EDİLMEYE LÂYIK YEGÂNE KUDRET OLMASININ GEREKÇESİ

22-O Allah ki; O'ndan başka kulluk edilmeye layık hiçbir gücün olmadığı gün gibi ortadadır. Görünür görünmez her şeyi, dünyaya ve ahirete dair her şeyi bilen Allah'tır. Rahman'dır Rahim'dir; çünkü rahmeti ile bütün varlıklara türlü nimetler ihsan edip, ahirette de peygamberlerine inanmış ve emirlerine uygun yaşamış müminleri sonsuz rahmetine ve cennetine dahil edecek olan kudrettir.
23-O Allah ki; O'ndan başka kulluk edilmeye layık hiçbir gücün olmadığı gün gibi ortadadır.  
Melik’tir; hükümrandır - Kuddüs’tür; mukaddestir, asla eşi benzeri yoktur, sayısız nimetler ihsan edendir - Selâm’dır; selâmete erdirendir - Mü’mindir; Esenlik, güven, emniyet verendir - Müheymin’dir; Yarattıklarına adaletle hükmeder, onları her türlü zulümden emin kılar, her şeyi görüp gözetir, koruyup gözetendir - Azîz’dir; Her şeyden üstün ve yücedir - Cabbar’dır; Sonsuz kudret sahibidir. Peygamberlerine ve müminlere düşmanlık edenleri cezasız bırakmaz, yarattıklarının maslahatlarına en uygun tasarruflarda bulunur - Mütekebbir’dir; pek büyük azamet sahibidir, asla zulme tevessül etmez - O,müşriklerin şefaatçi kabul edip ortak koştukları varlıklar gibi değildir, onların iftiralarından beridir.
24-O Allah ki; Yaratan’dır - Bâri’dir; yokken var edendir - Musavvir’dir; ana karnındakinden yere göğe dağa taşa en mükemmel biçimde şekil verendir, en güzel isimler ve sıfatlar  O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’na boyun eğip anar.  Ve O; Azîz’dir; yücedir - Hakîm’dir; hüküm ve hikmet sahibidir, doğru kararlar verir.

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR